Nazım ALPMAN
[email protected]

Kitaplı belediye: Beykoz
04 Nisan 2008 Cuma
Dünyada olduğu gibi Türkiye"de de sosyal ve ekonomik koşullara göre insanlar sıklıklar yer değiştiriyorlar. Küçük yerleşimler boşalıyor, görece büyük olanlar çekim merkezi olarak kalabalıklaşıyorlar.
Çekim merkezlerinin başında da elbette İstanbul geliyor. Atasözleri bile oluşmuştur:
-İstanbul"un taşı toprağı altındır!
Bu altından kendince pay almak için İstanbul"a gelenlerin yakınları, yeni kentin cazibesini türkülere yansıtmıştır:
-Yarim İstanbul"u mesken mi tuttun, gördün güzelleri beni unuttun!
İstanbul gerçekten de her şeyi unutturacak kadar harala-gürele bir yaşam sunuyor. Unutulanlar arasında sadece “memlekette kalan sevgili” yoktur. Yeni İstanbullular yaşadıkları kentin tarihini, kültürünü, mimarisini, kentli yaşamını da unutabiliyorlar.
Sözüm ona “modern yaşam” her şeyin üzerinden silindir gibi geçiyor. Melih Aşık ağabeyimiz uzun bir Avrupa gezisinden döndükten sonra şöyle yazmıştı:
-Avrupa"da kentler yaşanacak mekanlar olarak görülüyor. Biz de ise yağmalanacak alan olarak kabul ediliyor!
Sırf metre kare hesabıyla yer kazanmak için kendi evinin balkonlarını odunluk haline getirmeyi akıl edenlere ne denebilir ki?
Artık açık alanlarda korumasız kalan tarihi eserlerin akıbetini siz düşünün.
Beykozlu yazar Ali Bilir"in bu hafta basılan “Çeşmibülbüle Gizlenmiş Âbıhayat: Beykoz” kitabı böylesi bir muhasebe yapmamızı sağlıyor. Bilir sadece Beykoz ilçesinde bulunan eserlerle ilgili olarak çıkarttığı envanter, nasıl bir katliama maruz kalındığını gözler önüne seriyor. Kaybolan camiler, kiliseler, çeşmeler, hamamlar, kenarda köşede unutulmuş yok olmaya bırakılmış, dilek taşları, nişantaşları, mezarlıklar ve mezarlar…
Beykoz bütün bunlara karşın günümüzde şanslı bir yerleşim konumunda bulunuyor. Beykoz kitabının yazarı Ali Bilir aynı zamanda Beykoz Belediyesi Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyor. Belediye Başkan koltuğunda ise bir kültür insanı olan Muharrem Ergül var. Onun pozisyonunda bulunanlar asfalt yol yapmayı, kanalizasyon hattı genişletmeyi “marifet” olarak takdim ederken, Ergül Beykoz"a bir tiyatro binası kazandırdı. Devlet Tiyatroları artık Beykoz Feridun Karakaya Sahnesi"nde de oyunlarını sahneliyor.
Muharrem Ergül"ün uzun yıllar İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Müdürü olarak görev yapmasının bunda etkisini yadsıyamayız. Ancak Ergül"ün sessiz biçimde sürdürdüğü bir başka çalışması daha var ki, onu sonraki yılların insanı haline getiriyor. Başkan, Beykoz Kitaplığı oluşturuyor. İlk önce Mustafa Yavuz"un “Bir Zamanlar Beykoz” kitabını bastırdı. Sonra sırasıyla Ali Yeşildal"ın “Bir Beykozlunun Anıları” Yılmaz Taşçıoğlu"nun çalışması “Türk Şiirinde Bir Garip Adam: Orhan Veli Kanık” kitabı geldi. Geçtiğimiz aylarda Beykoz"un abide ismi “Ahmet Mithat Efendi” kitabı Beykoz Belediyesi Kültür Yayınları arasından çıktı.
Şimdi bunlara bir yenisi eklendi. Ancak Ali Bilir"in kitabı Belediye"den değil, Kitabevi Yayınları arasından okurlarına ulaştı.
Ali Bilir 17 yaşında Görele"den geldiği Beykoz"da, nasıl İstanbullu olunduğunu da gösterdi. Yaşadığı yeri sevmek, benimsemek, sahip çıkmak, korumak, kollamak ancak paylaşarak mümkün olabildi. Ali Bilir yaşadığı yeri herkesle paylaşarak gerçek bir Beykozlu olduğunu da gösterdi.
Nail Güreli Ağabeyimin, her yeni kitap basıldığında yazarına karşı söylediği dileğiyle yazıyı bitireyim:
-Yeni Beykoz kitabının talihi açık olsun!

kaynak:http://www.internethaber.com/author_...il.php?id=6755