02-19-2009, 15:24 | #1 |
Nevşehir Cami ve Mescitleri
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Camisi (Kurşunlu Cami) (Merkez)
Nevşehir il merkezinde bulunan Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan camiyi, Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında yaptırmıştır. Cami 88.00x44.00 m. ölçüsünde dikdörtgen bir avlu içerisindedir. Bu avludan camiye üç kapı ile girilmekte olup, ana giriş avlu kapısı kuzeybatıdadır. Bu kapı üzerinde Şair Nedim’in yazdığı mermer bir kitabe bulunmaktadır. Güney duvarındaki giriş kapısı yol seviyesinden ötürü yüksekte olduğundan avluya merdivenle inilmektedir. Diğer kapı doğu yönündedir. Cami avlusunda kâgir kubbeli 2.00 m. genişliğinde sekizgen, ahşap saçaklıklı bir şadırvan bulunmaktadır. Şadırvan sekiz sütunun taşıdığı üst örtünün altında sekizgen planlıdır. Bu sütunlar siyah beyaz taştan yapılmış olup, sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Şadırvanın mermer su haznesi de onikigen planlıdır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nden cami kare planlı olup, 16.80x16.80 m. ölçüsündedir. İbadet mekânı ile mihrap önü arazi konumundan ötürü dayanak duvarları ile sınırlandırılmış bir platform üzerindedir. Caminin giriş kapısı üzerinde dokuz satırlık kitabesi bulunmaktadır. Kitabe: Cenâb-ı hazret-i Sultan Ahmet Han Gazi kim Binâ-yı şevketin mimâr-ı sun’i lemyezel yapdı İmam-ı müslimin kim cami’-i ahlâk-ı nüsnâdır Vücûdun feyz-i Mevlâ muktedayı her düvel yapdı Ne geldi ne gelür evreng-i mülke misli zirâ kim Anın yaptığı Hayri ne evâhir ne evvel-yapdı O şâhinşâh-ı dehrin sihr-i hâsı sâdr-ı mümtâzı Ki Mevlâ hâk-i dergâhından iksi-i emel yapdı Cenâb-ı âsaf İbrahim Paş kim Hâlil âsa Yıkılmış diller, çok Kâbeyi müzd-i ‘anel yapdı Mizâc-ı devleti şûr-ı ‘adu ifsâd itmişken İdüb ıslâh-ı zatü’l-beyn bîceng û cedel yapdı İdüp ‘atf-ı ‘inân vadî-i hayre tûsen-i tab’ı Ne hâk üzre kadem basdıysa bir râ’nâ mahal yapdı Hususan matla’-ı hurşid-i zatı olduğu belde Ki ihyâ idüp anı Nevşehir kıldı güzel yapdı Becâ-yı senk-i zire sîm û zer dökdü esasında Bu dilcû cami’-i nittiyse itdi mahasal yapdı Hele billâhi ol sadr-ı mu’allâ kadr-i cûd âyin İlâ yevmi’l-kıyâme fahre lâyık bir mahal yapdı Zebân hame-i Vehbî bilüb tavsifde ‘aczin Ne söz yapdı ise musaddâk mâ-kall ûdel yapdı Hemşire hânmân-ı devletin ma’mur ide Mevlâ Ki böyle bir ibâdetgâh-ı Rabb-ı lemyezel yapdı Duâ itmek gerekdir beş vakitte okunup târih Bu beytullâhı İbrahim Paşa bî-bedel yapdı Harrahu el-‘abbu’l-müznib el-fâkir Veliyûddin gafire lehu. Caminin yapımında yöresel kalker taşlarından yararlanılmıştır. İbadet mekânını örten kubbe duvarlara bitişik altı adet geniş yivli payeler üzerine oturtulmuştur. Merkezi kubbe güney duvarında içteki payeler, dıştan da mihrap önü nişi duvarları ile desteklenmiştir. Kuzey duvarında duvar kalınlığının bir bölümü genişletilerek içerisine üst mahfillere çıkan merdivenler yerleştirilmiştir. İbadet mekânının üzerini örten kubbeye geçiş tromplar ve aralarındaki pandantiflerle sağlanmıştır. Caminin önünde altı sütunun taşıdığı, üzeri kubbeli altı bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri kubbeleri sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmış mermer mukarnas başlıklı sütunlar üzerine oturtulmuştur. İbadet mekânı ana duvarlardaki iki sıra, kubbe eteğinde de birer sıra pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekânının doğu ve batı cephelerinde dörder, kuzey ve güney cephelerinde ikişer ve mihrap önünde de iki pencere bulunmaktadır. Bu pencereler düz lentolu olup, üzerleri silmeli taş sövelere sahiptir. Dış cephede ise bu pencerelerin üzerinde kemer örgüsü duvar yüzeyinden daha içerlek, içi dolu sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir. Mihrabın bulunduğu bölüm kare planlı olarak dışarıya taşırılmış ve üzeri bir tonozla örtülmüştür. Mihrap nişi dikdörtgen şekilde dışarıya taşırılmışsa da mihrap içeride yuvarlak şekildedir. Mihrap profillerden oluşan dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış, üzeri altı sıra mukarnas dizisi ile örtülmüş yedi kemerli bir nişten meydana gelmiştir. Mihrap nişini çevreleyen profiller yanlarda birer sütunçe ile yumuşatılmıştır. Minberde Lale Devri bezemesi uygulanmıştır. Minber korkulukları, minberin üçgen kısmı kare ve dikdörtgenlerden oluşan çerçeveler içerisine alınmış, her birinin çevresine natüralist üslupta çiçekler yerleştirilmiştir. Buradaki kedigözleri içerisine mermer yüzeylere vazo içerisinden çıkan çiçek motifleri yerleştirilmiştir. Camide ahşap işçiliğinin örnekleri ile de karşılaşılmaktadır. Cami giriş kapısı kündekâri tekniğindedir. Pencere kapakları da yine kündekâri tekniğinde yapılmıştır. Bunların yanı sıra cami pencerelerinde vitraylara, alçı bezemelere de geniş yer verilmiştir. Bununla beraber camide çiniye çok az yer verilmiştir. Yalnızca mihrap önünde 30x30 cm. ölçüsünde üç çini karo görülmektedir. Bu çinilerde Lale Devri özelliklerini yansıtan laleler bulunmaktadır. Bunların arasında beyaz renkte bir yazı frizi yerleştirilmiştir. Bunun dışında bir çini karo da mihrap önü mekânının batı duvarında, minber yakınında bulunmaktadır. Burada da Lale Devri özelliklerini yansıtan lalelerden oluşmuş natüralist bir kompozisyon görülmektedir. Caminin kalem işleri ibadet mekânı ve son cemaat yerinde görülmektedir. Kubbe içerisine sekizgen bir göbek ve buradan kubbe eteğine kadar uzanan madalyonlardan oluşan ışınlı bir kompozisyon meydana getirilmiştir. Sekizgen göbeğin ortasında, çevresinde beyaz kırmızı ve mavi renklerin yardımıyla Rumilerden oluşmuş bir yazıt dikkati çekmektedir. Ayrıca buradaki kalem işlerinde beyaz, kırmızı ve mavi renklerde boyanmış çiçekler, Rumiler ve kıvrık dallar görülmektedir. Aynı bezeme mihrap önünde de tekrarlanmıştır. Kalem işleri cami içerisindeki her pencere sırasında da farklı düzenlerde yapılmıştır. Bu kalem işleri Lale Devri özelliklerini yansıtan lale motifleri ile natüralist üsluptaki çiçeklerden oluşmaktadır. Caminin iç ve dış kalem işlerinden sonra en yoğun şekilde uygulanan bezeme taş bezemedir. İç mekânda mihrap, minber ve galeride mermer üzerinde, dış mekânda, son cemaat yerinde yine mermer üzerine uygulanmış bezemeler görülmektedir. Caminin avlusuna biri medrese giriş kapısının karşısından, biri de güney duvarının batı köşesindeki iki kapıdan girilmektedir. Avlu giriş kapıları dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış sivri kemer içinde basık kemerli bir açıklığa sahiptir. Bu kapılardan ana giriş kapısı profillerle çevrelenmiş ve üzerine de bir kitabe yerleştirilmiştir. Caminin kuzeydoğu köşesinde minaresi bulunmaktadır. Bu minareye son cemaat yerinden basık kemerli bir kapı ile çıkılmaktadır. Minare kaidesi caminin beden duvarının üst kotuna kadar yükselmektedir. Minare dışarıya taşkın bir kaide üzerinde olup, gövdesi on altıgen planlıdır. Minarenin tek şerefesi barok üslupta yapılmıştır. Bu minare XIX.yüzyılda onarılmış ve ampir üslubundaki şerefe altı bezemeleri de yenilendiğini göstermektedir. Cami avlusunun kuzeydoğu köşesine su deposu, tuvaletler; arka avlunun güneydoğu köşesine de üç basamakla çıkılan bir meşruta eklenmiştir. Kaya Camisi (Merkez) Nevşehir Cami-i Atik Mahallesi’nde bulunan Kaya Camisi’ni Damat İbrahim Paşa 1715 yılında yaptırmıştır. Cami kesme taştan bir yapı olup, dikdörtgen planlı bir avlu içerisinde yer almaktadır. Avlu kapısının kilit taşı, kemer köşe dolgularında lale ve yıldız motifleri dikkati çekmektedir. Kare planlı caminin önünde, yuvarlak kemerlerle dört sütunun taşıdığı üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri bölümlerinin üzeri küçük birer kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânı pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Cami içerisinde dikkati çeken bir bezemeye rastlanmamıştır. Giriş ekseninde bulunan mihrap bezemesiz olmasına rağmen mukarnaslı bir bordürle çerçeve içerisine alınmıştır. Mermer minber korkuluklarında ise baklava dilimleri, merdiven kapısı üzerinde de rozet motifleri görülmektedir. Caminin kuzeybatısındaki taş kaideli, tel şerefeli ve silindirik gövdeli minare XIX.yüzyılın sonunda buraya eklenmiştir. Alâeddin Camisi (Avanos) Nevşehir Avanos ilçesinde bulunan Alâeddin Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Selçuklu döneminde yapılan bu cami sonraki dönemlerde yapılan onarımlarla ve eklerle Selçuklu özelliğini tümüyle yitirmiştir. Bugünkü konumu ile cami geçirdiği onarımlar ve eklerden ötürü üç ayrı bölüm halindedir. Bu bölümlerden birinci bölüm caminin yapıldığı ilk döneme aittir. Kesme taştan, kare planlı olan bu bölüm tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânı mihrap nişinin üzerindeki pencerelerden aydınlatılmış olup, mihrabı da geç dönemde yapılmıştır. Bu nedenle de bir özellik taşımamaktadır. Bu bölümden sivri kemerle ikinci bölüme geçilmektedir. İkinci bölümün XVI.yüzyılda Hacı Mehmet isimli bir kişi tarafından yapıya eklendiği söylenmektedir. Bu bölüm dikdörtgen planlı, beşik tonozlu olup, diğeri gibi kesme taştan yapılmıştır. İkinci bölümde kuzey yönündeki bir kapı ve pencere ile üçüncü bölüme açılmaktadır. Caminin üçüncü bölümü 1963-1964 yıllarında yapılan onarım sırasında buraya eklenmiştir. Dikdörtgen planlı ve üç sahınlı olan bu bölümün üzeri beşik tonozla örtülmüştür ve mimari bir özellik taşımamaktadır. Ulu Cami (Yeraltı Camisi) (Avanos) Nevşehir ili Avanos ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Bununla birlikte, yapı üslubundan XVIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Cami kesme taştan, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. İbadet mekânına toprak zeminden merdivenle aşağıya inilerek ulaşılmaktadır. Bu yüzden de camiye Yeraltı Camisi ismi verilmiştir. Caminin güneyde olan girişi dışarıya doğru çıkıntılı olup, iki yanına birer mihrap nişi yerleştirilmiştir. İbadet mekânı içten tonozlu, dıştan da düz toprak damlıdır. Giriş ekseninin karşısında olan mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, bezeme yönünden bir özellik taşımamaktadır. Yapıya sonradan eklenen minber oldukça kaba bir görünümde ve herhangi bir özelliği bulunmamaktadır. Taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresinin de geç dönemlerde buraya eklendiği sanılmaktadır. Karavezir Camisi (Gülşehir) Nevşehir ili Gülşehir ilçesinde Karavezir Mehmet Paşa’nın yaptırmış olduğu külliyenin bir bölümünü oluşturan cami kitabesinden öğrenildiğine göre külliye ile birlikte 1779 yılında tamamlanmıştır. Giriş kapısı üzerinde barok üslupta mermer bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabenin üzerinde, yeşil zemin üzerine altın yaldızla işlenmiş madalyon şeklinde Sultan I.Abdülhamit’in tuğrası yer almaktadır. Kitabe: “Şahı-Şahani Hamidi Şeyh Sadr-ı Zişan-ı Silahtar Paşa, hayr-ı niyetiyle razı-i Hak içün, kıldı bu cami pür nuribina, sıdkile aşafı alişane, beş vakitte idelim hayr ve dua, tam tarih-i itmamın da oldu bir beyt ile lüfti göya, kıldı bu camii ehya-e lillah-i sahibi Sadr Mehmed Paşa 1193.” Yapı topluluğunun merkezini oluşturan cami 400 m2’lik bir alanda, bir avlu içerisinde olup, doğu, güney ve batı yönündeki kapılardan avluya girilmektedir. İki renkli kesme taştan yapılan kemerli avlu kapılarının üzerinde dua kitabeleri bulunmaktadır. Cami kesme taştan yapılmış, köşe ve duvarlarını güçlendirmek amacıyla küçük kuleler köşelere yerleştirilmiştir. Caminin önünde beş sütunun taşıdığı, üzerleri biri tonoz diğerleri kubbeli dört bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânı kare planlı olup, üzeri dört büyük kemer üzerine oturan 11 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Ana mekândan sivri bir kemerle ayrılan mihrap önü ise aynalı bir tonozla örtülmüştür. Mihrap yedi köşeli bir niş şeklinde olup, istiridye motifleri ile tamamlanmıştır. Mihrap nişinin yedi yüzü mermer sütunlarla birbirlerinden ayrılmış ayrıca mihrabın iki yanına da birer süs sütuncuğu yerleştirilmiştir. İbadet mekânı on pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekânının kubbe altını beyaz yazılı bir ayet frizi dolaşmaktadır. Caminin orijinal kalem işleri bilinmemektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1960 yılında yapmış olduğu onarımda sanat tarihi yönünden değeri olmayan kalem işleri iç görünümü olumsuz yönde etkilemiştir. Caminin kuzeybatısındaki minare taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Kızılkaya Köyü Camisi (Gülşehir) Nevşehir Gülşehir ilçesi, Kızılkaya Köyü’nde bulunan bu cami kitabesinden anlaşıldığına göre 1293 yılında yaptırılmıştır. Ancak banisi ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Cami kesme taştan oldukça küçük ölçüde bir yapı olup, değişik zamanlarda yapılan onarımlara rağmen özgünlüğünü korumuştur. Dikdörtgen planlı olan cami, sütunlarla üç sahna ayrılmıştır. Bunlardan orta sahın kubbeli olup, yanlarındaki beşik tonozlarla desteklenmiştir. Diğer iki sahın beşik tonoz örtülüdür. Giriş kapısının ekseninde bulunan mihrap dışarıya çıkıntı yapmakta olup, bezeme yönünden bir özellik taşımamaktadır. İbadet mekânı kubbenin doğu, batı ve güneyindeki pencerelerle aydınlatılmıştır. Minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Taş Camisi (Gülşehir) Nevşehir ili Gülşehir ilçesi Tuz Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber mimari yapısından XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Cami kesme taştan olup, dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı sütunlarla üç sahna ayrılmıştır. İbadet mekânının mihrap önü kubbeli, soluna rastlayan bölüm yıldız tonozlu ve diğerleri de çapraz tonozlarla örtülüdür. Yuvarlak bir niş şeklindeki silmeli mihrabı kısmen de olsa özelliğini korumuştur. Geç dönemlerde eklenen ahşap minberin bir özelliği bulunmamaktadır. Aşçıbaşı Camisi (Gülşehir) Nevşehir ili Gülşehir ilçesinde bulunan Aşçıbaşı Camisi’nin giriş kapısı üzerindeki kitabeden Aşçıbaşı Süleyman Ağa tarafından 1715 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Cami kesme taştan dikdörtgen planlı bir yapıdır. Ancak XX.yüzyılın ikinci yarısında yapılan onarımlarla yapı güneye doğru genişletilmiştir. Bu nedenle de özgünlüğünden kısmen uzaklaşmıştır. Caminin kayaya oyularak yapılmış olan kuzey bölümü tek payeli basit bir plan gösterdiği gibi üzeri düz bir damla örtülmüştür. Yapıya sonradan eklenen bölüm beşik tonozludur ve eski bölümden iki sivri kemerle ayrılmaktadır. Mihrap ve minberi bir özellik taşımamaktadır. Caminin minaresinin ilginç bir görünümü vardır. Minare kesme taştan yapılmış olup, dışarıdan basamaklarla çıkılmakta olup, üzeri de küçük bir çatı ile örtülüdür. Bu görünümü ile minareden çok bir kulübeyi andırmaktadır. Tekke Camisi (Hacı Bektaş Veli Külliye Camisi) (Hacıbektaş) Hacı Bektaş Veli Külliyesi’nin içerisinde bulunan Tekke Camisi’ni Sultan II.Mahmut 1834 yılında yaptırmıştır. Cami kesme taştan, kare planlı olup, üzeri içten kubbe, dıştan da sekizgen bir kasnak üzerine sekizgen bir külah ile örtülmüştür. Caminin önünde iki sütunlu üç kemerli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Basık kemerli bir kapıdan girilen caminin üzerini örten kubbeye trompların yardımı ile geçilmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde çıkıntı duvarı üzerine yerleştirilmiş minaresi oldukça küçük ölçüde olup, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Cuma Camisi (Hacıbektaş) Nevşehir Hacıbektaş ilçesi, Akpınar yolu üzerinde Kadıncık Ana Evi’ne yakın olan bu caminin kitabesinden, Dulkadiroğullarının son beyi Şehsuvaroğlu Ali Bey tarafından 1519 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir. Caminin oldukça yüksek duvarlarla çevrili bir avlusu bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı, moloz ve kesme taştan yapılmış üç eyvanlı bir camidir. Caminin önünde üç kemerli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin duvar uzantıları köşe payeleri şeklinde olup, bunların arasına iki küçük paye yerleştirilmiş ve hafif sivri kemerle birbirlerine bağlanmıştır. İbadet mekânı içerisinde dikdörtgen biçiminde nişler bulunmaktadır. Mihrap son derece basit, minber ise yakın tarihlerde yapılmış olup, herhangi bir özellik taşımamaktadır. Caminin üstü ahşap kiremitli bir çatı ile örtülmüştür. Caminin doğu duvarında, dışarıdan bir merdivenle baldaken tarzındaki küçük minareye çıkılmaktadır. Bu minare dört taş sütunun kemerlerle birbirine bağlanmasından meydana gelmiş olup, üzeri de külah şeklinde kapatılmıştır. Taşkın Paşa Camisi (Ürgüp) Nevşehir ili Ürgüp ilçesi’nin 18 km. güneybatısındaki Damse Köyü’nde bulunan bu cami Karamanoğulları dönemi eserlerindendir. Caminin kitabe yeri bulunmasına rağmen kitabesi günümüze gelememiştir. Mimari üslubundan XIV.yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır. Cami kesme taştan ve dikdörtgen planlıdır. Caminin giriş kapısı geometrik ve mukarnas bordürlü olup, iki küçük sütun üzerine oturmuştur. Buradaki sütun kaideleri bitkisel motiflidir. Sütun başlıkları ise Rumilerle bezenmiştir. Buradan iki basamakla ibadet mekânına girilmektedir. İbadet mekânı iki dizi halinde üçer sütun ile üç sahna ayrılmıştır. Mihrap önü küçük pandantifler üzerine oturmuş küçük bir taş kubbe ile örtülüdür. Bunun dışında kalan alanlar toprak dam örtülüdür. Ancak iç mekân XX.yüzyılın başında beyaz badana ile sıvanmış ve bezeme özelliğini yitirmiştir. Caminin mihrap ve minberi bugün özgün olmayıp, yakın tarihlerde yapılmıştır. Caminin orijinal mihrap ve minberi ağaç işçiliği yönünden son derece önemli örneklerdendi. Bunlar 1940 yılından önce Kayseri Müzesi’ne, daha sonra da Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne götürülmüştür. Özellikle mihrap ceviz ağacından oyma tekniği ile yapılmış, son derece ince bir işçilik göstermektedir. Mihrap üzerinde yazı kuşakları, kıvrık dallar, geometrik geçmeler, tomurcuk motifleri oyma tekniği ile yapılmıştır. Minber de aynı özellikleri taşımaktadır. Caminin yanında sekizgen bir kümbet, altıgen bir kümbet ve bir de medrese bulunmaktadır. Yaz Camisi (Mescidi) (Ürgüp) Nevşehir Ürgüp ilçesi, Damse Köyü’nde, Taşkın Paşa Camisi’nin yanında bulunmaktadır. Mescit kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri içten beşik tonoz, dıştan da düz bir damla örtülmüştür. Mescide bitişik olarak dört sütunlu, kubbeli minaresi bulunmaktadır. |
|
|
|
02-19-2009, 15:24 | #2 |
Nevşehir Külliyeleri
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi (Merkez) Nevşehir il merkezinde bulunan Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ni, Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında yaptırmıştır. Külliye o dönemde Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın doğduğu köy olan Muşkara’nın gelişmesi amacıyla yapılmıştır. Yapı topluluğu cami, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray ve iki çeşmeden meydana gelmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan vakfiyeden de anlaşılacağı gibi, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa bu yapıların bakım ve giderlerini karşılamakla kalmamış Ürgüp çevresindeki bazı köylerde bulunan cami, mescit ve suyolu gibi yapıların da masraflarını üstlenmiştir. Ayrıca bu yapılarda çalışacak görevlilere ödenecek ücretler ile alınacak malzemeleri de belirtmiştir. Cami: Yapı topluluğunun camisi kare planlı olup, ibadet mekânı ile mihrap önü arazi konumundan ötürü dayanak duvarları ile sınırlandırılmış bir platform üzerindedir. Caminin giriş kapısı üzerinde dokuz satırlık kitabesi bulunmaktadır. Kitabe: Cenâb-ı hazret-i Sultan Ahmet Han Gazi kim Binâ-yı şevketin mimâr-ı sun’i lemyezel yapdı İmam-ı müslimin kim cami’-i ahlâk-ı nüsnâdır Vücûdun feyz-i Mevlâ muktedayı her düvel yapdı Ne geldi ne gelür evreng-i mülke misli zirâ kim Anın yaptığı Hayri ne evâhir ne evvel-yapdı O şâhinşâh-ı dehrin sihr-i hâsı sâdr-ı mümtâzı Ki Mevlâ hâk-i dergâhından iksi-i emel yapdı Cenâb-ı âsaf İbrahim Paş kim Hâlil âsa Yıkılmış diller, çok Kâbeyi müzd-i ‘anel yapdı Mizâc-ı devleti şûr-ı ‘adu ifsâd itmişken İdüb ıslâh-ı zatü’l-beyn bîceng û cedel yapdı İdüp ‘atf-ı ‘inân vadî-i hayre tûsen-i tab’ı Ne hâk üzre kadem basdıysa bir râ’nâ mahal yapdı Hususan matla’-ı hurşid-i zatı olduğu belde Ki ihyâ idüp anı Nevşehir kıldı güzel yapdı Becâ-yı senk-i zire sîm û zer dökdü esasında Bu dilcû cami’-i nittiyse itdi mahasal yapdı Hele billâhi ol sadr-ı mu’allâ kadr-i cûd âyin İlâ yevmi’l-kıyâme fahre lâyık bir mahal yapdı Zebân hame-i Vehbî bilüb tavsifde ‘aczin Ne söz yapdı ise musaddâk mâ-kall ûdel yapdı Hemşire hânmân-ı devletin ma’mur ide Mevlâ Ki böyle bir ibâdetgâh-ı Rabb-ı lemyezel yapdı Duâ itmek gerekdir beş vakitte okunup târih Bu beytullâhı İbrahim Paşa bî-bedel yapdı Harrahu el-‘abbu’l-müznib el-fâkir Veliyûddin gafire lehu. Caminin yapımında yöresel kalker taşlarından yararlanılmıştır. İbadet mekânını örten kubbe duvarlara bitişik altı adet geniş yivli payeler üzerine oturtulmuştur. Merkezi kubbe güney duvarında içteki payeler, dıştan da mihrap önü nişi duvarları ile desteklenmiştir. Kuzey duvarında duvar kalınlığının bir bölümü genişletilerek içerisine üst mahfillere çıkan merdivenler yerleştirilmiştir. İbadet mekânının üzerini örten kubbeye geçiş tromplar ve aralarındaki pandantiflerle sağlanmıştır. Caminin önünde altı sütunun taşıdığı, üzeri kubbeli altı bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri kubbeleri sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmış mermer mukarnas başlıklı sütunlar üzerine oturtulmuştur. İbadet mekânı ana duvarlardaki iki sıra, kubbe eteğinde de birer sıra pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekânının doğu ve batı cephelerinde dörder, kuzey ve güney cephelerinde ikişer ve mihrap önünde de iki pencere bulunmaktadır. Bu pencereler düz lentolu olup, üzerleri silmeli taş sövelere sahiptir. Dış cephede ise bu pencerelerin üzerinde kemer örgüsü duvar yüzeyinden daha içerlek, içi dolu sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir. Mihrabın bulunduğu bölüm kare planlı olarak dışarıya taşırılmış ve üzeri bir tonozla örtülmüştür. Mihrap nişi dikdörtgen şekilde dışarıya taşırılmışsa da mihrap içeride yuvarlak şekildedir. Mihrap profillerden oluşan dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış, üzeri altı sıra mukarnas dizisi ile örtülmüş yedi kemerli bir nişten meydana gelmiştir. Mihrap nişini çevreleyen profiller yanlarda birer sütunçe ile yumuşatılmıştır. Minberde Lale Devri bezemesi uygulanmıştır. Minber korkulukları, minberin üçgen kısmı kare ve dikdörtgenlerden oluşan çerçeveler içerisine alınmış, her birinin çevresine natüralist üslupta çiçekler yerleştirilmiştir. Buradaki kedigözleri içerisine mermer yüzeylere vazo içerisinden çıkan çiçek motifleri yerleştirilmiştir. Camide ahşap işçiliğinin örnekleri ile de karşılaşılmaktadır. Cami giriş kapısı kündekâri tekniğindedir. Pencere kapakları da yine kündekâri tekniğinde yapılmıştır. Bunların yanı sıra cami pencerelerinde vitraylara, alçı bezemelere de geniş yer verilmiştir. Bununla beraber camide çiniye çok az yer verilmiştir. Yalnızca mihrap önünde 30x30 cm. ölçüsünde üç çini karo görülmektedir. Bu çinilerde Lale Devri özelliklerini yansıtan laleler bulunmaktadır. Bunların arasında beyaz renkte bir yazı frizi yerleştirilmiştir. Bunun dışında bir çini karo da mihrap önü mekânının batı duvarında, minber yakınında bulunmaktadır. Burada da Lale Devri özelliklerini yansıtan lalelerden oluşmuş natüralist bir kompozisyon görülmektedir. Caminin kalem işleri ibadet mekânı ve son cemaat yerinde görülmektedir. Kubbe içerisine sekizgen bir göbek ve buradan kubbe eteğine kadar uzanan madalyonlardan oluşan ışınlı bir kompozisyon meydana getirilmiştir. Sekizgen göbeğin ortasında, çevresinde beyaz kırmızı ve mavi renklerin yardımıyla Rumilerden oluşmuş bir yazıt dikkati çekmektedir. Ayrıca buradaki kalem işlerinde beyaz, kırmızı ve mavi renklerde boyanmış çiçekler, Rumiler ve kıvrık dallar görülmektedir. Aynı bezeme mihrap önünde de tekrarlanmıştır. Kalem işleri cami içerisindeki her pencere sırasında da farklı düzenlerde yapılmıştır. Bu kalem işleri Lale Devri özelliklerini yansıtan lale motifleri ile natüralist üsluptaki çiçeklerden oluşmaktadır. Caminin iç ve dış kalem işlerinden sonra en yoğun şekilde uygulanan bezeme taş bezemedir. İç mekânda mihrap, minber ve galeride mermer üzerinde, dış mekânda, son cemaat yerinde yine mermer üzerine uygulanmış bezemeler görülmektedir. Caminin avlusuna biri medrese giriş kapısının karşısından, biri de güney duvarının batı köşesindeki iki kapıdan girilmektedir. Avlu giriş kapıları dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış sivri kemer içinde basık kemerli bir açıklığa sahiptir. Bu kapılardan ana giriş kapısı profillerle çevrelenmiş ve üzerine de bir kitabe yerleştirilmiştir. Caminin ön avlusunda, giriş kapısı ile mihrap ekseni üzerinde şadırvan bulunmaktadır. Şadırvan on iki gen planlı mermer su haznesi ve üzerini örten konik bir külahtan meydana gelmiştir. Çeşmenin külahını sekiz adet baklava başlıklı sütun taşımaktadır. Cami avlusunun kuzeydoğu köşesine su deposu, tuvaletler; arka avlunun güneydoğu köşesine de üç basamakla çıkılan bir meşruta eklenmiştir. Caminin kuzey cephesinde minaresi bulunmaktadır. Minare dışarıya taşkın bir kaide üzerinde olup, yuvarlak gövdeli, tek şerefeli olarak yapılmıştır. Bu minare XIX.yüzyılda onarılmış ve ampir üslubundaki şerefe altı bezemeleri de yenilendiğini göstermektedir. Medrese: Caminin batısında, Cami-i Cedit Caddesi’nin karşısında, yapı topluluğunun medresesi bulunmaktadır. Medresenin arka kısmı arazi konumundan ötürü üçgen bir kısım oluşturmuş ve burası tuvaletlerin bulunduğu ikinci küçük bir avlu niteliğindedir. Medrese kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Revaklı bir avlu etrafına dizilmiş bir dershane, 17 medrese odası ve doğu-batı ekseninde medrese girişi ile avluya geçiş eyvanlarından meydana gelmiştir. Dershane medresenin kuzeydoğu köşesine yerleştirilmiş olup, Osmanlı klasik medrese plan şemasından farklıdır. Osmanlı medreselerinde giriş ekseninde bulunan dershane burada kuzeydoğu köşesine kaydırılmıştır. Medresenin avlusu 12 sütunun taşıdığı hafif sivri kemerli bir revakla çevrelenmiştir. Bu revaklar üzerleri kubbeli 15 bölümden meydana gelmiştir. Bunların arkasında sıralanmış 17 medrese odası bulunmaktadır. Bu odaların içerisinde ocaklar, dolap nişleri bulunmakta olup, dışarıya taş söveli dikdörtgen birer pencere ile açılmıştır. Günümüzde medrese İbrahim Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. İmaret: Caminin batısında, medrese ile sıbyan mektebi arasında bulunan bölümde yer alan imaret, avlunun kuzeyine yerleştirilmiştir. Bir mutfak ve iki oda, sıbyan mektebinin altındaki kayaya oyulmuş bir depodan meydana gelmiştir. Yapı topluluğunun diğer yapılarında olduğu gibi burada da yöresel taş kullanılmış ve ayrıca kesme örgü tekniği ile örülmüştür. İmaretin kare planlı mutfağının dayanak duvarına mutfak ocağı, depo ve odunluk olarak kullanılan üçgen bir bölüm eklenmiştir. Üçgen bölümlerin üzeri tonoza benzer eğri bir örtü ile örtülmüştür. Mutfak mekânının üzeri ise pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin üzerine bir aydınlık feneri yerleştirilmiştir. Bu mekân aydınlık fenerinin yanı sıra avluya bakan güney duvarında iki tane taş söveli dikdörtgen pencere, batı duvarı dışında da birer sivri kemerli tepe penceresi ile aydınlatılmıştır. Sıbyan Mektebi: Medrese ve imaret ile aynı kısımda yer alan sıbyan mektebi, yapı topluluğunun güneyinde bulunmaktadır. Kaya üzerine yapıldığından cami, medrese ve imaretin bulunduğu alandan daha yüksek bir yerdedir. Üçgen bir alan üzerine yapılan sıbyan mektebi imaret avlu duvarı ile birleştirilerek batı ve güneyinde üçgen avlular meydana getirmiştir. Batıdaki küçük avluda sıbyan mektebini imarete bağlayan merdivenler yer almaktadır. Güneydeki avlu çıkışı ise Cami-i Cedid Caddesi’ndeki sıbyan mektebinin giriş kapısıdır. Sıbyan mektebinin dikdörtgen planlı bir dershanesi ve onun güneyinde de iki bölümlü bir revak bulunmaktadır. Buradaki revak ortadaki sütunun ve iki yanındaki duvarlara dayanmış ve üzeri de iki kubbe ile örtülmüştür. Sıbyan mektebinin dershanesi dikdörtgen planlı olup üzeri çapraz tonozla örtülüdür. Dershanenin içerisinde bir ocak ve bir de dolap nişi bulunmaktadır. Dershane kapısı üzerine de kitabesi yerleştirilmiştir. Hamam: Külliyenin kuzeyinde bulunan hamam, Cami-i Cedid Caddesi ile Belediye Caddesi’ni birleştiren yokuş üzerinde ve kervansarayın da karşısında bulunmaktadır. Hamam kitabesi girişin sağ tarafında bulunan odanın penceresi üzerine yerleştirilmiştir. Bu kitabe İbrahim Paşa’nın burada daha önce yaptırmış olduğu eski bir hamam aittir. Tek hamam plan düzenindeki hamam yöresel kesme taştan yapılmıştır. Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamamın soğukluk kısmına iki yanında basık beşik tonozla örtülü birer oda bulunan bir giriş eyvanından girilmektedir. Bu bölüm kare planlı olup, dıştan sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. İçten ise kubbeye geçiş tromplar ve aralarındaki pandantiflerle sağlanmıştır. Kubbenin üzerinde sekizgen planlı bir aydınlık feneri bulunmaktadır. Soğukluğun ortasında ise sekizgen planlı fıskiyeli bir havuza yer verilmiştir. Ilıklık bölümü soğukluk kısmını L şeklinde bir bölüm olarak kuzeybatı ve kuzeydoğu yönünden sarmaktadır. Bu bölümlerin üzeri tonozlarla örtülüdür. Sıcaklık kare planlı olup, üzeri tromp ve aralarındaki pandantiflerle geçişi sağlayan bir kubbe ile örtülüdür. Bu mekânın ortasına göbek taşı yerleştirilmiştir. İçerisi küçük yuvarlak aydınlatma pencereleri ile aydınlatılmıştır. Sıcaklığın kuzeydoğu köşesine de dikdörtgen planlı bir odunluk yerleştirilmiştir. Kervansaray: Yapı topluluğunun diğer bölümlerinden ayrı olarak bugünkü Belediye Caddesi’nde bulunan kervansaray iki kısımdan meydana gelmiştir. Kervansarayın birinci bölümü dokuz ayakla taşınan beşik tonoz örtülüdür. Giriş cephesindeki dört aksın içerisi boş bırakılmış ve buradan içeriye giriş sağlanmıştır. İlk bölümden daha alçak olan ikinci bölüm kayalar içerisine oyulmuş bir mekân görünümündedir. Günümüzde bir arsa durumundaki kervansarayın önündeki alanda caminin dayanak duvarları bulunmaktadır. Kervansarayın cephesinde bu alana doğru uzanan herhangi bir iz ile karşılaşılmamıştır. Çeşmeler: Yapı topluluğunun çeşmeleri, biri cami avlusunun güney duvarında, diğeri de sıbyan mektebinin avlusunda bulunmaktadır. Bunlardan cami avlu duvarındaki çeşme silmeler ve bezemelerle dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış, derinliği az, sivri kemerli bir niş içerisindedir. Çeşmenin su deposu arkasında ve cami avlusunun da içerisindedir. Diğer çeşme sıbyan mektebinin avlu dayanak duvarı ile külliyeyi çevreleyen dayanak duvarlarının birleştiği köşededir. Bu çeşmenin de üst kısmında profilli bir saçak vardır. İnce bir profille dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış sivri kemerli, derinliği az bir niş içerisindeki çeşmenin kitabesi kemer üzerine yerleştirilmiştir. Çeşmenin yanında, sıbyan mektebi avlu dayanak duvarı üzerinde iki ayrı niş dikkati çekmektedir. Bu nişler içerisinde de hayvanların su içmesi için birer yalak bulunmaktadır. Karavezir Mehmet Paşa Külliyesi (Gülşehir) Nevşehir ili Gülşehir ilçesinde Karavezir Mehmet Paşa, Nevşehir’e 20 km. uzaklıktaki dünyaya geldiği Arapsun’un ismini Gülşehir olarak değiştirmiş ve burada cami, medrese ve başçeşmeden oluşan bir külliye yaptırmıştır. Külliyenin yapımı kitabesinden öğrenildiğine göre 1779 tarihinde tamamlanmıştır. Cami: Yapı topluluğunun merkezini oluşturan cami bir avlu içerisinde olup, doğu, güney ve batı yönündeki kapılardan avluya girilmektedir. İki renkli kesme taştan yapılan kemerli avlu kapılarının üzerinde dua kitabeleri bulunmaktadır. Cami kesme taştan yapılmış, köşe ve duvarlarını güçlendirmek amacıyla kütlevi kuleler yerleştirilmiştir. Bunların üzerinde de küçük ağırlık kuleleri bulunmaktadır. Caminin önünde beş sütunun taşıdığı, üzerleri biri tonoz diğerleri kubbeli dört bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânı kare planlı olup, üzeri dört büyük kemer üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Ana mekândan sivri bir kemerle ayrılan mihrap önü ise aynalı bir tonozla örtülmüştür. Mihrap yedi köşeli bir niş şeklinde olup, istiridye motifleri ile tamamlanmıştır. Mihrap nişinin yedi yüzü mermer sütunlarla birbirlerinden ayrılmış ayrıca mihrabın iki yanına da birer süs sütuncuğu yerleştirilmiştir. Minber beyaz mermerden olup, yapıldığı dönemin ampir üslubunu yansıtmaktadır. İbadet mekânı iki sıra halinde on pencere ile aydınlatılmıştır. İbadet mekânını koyu renk üzerine beyaz yazılı bir ayet frizi dolaşmaktadır. Caminin orijinal kalem işleri bilinmemektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1960 yılında yapmış olduğu onarımda sanat tarihi yönünden değeri olmayan kalem işleri iç görünümü olumsuz yönde etkilemiştir. Caminin kuzeybatısındaki minare taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Medrese: Caminin karşısında bulunan medresenin giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1780 yılında yapıldığı yazılıdır. Osmanlı mimarisindeki açık avlulu medreseler grubundan olan bu yapı avlunun kuzey ve doğusundaki odalarla birlikte L biçiminde bir plan tipi göstermektedir. Medresenin güneyindeki oldukça gösterişli mermer bir kapıdan avluya girilmektedir. Medrese avlusunun etrafı yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış sütunların oluşturduğu bir revakla çevrilidir. Revakların arkasındaki odalar birbirinin eşi olup, içlerinde ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır. Hücrelerin üzerleri kubbelerle örtülmüştür. Yalnız güneydeki en büyük hücre diğerlerinden farklı olup, içerisinde de beş adet niş bulunmaktadır. Günümüzde kütüphane olarak kullanılan medrese Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1960 yılında onarılmıştır. Başçeşme: Yapı topluluğundan başçeşme Lütfü isimli bir ustaya 1779 tarihinde yaptırılmıştır. Çeşme düzgün kesme taştan yapılmış, çeşitli dönemlerde onarılmıştır. Çeşmenin ön yüzü sivri kemerli bir niş şeklinde olup, bu nişin önünde yalak taşı, arkasında da su deposu bulunmaktadır. |
|
02-19-2009, 15:25 | #3 |
Nevşehir Han ve Kervansarayları
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Kervansarayı (Beylik Hanı) (Merkez) Nevşehir il merkezinde bulunan Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan Kervansaray, Külliye ile birlikte Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında yaptırılmıştır. Kervansarayın günümüze gelen kitabesinin mealen anlamı şöyledir: ”Cihanı fetheden ve cihan padişahı zafer kazanan şahlar şahı Muzaffer mülk sahibi saltanatı süsleyen padişah Cihan şahlarının şahı Sultan III.Ahmed ki Zamanında dünya başka bir süs ve aydınlık kazandı Hak her işinde kendisini muvaffak etmiştir Özellikle ona bir işbilir bir vezir verdi Mutlak vekili kerem sahibi İbrahim Paşa ki Sultanlıkta cömertlik konusunda Zatına benzer yoktur. Umum üzere dünyayı iyilik ve cömertlikle hisse sahibi yaptı İster soylu ister halk, döneminde memnun oldu Seçkin kaleler, şehirler gerekli sığınaklar Ki yeniden yeniye yaptırdı, çok eser inşa edildi Vatan sevgisiyle bu şehri bayındır kılmağa istekli oldu Muallimhane, cami, medrese ile ihya eyledi Ülkeyi nitekim bayındır kılan kazanç ve ticarettir Onun da halkına özel bir yer gerekli idi Yerinde bu han ile bu kadar dükkan yaptırdı Şenlik ile herkese uygarlığın seyrini sağladı Hindistan krallarına benzer yer yaptırarak Dönemin padişahının veziri onlara pek adaletli davrandı Bu çeşit basit bir köyü büyük bir şehir yaptı Yüce makam gibi o vezir her zaman hayır yapmağa başarılı olur İçinde ne yaptıysa pek hoşa giden bina oldu Ancak bu yapı eşsiz bir şekilde yerine yaraştı Görenler tarihini Raşit dediler Bu han, bu çarşı Nevşehir’i doğrusu bayındır kıldı 15 Zilhicce 1142 (1729).” Yapı topluluğunun diğer bölümlerinden ayrı olarak bugünkü Belediye Caddesi’nde bulunan kervansaray iki kısımdan meydana gelmiştir. Kervansarayın birinci bölümü dokuz ayakla taşınan beşik tonoz örtülüdür. Giriş cephesindeki dört aksın içerisi boş bırakılmış ve buradan içeriye giriş sağlanmıştır. İlk bölümden daha alçak olan ikinci bölüm kayalar içerisine oyulmuş bir mekân görünümündedir. Günümüzde bir arsa durumundaki kervansarayın önündeki alanda caminin dayanak duvarları bulunmaktadır. Kervansarayın cephesinde bu alana doğru uzanan herhangi bir iz ile karşılaşılmamıştır. Sarı Han (Avanos) Nevşehir ili Avanos ilçesinin 5 km. güneydoğusunda, Aksaray-Ürgüp-Kayseri yolu üzerinde, Damsa Çayı Vadisi’nde bulunan Sarı Han’ın kitabesi günümüze gelememiştir. Bazı kaynaklarda Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından 1217 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Yapı üslubundan Selçuklu döneminde, XIII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Sarı renkli kesme taştan yapıldığından ötürü Sarı Han ismi ile tanınmıştır. Kareye yakın avlulu bir ön bölümü, dikdörtgen planlı üzeri kapalı ve daha dar arka bölümden meydana gelmiştir. Hanın giriş kapısı oldukça görkemli olup, dışarıya doğru çıkıntılıdır. Basık kemerli giriş kısmı iki renkli kemer taşlarının birbirine geçmesi ile meydana getirilmiştir. Yanlardaki söve taşları da iki renkli yapılmış olmalarına rağmen teknik olarak bundan farklıdır. Girişin iki yanına nişler yerleştirilmiş ve bunların üzeri yarım kubbelidir. Aynı zamanda da kabartma ve silmelerle bezenmiştir. Hanın avlusu geniş ve dört köşe taşlarla kaplıdır. Avlunun sol tarafında on bir taş ayak sivri kemerlerle birbirlerine bağlı olarak tonozlu ve açık revak şeklindedir. Avlunun sağında kapalı odalar bulunmaktadır. Bu odaların tümünün üzeri tonozlarla örtülmüş ve her birinde dışarıya açılan mazgal şeklinde birer penceresi vardır. Bu odalardan en küçüğü hamam olarak kullanılmıştır. Soldaki ikinci odanın üzerinde ahşap bir üst kat bulunduğu konsollardan anlaşılmaktadır. Avluya açılan beş kapı da iyi bir durumda günümüze gelmiştir. Bunlardan birincisi hanın damına çıkışı sağlayan taş merdivenin altındadır. Birbirlerinin eşi ve en büyükleri olan ikinci ve üçüncü kapıların etrafı silmeler ve geometrik motiflerle bezenmiştir. Buradaki sivri kemerler birer süs kemeri şeklindedir. Dördüncü ve beşinci kapılar daha alçak ve basittir. Bu kapıların kubbeleri ve derinlikleri bulunmamaktadır. Hanın kapalı olan kışlık kısmında enine ve uzunluğuna dört sıra halinde 16 taş ayak bulunmaktadır. Bunların orta nefi kapı ekseni üzerindedir. Orta tonozun destek kemerleri silmeli konsollar üzerine oturtulmuştur. Orta nefin ortasına da bir kubbe yerleştirilmiştir. İçten silindirik, dıştan sekizgen olan bu kubbenin dört yanına da küçük pencereler açılmıştır. Hanın basamaklarla çıkılan köşk mescidi giriş tonozunun üzerindedir. Bu mescidin kare planlı olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Mescidin mihrabı mukarnaslı, geometrik geçmelerden oluşan bir bordürle çerçevelenmiştir. Hanın çevre duvarlarının dış yüzlerine dışarıya çıkıntılar yapan 12 kule eklenmiştir. Hanın üst örtüsünün bölümleri yıkılmıştır. Günümüzde onarılmış olup, otel olarak kullanılmaktadır. |
|
02-19-2009, 15:25 | #4 |
Nevşehir Çeşmeleri
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ndeki Çeşmeler (Merkez) Nevşehir il merkezinde bulunan Damat İbrahim Paşa Külliyesi’ni, Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında yaptırmıştır. Yapı topluluğu cami, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray ve iki çeşmeden meydana gelmiştir. Yapı topluluğunun çeşmelerinden biri cami avlusunun güney duvarında, diğeri de sıbyan mektebinin avlusunda bulunmaktadır. Cami Avlu Duvarında Bulunan Çeşme: Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin avlu duvarındaki çeşme silmeler ve bezemelerle dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış, derinliği az, sivri kemerli bir niş içerisindedir. Kesme taştan yapılmış olan çeşmenin kemeri üzerinde h.1139 (1726) tarihli Şair Vehbi’nin yazdığı kitabesi bulunmaktadır. Kitabenin mealen anlamı: Osmanlıların seçilmiş padişahlarının yüzünün suyu Güzel huyun kaynağı, cömertliğin ve iyiliğin akan çeşmesi Alemin övüncünün adaşı, Hüsrev Dârâ hizmetçisi Acem topraklarının fatihi Erdebil-i açan Yani Sultan Ahmet Gazi ki âlemde ona Varsa bir adli ve benzeri onun gölgesi ve sembolüdür. Cihan hükümdar o şahlar şahının mutlak vekili Seçkin mevkiinin özel akrabası eşsiz vezir Yani iyi huylu İbrahim Paşa ki Cömertliğine nispet olur ürün çok az şey sayılır Zamanı nimet ve iyilik sofrasını seyretti Adaşı Halil üslubunca aynı olduğunu gösterdi Asıl toprağı olan bu beldeyi şen kıldı Çok temiz ve benzersiz bir Nevşehir yaptı Allah yoluna ayrıca bu çeşmeyi yaptırdı Hazineden para akıttı, çok susuzu suya kandırdı İçenler saf suyunu çeşmeyi pek beğendi Selsebil denilen gözdür hakkında söylenen doğrudur Bak mermerinde olan altın suyundan olan oluğa Suyunu altın şerbet ile eş tutsam çok mu olur Vâkıfının çabasını İskender’e tercih etsem Ey Vehbi yeter bu gönül çeken çeşme iddiama kanıttır Suyu geldiğinde içenler tarihini dediler İbrahim paşa zemzemi zamana parasız akıttı 1139 (1726). Sıbyan Mektebi Altındaki Çeşme: Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın 1726 yılında yaptırmış olduğu sıbyan mektebinin avlu dayanak duvarı ile külliyeyi çevreleyen dayanak duvarlarının birleştiği köşededir. Bu çeşmenin de üst kısmında profilli bir saçak vardır. İnce bir profille dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış sivri kemerli, derinliği az bir niş içerisindeki çeşmenin kitabesi kemer üzerine yerleştirilmiştir. Çeşmenin yanında, sıbyan mektebi avlu dayanak duvarı üzerinde iki ayrı niş dikkati çekmektedir. Bu nişler içerisinde de hayvanların su içmesi için birer yalak taşı bulunmaktadır. Karavezir Mehmet Paşa Çeşmesi (Gülşehir) Nevşehir ili Gülşehir ilçesinde Karavezir Mehmet Paşa’nın yaptırmış olduğu külliyenin bir bölümünü oluşturan başçeşme Lütfü isimli bir ustaya 1779 tarihinde yaptırılmıştır. Çeşme düzgün kesme taştan yapılmış, çeşitli dönemlerde onarılmıştır. Çeşmenin ön yüzü sivri kemerli bir niş şeklinde olup, bu nişin önünde yalak taşı, arkasında da su deposu bulunmaktadır. Aslanlı Çeşme (Hacıbektaş) Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesi, Bâla Mahallesi, Kayseri Caddesi’nde bulunan Hacıbektaşi Veli Dergâhı’nın II. Avlusunun sağ tarafında, Yusuf Bâli Çelebi’nin oğlu Bektaş Çelebi’ye konuk olan Silistre Valisi Malkoç Bâli İbn-i Ali Bey’in 1554 yılında yaptırmış olduğu bir çeşme bulunmaktadır. Çeşme renkli kesme taşlardan yapılmış olup, üç kurnası vardır. Çeşmenin suyu Çilehane Tepesi eteklerindeki bir kaynaktan gelmektedir. Çeşmenin alınlığına da h.1270 tarihli bir kitabe açılmış bir kitap sayfası görünümünde yerleştirilmiştir. Bu çeşmeye Mısır Prenseslerinden Kara Fatma Sultan 1853 tarihinde Mısır’dan mermer bir aslan heykeli göndermiş ve bu yüzden de çeşmeye Aslanlı Çeşme ismi verilmiştir. Çeşmenin suyu üç borudan sürekli akmakta olup, bu gözlerden biri aslanın ağzındadır. Üçler (Feyzi Baba) Çeşmesi (Hacıbektaş) Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesi, Bâla Mahallesi, Kayseri Caddesi’nde bulunan Hacıbektaşi Veli Dergâhı’nın I. Avlusunun doğusunda, dergâha girişin de sağında bulunan çeşmeyi, Postnişin Feyzullah Dedebaba zamanında, Sadrazam Halil Paşa’nın eşi Fatma Nuriye Hanım yaptırmıştır. Bu çeşmenin etrafı renkli taşlarla bezenmiş, üzerine de Arapça bir kitabe yerleştirilmiş ve üzerine de Mühr-ü Süleyman motifi eklenmiştir. Çeşmenin nişi dışarıya çıkıntılı, silmeli kaideler üzerine oturtulmuştur. Niş içerisinde çeşme lülesi ile nişi sınırlayan payeler arasına zeminden daha aşağıda yalak taşı yerleştirilmiştir. Hoca Fakih Çeşmesi (Hacıbektaş) Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesinde Cuma Camisi’nin ön tarafında Hoca Fakih Çeşmesi bulunmaktadır. Çeşmenin iki ayrı kitabesi vardır. Bunlardan en eski kitabeye göre Şeyh Abdüllatif tarafından 1782 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Daha sonra Rıza isimli bir kişi tarafından da 1843 yılında onarılmıştır. Yeni yazılan kitabede eski kitabe tekrarlanmış ve sonra da 1907 yılında halk tarafından onarıldığı yazılmıştır. Çeşmenin son onarımı da Hacıbektaş Derneği tarafından yapılmıştır. Çeşme kesme taştan yuvarlak bir niş halinde, üzeri kırma çatılıdır. Çeşmenin yuvarlak nişi içerisinde ayna taşı ve dışarıya doğru taşkın uzun bir yalağı bulunmaktadır. Çeşme günümüzde iyi bir durumdadır. Savat Pınarı Çeşmesi (Hacıbektaş) Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesi Savat Mahallesi’nde Karahöyük yolu üzerinde bulunan çeşmenin kitabesinden 1803 yılında yapıldığı ve 1895 yılında da onarıldığı öğrenilmektedir. Çeşme kesme taştan yapılmış, hafif sivri kemerli bir niş şeklinde olup, üzeri taştan kırma bir çatı ile örtülmüştür. Çeşme nişi içerisinde kitabe ve bronz oluklu musluğu bulunmaktadır. Yalak kısmı iki yönden dışarıya doğru uzantılı olup, böylece hayvanların su içmesi sağlanmıştır. Akpınar Çeşmesi (Hacıbektaş) Nevşehir Hacıbektaş ilçesi, Katahöyük’ün eteğinde Kadıncık Ana Evi’nin altında bulunmaktadır. Çeşmenin yapım tarihini belirten kitabesi günümüze gelememiştir. Yalnızca 1725 tarihinde onarıldığını gösteren bir kitabe bulunmaktadır. Çeşme kesme taştan yuvarlak kemerli olarak yapılmış, üzeri kırma çatı ile örtülmüştür. Kitabe ve su lülesi çeşme nişinin içerisindedir. Günümüze iyi bir durumda gelmiştir. |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|