02-19-2009, 15:28 | #1 |
Nevşehir Peribacaları
Nevşehir Peribacaları
Kapadokya Bölgesi’ndeki Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ jeolojik devirlerde aktif volkanik dağlardı. Jeolojik devirlerde, günümüzden on milyon yıl önce, Miyosen devrinde başlayan jeolojik hareketlilik belirli aralıklarla günümüze kadar sürmüştür. Buradaki Neojen gölleri altındaki volkanik dağlardan çıkan lavlar platolarda, göllerde ve akarsular üzerinde 100-150 m. kalınlığında birbirlerinden farklı sertlikleri olan tüf tabakalarını oluşturmuştur. Bu tabakalar içerisinde tüfün yanı sıra lahar, volkan külü, kil, kumtaşı, tüffit, ignimbirit tüf, lahar, marn aglomera ve bazalt kayaçlar da bulunmaktadır. Volkanlardan püsküren maddelerden ötürü yöre şekillenmiş, volkanların küçüklüğüne ve büyüklüğüne göre de püskürmelerle platolar şekillenmiştir. Bu şekillenen arazi, tüf tabakaları, aşınma ve erozyon nedeniyle de bugünkü haline gelmiştir. Bu jeolojik oluşumların yanı sıra vadi yamaçlarından aşağıya akan sel suları, rüzgâr, tüf bloklarını aşındırmış ve günümüzde “Peribacası” ismi yakıştırılan ilginç oluşumları ortaya çıkarmıştır. Bu arada sel sularının dik yamaçlardan kendilerine yol bularak aşağıya akması, sert blokların çatlamasına ve yer yer de kopmalarına neden olmuştur. Arazinin alt kısımlarında bulunan, aşınmaları kolay olan bloklar derin bir şekilde oyulmuştur. Bunun sonucu olarak da üst kısımlarında şapkaya benzer, konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır. Kapadokya Bölgesi’nde erozyunun oluşturduğu peribacaları şapkalı, konili, mantarlı, sütunlu ve sivri kayalar isimleri altında gruplara ayrılmaktadır. Ürgüp çevresinde bulunan şapkalı peribacaları konik gövdelidir. Bunların bazılarının üzerlerinde ise taşıdıkları kaya blokları bulunmaktadır. Bu oluşumların gövdeleri tüf, tüffit ve volkan külünden oluşmuş, şapka kısımları ise ignimbirit ve lahar denilen kayalardan meydana gelmiştir. Peribacalarının şapkasını oluşturan bölümleri kaya türü gövdeden daha dayanıklıdır. Bunlardan şapka kısmındaki kayanın direncine bağlı olan peribacalarının dayanma güçleri birbirlerinden farklıdır. Peribacaları en yoğun şekilde Ürgüp-Uçhisar-Avanos üçgeni arasında kalan vadilerde, Ürgüp-Şahinefendi arasındaki bölgede Nevşehir Çat kasabası civarında, Kayseri Soğanlı vadisinde ve Aksaray Selime köyü civarında bulunmaktadır. Kapadokya Bölgesi’nin bilimsel yönden ortaya çıkışı, XVIII.yüzyılda bir Fransız gezgininin anılarından olmuştur. Fransa kralı XIV.Louis’in talimatı ile Afrika ve Anadolu’ya giden Fransız Paul Lucas, Kapadokya’daki peribacalarını görmüş ve bunları anılarında yayınlamıştır. Peribacalarının, daha önceki antik yazarlar Arap ve Türk araştırmacıları tarafından o güne kadar ele alınmamış olmasından ötürü Lucas’ın bu açıklamaları batıda büyük yankılar uyandırmıştır. Lucas’ın açıklamaları Fransa sarayında hayal gücü olarak nitelenmiş ve hatta alay konusu da olmuştur. Bunun üzerine Fransız büyükelçisi Kont Desalleurs’den bu konuda bir araştırma yaptırması istenmiştir. Yapılan araştırma sonuçları Lucas’ın tanımlamalarını doğrulamıştır. Bunun ardından İngiltere büyükelçisi Cherac’da kendi adına başka bir inceleme yapmış, daha önce verilen rapor doğrulandığı gibi, peribacalarının söylenenden çok daha fazla olduğuna da işaret etmiştir. Bundan sonra Kapadokya ile bilimsel kişilerin ilgilenmeleri bir buçuk yüzyıl sonra başlamıştır. Fransız Charles Texier 1867’de yayınladığı Assie Mineure (Küçük Asya) isimli kitabında Kapadokya Bölgesi üzerinde özenle durmuştur. I.Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız araştırmacısı Rahip Jerphanion Kapadokya’da Bizanslıların yeni bir eyalet oluşturduğunu ortaya koymuştur. Çalışmalar bu yönde devam etmiş, Bizans kiliseleri, keşiş hücreleri, barınaklar ve yeraltı kentleri üzerinde durulmuştur. |
|
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|