Melankolik Saatler
Melankolik bir ruh haline bürünüyorum bu saatlerde. Belki de melankolik duyguların beni ben yapan olduğunu düşünüyor ve kendimi en içli şarkıların (ah istanbul, istanbul olalı görmedi böyle keder) notalarında hoyratça koşuşturuyorum. Ayrılıktan, ayrılığın vakti gelmedi mi! Ayrılıkları sevmeyen ben bu ayrılığa ne çok ihtiyacım var oysa.
Melankolik saatlere esir düşmüş kalp daha bir başka ağrırken, gözler ağlamaya ne çok hazır. Şimdi sırılsıklam gecelerimi kurutacak ne güneş doğmakta, nede seyrine doyamadığım huzur vadisi gözlerin masalsı bir bakış atmakta. Sahi şimdi kim o lekesiz gözleri mesken tuttu!
Son zamanlarda yazdığım yazıların bir önceki yazılardan daha hüzünlü olduğunu düşünüyorum. Belki de ben bugün dünden daha hüzünlüyüm! Yazılan yazılar yazarın ruh halini yansıtır demem bundan sanırım.
Şimdi gitmek istiyorum buralardan varoş bir kentte. O kenttin mavi bulutlarının üstünde çıplak ayaklarımla hoyratça koşmak istiyorum. Bu kaçıncı gitmek isteyip, kaçıncı utangaç bir kalış! Sanırım kasırga misali bir ölüm geçmedikce içinde yaşadığım tek kişilik şehrin üzerinden bir yerlere gidebileceğim yok..
|