02-12-2013, 14:29 | #1 |
Müslümanların Bilim ve Medeniyete Katkıları
İslamiyet, her dinden daha çok bilime değer verdiği ve bilimsel ilerlemeyi emrettiği için, Müslümanlar bu yönde büyük çaba harcamışlardır. 9. yüzyıldan itibaren sürekli gelişmeye başlayan İslam bilim ve medeniyet tarihi, 10., 11., 12., 13., yüzyıllarda ve 14. yüzyılın ortalarına kadar altın çağını yaşayarak zirveye çıkmıştır. Bu 4-5 asırlık devrede, Müslüman bilim adamları bir yandan eski medeniyetlerden tercüme ederek aldıkları teori ve fikirlerin yanlışlıklarını atıp, doğrularını geliştirerek bilimsel temele oturtmuşlar; bir yandan da birbirinden güzel teori ve icatlar ortaya koymuşlardır. Bu teori ve icatlara, İslam dini ve dünya görüşüne dayanan bir bilim felsefesiyle yön vermişlerdir. Gayeleri, bugün görüldüğü gibi doğayı kirletmek ve tahrib etmek değildi. Aksine amaçları doğayı güzelleştirmek, doğadaki ve insandaki ilahi hikmetlere işaret etmek ve ihtiyaçlar nisbetinde insanlara fayda sağlamaktı. Müslümanların ortaya koydukları bilimsel teori ve icatların bir çoğu, bugünkü modern bilimin temelini oluşturmuştur. Müslümanların bilim ve medeniyete katkılarından bazıları nelerdir? Tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, siyer gibi kendine özgü ilim dalları meydana getiren Müslümanlar; aritmetik, cebir, geometri gibi matematik bilimlerinde; astronomi, haritacılık, coğrafya, fizik, kimya, tıp, tıp teknolojisi, jeoloji, meteoroloji, mineraloji, zooloji, veterinerlik, botanik, biyoloji gibi her çeşit bilim dalında da yeniliklere imza atmıştır: Matematikte kullanılan “0,1,2…8,9” rakamları aslında Müslüman Arapların rakamlarıdır ve aynı rakamlardan oluşan “ondalık sistem”de Kuzey Afrikalı Müslüman matematikçilerin (el-Kâşi, el-Üklidîsî) icadıdır. Cebir ilminin kurucusu “El-Cebr ve’l- Mukabala ” eserinin yazarı Havârizmi’dir. Karekök, Lineer ve Kuadratik denklemlerde El-Kerhi’nin, İntegral’de El-Tûsî’nin, cebirsel sembollerde İbn ül- Benna’nın payı büyüktür. Geometri’de İbn ül-Heysem’in, Ömer Hayyam’ın, İbn Türk’ün katkısı inkâr edilemez. Trigonometri’nin kurucularının en büyüğü ise el-Battânî’dir. Astronomi ilminde, dünyanın döndüğünü ilk kez Ebû Sai’d es-Siczî söylemiştir. Gökyüzünün izlendiği Usturlâb aletini İbrahim el-fezâri icad etmiştir. Modern astronominin kurucusu olarak B i t r û c î kabul edilir. Pusula’nın icadı, el-Avfî’nin 1232 tarihli eserlerinde ele alınmıştır. İbn Havkal’ın ve Bîrûnî’nin dünya haritası vardır. Amerika kıtasını ve keşfinden asırlar önce Antartika kıtasını haritasında gösteren Piri Reis’in, (öl,1553) dünya haritasının mükemmelliği ise tartışma götürmez bir gerçektir. Fizik’te izafiyet (rölativite) teorisini ilk kez el-Kindi ortaya koymuştur. Optik ilminin en önemli isimlerinden birisi İbn Heysem’dir. Atom’un parçalanabileceğini ve parçacıklarının döndüğünü söyleyen ve bunu “Sema” ile sembolize eden Mevlânâ’dır. Kum saatini bulan ve güneş saatini geliştiren Müslüman bilginler, ilk hassas terazileri de yapmışlardır.(el-Hâzinî, er-Râzî gibi) İlk uçuş denemelerini ve ilkel uçma makinelerini Endülüslü bilimci İbn Firnas 9. yüzyılda yapmıştır. “Karanlık Oda”yı İbn ül Heysem bulmuştur. Nilometreyi (su seviye ölçer) 861’de El-Fergâni icad etmiştir. Kimya biliminde ilk yoğunluk ölçme aletini (piknometre) Bîrûnî yapmıştır. Kimya da ilk sayısal metodu (kantitatif), Lavoisier’den 700 yıl önce Ebu’l Kâsım el- K â ş i kullanmı ştı r. “Kimyasal Fı rınlar ”ı, C â b i r İbn Hayân yapmı ştı r. Petrol ve damı tı lması ndan ilk bahsedenlerden birisi de Zekeriyya Râzî’dir. Biyoloji ilminde, tekâmül nazariyesinin temeli en-Nazzâm tarafından atılmıştır. Câhız, (öl.869) bu teoriyi geliştirmiş, çevre ve türlerin değişimi, hayat kavgası teorilerini ele almıştır. Botanik’te Bîrûnî, İbn Vahşîyye, İbn Kuteybe önemli isimlerdendir. İbn ül Av v â m, pek çok hayvan cinsini tarif etmiş, hayvan hastalıklarından bahsetmiştir. Zekeriyya el-Kazvînî, dağların oluşumu, volkanlar ve depremlere açıklama getirmiştir. Gökyüzünün maviliğini Kindî, yağmurun sebebini Fârâbî, gökkuşağını Karâfî açıklamıştır. Mineraloji bilimine en büyük katkıyı madenlerin oluşumu fikriyle Câbir İbn Hayyân yapmıştır. Ziraatta, İbn ül Avam insan-bitki arasındaki sevgi-nefret bağını keşfetmiş, ağaç hastalıklarından bahsetmiştir. Tıp biliminde, kan dolaşımını ilk keşfeden İbnü’n-Nefis’tir. Psikofizyoloji bilimini el-Kindî kurmuştur. İlk anesteziyi (narkoz), 9. yüzyılda Sâbit İbn Kurrâ kullanmıştır. Mikrobu, P a s t e u r’den 400 yıl önce “tohum” adıyla Akşemsettin keşfetmiştir. Modern osteoloji’yi Abdüllatif el-Bağdadi kurmuştur. Kılcal kan dolaşımını el-Mecusî keşfetmiştir. Reçeteyi ve farmakolojiyle ilgili ilk kitapları da Müslüman bilginler yazmıştır. Batıda yeni keşfedilen müzikle tedavi (müzikoterapi), Kindî’den (öl.866) beri uygulanan bir yöntemdir. İbn-i Sîna (980-1037) ise yüzü aşkın eseri ile tıp ve felsefe alanı başta olmak üzere pek çok alanda bilime ve medeniyete öncülük etmiş bilginlerdendir. Kimya biliminde ilk yoğunluk ölçme aletini (piknometre) Bîrûnî yapmıştır. Kimya da ilk sayısal metodu (kantitatif), Lavoisier’den 700 yıl önce Ebu’l Kâsım el- K â ş i kullanmıştır. “Kimyasal Fırınlar”ı, C â b i r İbn Hayân yapmıştır. Petrol ve damıtılmasından ilk bahsedenlerden birisi de Zekeriyya Râzî’dir. Bu liste böyle uzayıp gider…Görünen şudur ki asırlar boyu büyük icat ve teorilere imza atan Müslüman bilginler, 15. yüzyıldan itibaren duraklama devrine girmişlerdir. Batılı bilginler ise bilimde gelinen noktada atağa kalkarak bilim ve medeniyete hizmet etme yarışında, bayrağı Müslümanlardan devralmışlardır. Bilim ve medeniyet, insanlığın ortak mirasıdır ve herkes katkı yapmak durumundadır. Müslümanlar bilim ve medeniyette tekrar öncü olabilmek için, eğitime ve eğitim kurumlarına eskiden olduğu gibi gereken önemi göstermek zorundadırlar. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|