|
Beyaz Perde Güncel Beyaz perdeden haber ve yorumlar,sinema eleştirileri bu bölümde.Kısaca sinema ile alakalı herşey |
Seçenekler | Stil |
01-22-2009, 18:09 | #1 |
Kanlı Kavak - Karagöz ve Hacivat oyunu - Tiyatro-
Tasvirler
Karagöz Hacivat Çarpık Karagöz Çarpık Hacıvat Aşık Hasan Muslu Cin Bayram Ağa Ramazan Ağa Kavak Ağacı Nâreke zırıltısı ve tef velvelesi ile göstermelik kalkar, Hacıvat semai söyleyerek gelir (Semai: Makam Ferahnak) Sözü canları bağışlar Şarkı bittikten sonra Hacıvat perde gazelini okur, perde gazeli bittikten sonra devamla; Hacıvat: Huzuru haziran cemiyeti irfan vakt-i safayı merdan, laindir dinsizdir münafıktır şeytan, şeytanın dinsizliğine, rahmanın birliğine, bizi seyre gelen dostların sağlığına, ne olur şu dört köşe perdede bana da bir arkadaş olsa, eli temiz, yüzü temiz, sözleri tatlı Karagöz: (penceresinden) Hoş geldin ıspanak suratlı Hacıvat: Bir yâri vefaşiarım olsa, şu dört köşe perde üzre ayak bassa, o söylese ben dinlesem, haddim olmayarak bendeniz söylesem, bizi seyreden dostlar da sefayab olsa, diyelim işimizi mevlam rast getire ah bana bir eğlence medetttttt Karagöz: (içerden) geliyorum, geliyorum Hacıvat: Aman bana bir eğlenceeee Karagöz: (aşağıya tlar, boğuşurlarken) Dur Hacıvat şaka yaptım Hacıvat: Bırak birader sakalımı yoldun (kaçar) Karagöz: (yerde sırt üstü yatar) Off amann, öldüm bayıldım, eski hasırlar gibi yerlere yayıldım (ayağa kalkar) seni gidi utanmaz arlanmaz, bacası çökmüş, çatısı yıkılmış, kiremidi kalmamış çingene mutfağı kıyafetli adam seni, hele bir daha gel bak... Hacıvat: (gelir) Vay Karagözüm, maşallah maşallah akşamı şerifler hayır olsun Karagöz: Senin de silsileni sansarlar boğsun Hacıvat: (kızgın) Bak Karagöz böyle gelir gelmez bana vurmaya hakkın yok Karagöz: Sen de şu yumruğu al da burnuna sok (vurur) Hacıvat: A birader, ben şuraya gelir gelmez bir vaveyladır koptu Karagöz: Nerden koptu? Hacıvat: Ne? Karagöz: O mor leylak Hacıvat: Bak Karagözüm bu akşam mübarek Ramazanın on sekizinci gecesi, cenabı hak cemil cümlemizi çok senelere yetiştirsin Karagöz: Amin Hacıvat: Sen davul çalmasını bilir misin? Karagöz: Haydi doğru hapise Hacıvat: Ne hapsi Karagözüm? Karagöz: Bekçinin davulunu çalayım da, polisler yakalasın öyle mi? Hacıvat: Yani Karagözüm ramazan davulcularının çaldığı gibi? Karagöz: Haaa! Onu yaparım Hacıvat: Davulun var mı? Karagöz: Var ya Hacıvat: Hadi al da gel Karagöz: Ne olacak? Hacıvat: Mahalle mahalle dolaşırız, sen davul çalarsın, ben de maniler söylerim, beş on kuruş para kazanırız, haydi git de davulunu al Karagöz: Olur (eve girer) Yahuuuu Karagözün Karısı: (içerden) Huuu Karagöz: (içerden) Şu davulu ver Karagözün Karısı: (içerden) Aaa, ben onu kırdım, kasnağınla su ısıttım, çocuğun bezlerini yıkadım Karagöz: (içerden) İyi halt ettin Karagözün Karısı: (içerden) Ne yapacaktın davulu? Karagöz: (içerden) Hacıvatla sokaklarda mani söyleyip para kazanacaktık, sana da fistanlık alacaktım Karagözün Karısı: (içerden) Öyleyse şaka söyledim, kömürlükte duruyor, git de al Karagöz: Haa şöyle (davulla meydana gelir) Geldim Hacıvat Hacıvat: Hadi Karagözüm, şurdan aşağı mahalleye gidelim, gel benimle (birkaç kere giderler gelirler) Karagöz: Daha gidecek miyiz, yoruldum be (yere oturur) Hacıvat: Kalk Karagözüm işte geldik, haydi başla çalmaya Karagöz: (hem söyler, hem çalar) Güm be de güm güm, güm bede güm güm Hacıvat: Size geldim size geldim, İnci mercan dize geldim Karagöz: (çalar) Hacıvat: Benim güzel komşularım, Arzulayıp size geldim Karagöz: (hem söyler, hem çalar) Güm be de güm güm, güm bede güm güm Hacıvat: Başta sarık büklüm büklüm, Sırtımda davuldur yüküm, Benim güzel komşularım, Hele selamın aleyküm Karagöz: Aleyküm selam, güm bede güm güm Hacıvat: Merdane beyim merdane, Altın saatler gerdane, Benim beyimi sorarsanız, Semt ü civarda bir tane Karagöz: Güm be de güm güm, güm bede güm güm Hacıvat: Yeni cami direk ister, Söylemeye yürek ister, Benim karnım toktur amma, Arkadaşım börek ister Karagöz: Amin Hacıvat aminn güm bede güm güm, güm bede güm güm Hacıvat: Havaya attım fişeği, Döndü dolaştı köşeyi, Arkadaşımı sorarsanız, Paçacının kör eşeği Karagöz: Bunda halt ettin, tokmak kafana geliyor haaa Hacıvat: Aman Karagöz çal, bak hanımlar gülüyor Karagöz: Ben eşek olduktan sonra herkes güler Hacıvat: Canım sen aldırma çalmana bak Karagöz: Bir daha böyle halt karıştırma tepelerim haaa Güm be de güm güm, güm bede güm güm Hacıvat: Kağıttan fener yaparım, Daracık sokaklara saparım, Arkadaşım ayı olmuş,Burnuna halka takarım Karagöz: (kızgın) Kerata halkayı babanın burnuna tak, şimdi kafana tokmak geliyor haaa Hacıvat: Sen çal canım. Bak herkes gülüyor, çal sen çal Karagöz: Olur. (çalar) Güm be de güm bede güm Hacıvat: Şekerim var ezilecek, Tülbentlerden süzülecek, Bekletmeyin iki gözüm, Çok yerim var gezilecek Karagöz: (hem söyler, hem çalar) Güm be de güm güm be de güm Hacıvat: Ayna camlar açılır, Çil paralar saçılır, Beyimin gönlü olunca, Kesenin ağzı açılır Karagöz: Açılırrrrr..... Güm be de güm güm, güm be de güm güm Zenne: (içerden) Bekçi baba biraz gelirmisiniz Hacıvat: Geleyim efendim (gider) Zenne: (içerden) Alınız şu parayı, size layık değil ama kusura bakmayınız Hacıvat: Aman efendim, ne zahmet ne zahmet... Karagöz: Parayı alıyor, bir de kedi gibi ne zahmet ne zahmet diyor. Hacıvat: Bahşişim aldım bergüzar, Sizleri eylemem inkar, Veren eller dert görmesin, Hak bereket versin settar Hacıvat: Ben söyledim bahşişimi aldım, sen de söyle sen de al (gider) Karagöz: Şey... Hacıvat... Gitti kerata (çalar) Güm be de güm güm, güm be de güm güm... Dizimde derman bitti, Kargalar başıma etti, O sahtekar Hacıvat, Bana para vermeden gitti, Güm be de güm güm, güm be de güm gümmmm....... Zenne: (içerden) Bana bak davulcu, başımız ağrıyor, git başka yerde çal... Karagöz: Hacıvat paraları aldı, savuştu gitti, bana metelik vermedi Zenne: (içerden) Sen ne istiyorsun? Karagöz: Bana da para verin Zenne: (içerden) Ahçıbaşı o bulaşık tenceresini getir, şunun kafasına dök de gitsin Karagöz: Hay inayetinizle yerin dibine geçin (gider) Aşağıdaki türkü söylenirken perdenin ortasına kavak ağacı konur Esirin oldum ey zülfü kemedim Karagöz: Aman kolum kanadım, başım gözüm vay vay vay Hacıvat: (gelir) Ne oldun Karagözüm? Karagöz: (ayağa kalkarak) Bu ağacı buraya kim dikmiş? Hacıvat: Ne oldu? Karagöz: Ne olacak, atlayım dedim, üstüne düştüm, az daha kafam patlayacaktı Hacıvat: Bunun adına kanlı kavak derler, bu ağaç Serez’le Selanik arasında netameli bir ağaçtır, bunun altından çifte gelen tek gider, tek gelen hiç gider, sen bunun altında çok dolaşma, sonra karışmam (gider) Karagöz: Hay uydurukçu herif hay, bir alay yalanları uydurdu gitti (ağaca bakarak) Oooo... Burada bir çeşme var. Şundan bir su içeyim. (ağzını çeşmeye yanaştırıken başına vururlar) Aman kafama kim vurdu? (arkasına ve yukarıya bakarak) burda kimseler de yok. Lakin kafama kim vurdu? Belki çocuklar taş atmışlardır. Çeşmenin suyu da soğukmuş, hele biraz daha içeyim. Karagöz: (tam su içerken vururlar) Ay aman gene vurdular, neme lazım buradan savuşmalı, Hacıvat buralarda durma demişti (gider) Aşık Hasan oğlu Muslu ile aşağıdaki türküyü söyleyerek gelirler (Makam: Beyâti) Mor menekşe boynun eğmiş Aşık Hasan: Bana bak oğlum Muslu, öyle bir yere geldik ki, buradan çift gelen tek gider, tek gelen hiç gider. Sen şöyle önüme geç oğlum. Muslu: Babacığım arkanızdan geliyorum, hiç küçükler büyüğünün önüne geçer mi? Aşık Hasan: Sen şimdi beni dinle geç önüme, burası bir netameli yerdir, sonra seni çalarlar (cin gelir Muslu’yu götürür) Aşık Hasan: Haydi oglum geç önüme, oglum Muslu Karagöz: (pencereden) Hey hemşehri, burada musluk yok, şurada çeşme var, orada takili musluk (çekilir) Aşık Hasan: Ah zalim Kavak, budagin kirilsin, yapraklarin solsun, oglum Muslu... Karagöz: (pencereden) Baba burada musluk falan yok Aşık Hasan: Musluk degil, benim oglumun adi Muslu, bu zalim kavak oglumu aldi gitti benim cigerimi, dağladı Karagöz: Yaaa?... Demek bu kantaronlu kavagin hirsizligi da var ha? Aşık Hasan: Sazimla şu zalim kavaga yalvarayim, belki insafa gelir de oglumu bana bagişlar. (Saz divan havasi çalar) Hak dost Vurma zalim nişterin, lokmana dünya kalmadı, Şah-i alem hem veli süleymana dünya kalmadı Hak dost: Kırılsın dalların yaprakların hazan olsun, Zalim kavak nittin benim muslumu Kavak: Niçin feryad edersin Aşık hasan Nidelim senin muslunu be hey avanak Aşık Hasan: Hak dost: Tutar seni intizarım, kurur dalın budağın Zalim kavak nittin benim muslumu Kavak: Intizar etme Aşık, bende oglun yok Var yürü git altımdan bende muslun yoktur (Cin Muslu’yu getirir) Aşık Hasan: Ah oglum Muslum nerelerdesin acep? Muslu: Buradayim baba Aşık Hasan: Oglum nerdesin, geç önüme Muslu: Peki babacigim (önüne geçer) Aşık Hasan: nerelere gittin oglum? Muslu: Beni götürdüler şeker verdiler, şerbet verdiler, tekrar buraya getirdiler Aşık Hasan: Haydi oglum buralardan gidelim (Türkü söyleyerek giderler)Senin yazın kışa benzer Karagöz: Ey kantaronlu kavak, sen adamin muslugunu çalarsin, benim de enseme konarsin. (yilan dallar arasindan; dizssssttttt) (karagöz korkar) kişş kişşş... Aaaaa... Gitmiyor. Ben sana şimdi gösteririm. Şurada bacanin üstündeki leylegi getiririm sen görürsün (gider, leylekle gelir) göreyim seni akbaba, şunu becer (leylek uçar, yilani yakalr, biraz boguşurlar, gagasina alir, uçar gider) Seni gidi muzur hayvan seni, haydi ugurlar olsun, gelelim şimdi kantoronlu kavak sana, seni kökünden keser kişin yakarim (yukardan cin gelir, Karagöz’ü kapar götürür, çarpık olarak geri getirir bırakır gider) Oh çabuk kurtuldum elinden, ne acaip şeymiş o, ama benim kollarım oynamıyor (başını eğip kendine bakarak ağlar) Eyvahhh ben çarpılmışım, Ay Hacıvat geliyor. Hacıvat: Karagöz, bu halin ne? Karagöz: Sorma Hacıvat sorma, bir zırıltı geldi beni aldı götürdü, işte bu hâle koydu Hacıvat: Ben sana demedim mi buralarda dolaşma diye, bu ağaca ilişme diye, var hâlini gör Karagöz: Kuzum Hacıvat bana bir çare bul Hacıvat: Öğütle uslanmayanı tekdir ederler, tekdirle de uslanmazsa döverler. Benim öğüdümü tutmadın dayak yedin Karagöz: Kuzum Hacıvat bana bir çare bul Hacıvat: Gene senin bu haline acıdım, ben dua ederim sen yalnız amin de, başka lakırdı karıştırma Karagöz: Olur karıştırmam, yalnız amin derim, haydi amin amiiinnnn Hacıvat: (Makam ile) El-cinni, melâcinni, Amin desene Karagöz Karagöz: Amin aminnn Hacıvat: El cinni, melâcinni, kör cinni Amin deee Karagöz: Amin topal cinnii Hacıvat: Aman birader, sen yalnız amin de başka lakırdı karıştırma Karagöz: Karıştırmam, yalnız amin Hacıvat: Estane, mestane, kuzu kuzu kestane Karagöz: Amin, kuzu kebabı şamfıstıkk Hacıvat: Aman Karagözüm başka lakırdı karıştırma, sonra cinler kızarlar, beni de senin gibi yaparlar Karagöz: (hafif sesle) İnşallahh! Amin aminnn Hacıvat: Ne dedin? Karagöz: Amin dedim amin Hacıvat: El cinni, mela cinni, kör cinni, estane mestane kuru kuzu kestane Karagöz: Amin, amin, kabak çekirdeği, sarı leblebi amiinn Hacıvat: Aman Karagöz başka lakırdı karıştırma, cinler kızarlar, beni de senin gibi yaparlar, sonra ben ne yaparım Karagöz: Karıştırmam, daha beter olursun inşallah, amin aminnnn Hacıvat: Gene ağzında bir şeyler dolaşıyor? Karagöz: Bir şey yok, amin diyorum aminnn Hacıvat: El cinni, mela cinni, kör cinni, estane mestaneeee Karagöz: Şu herifi de götür cinni, aminn aminnn (Cin gelir Hacıvat’ı götürür, çarpık bir halde geri getirir) Karagöz: (gülerek) Ha haayyy, aman Hacı cav cav kuyu çengeline dönmüşsün Hacıvat: Sahi mi? (kendine bakarak) Eyvahh, ben ne olmuşum? Karagöz: Gülme komşuna gelir başına Hacıvat: Ben sana demedim mi aminden başka lakırdı karıştırma diye, senin yüzünden bakar mısın ne hale geldim Karagöz: (hafif sesle) Daha beter ol inşallah Hacıvat: Ne dedin? Karagöz: Allah beterinden saklasın dedim Hacıvat: Cinlere yalvaralım, bizi bağışlasın eski halimize koysun Karagöz: Yalvaralım Hacıvat Hacıvat: Hadi sen amin de Karagöz: Olur, amin Hacıvat: El cinnii, mela cinnnii Karagöz: Amin aminnn Hacıvat: Gel cinniii, bizi eski halimize koy cinnii Karagöz: Amin, amin (Cin gelir, Hacıvat’ı alır gider, eski haline kor getirir) Hacıvat: Ohhhhhh! Çok şükür düzeldim, buralardan savuşayım (giderken Karagöz seslenir) Karagöz: Aman Hacıvat beni unuttun, gel savuşma, ben senin arkadaşın değil miyim? Beni de kurtar Hacıvat: Senin cezandır çek, öğüt dinlemeyenin hali budur işte Karagöz: (yalvarırcasına) Bir daha dinlerim, kuzum beni de kurtar Hacıvat: Bir daha bana el kaldırmayacağına söz ver bakayım Karagöz: Tekme dururken el kaldırmam Hacıvat: Ne dedin? Karagöz: Kaldırmam dedim Hacıvat: Hadi amin de öyleyse Karagöz: Olur amin aminnn Hacıvat: El cinniii, mela cinnniii Karagöz: Amin aminn, çabuk gel cinniii Hacıvat: Estaneee mestaneeee Karagöz: Amin aminnnn (Cin gelir, Karagöz’ü yukarı kaldırır, perdenin biraz yukarısında durur) Karagöz: Aman Hacıvat, burda kaldık hadi dua et Hacıvat: Ne yapalım dua bitti Karagöz: Şuradan aktardan on paralık daha al Hacıvat: Aktar dua satar mı hiç? Karagöz: Kuzum Hacıvat duaya başla Hacıvat: Estanee mestaneeeee Karagöz: Amin aminnnnn (cin Karagöz’ü götürür, eski halinde getirir, bırakır gider) Hacıvat: Hadi Karagözüm geçmiş olsun Karagöz: Allah müstehakını versin (vurur) Hacıvat: Yaaa Karagöz, iyiliğe karşı kemlik haa? Karagöz: Bugün de yarın da, (tokat atar Hacıvat gider) Ey kantoronlu kavak, ben de senin kökünü kurutmazsam bana da Karagöz demesinler (eve girer) Yahuuu Karagözün Karısı: (içerden) Huuu Karagöz: (içerden) Benim bir eski baltam vardı şunu ver bakalım Karagözün Karısı: (içerden) Ne yapacaksın? Karagöz: (içerden) Sana kışlık odun getireceğim (baltayla gelir) Sen şimdi görürsün kantoronlu kavak (ağaca çıkar türkü söyleyerek ağacı kesmeye başlar) (Türkü)Kavakta turna sesi var (Karagöz ağacın tüm dallarını keser, son bir dalın üzerine oturur, keserken Hacıvat gelir) Hacıvat: Aman Karagöz oturduğun dalı kesiyorsun, düşersin kafan gözün patlar Karagöz: Sen karışma, defol oradan, şimdi kafana baltayı atarım Hacıvat: Yazıklar olsun, güzelim ağacı kesmişsin, elin ayağın kesilsin (gider) Karagöz: Nasıl! Bizi çarpar mı, ben de onu parçalayayım da görsün (ağaca baltayı vurunca dalla beraber aşağı düşer) vay kafam vayyyy (Korucu Arnavut Bayram ağa gelir) Bayram Ağa: More çim çesmiştir bu kavaği? Karagöz: (baltayı arkasına saklar) Ne bileyim ben Bayram Ağa: Tü allah belasını versin, morey dogru süle çim çesmiştir bu kavayi Karagöz: Görmedim ben Bayram Ağa: Sen ne yaparsin burda brey Karagöz: Ben yolcuyum işime gidiyorum Bayram Ağa: Ne var o elinde? Karagöz: Çubuk Çubuk Bayram Ağa: Ver bana onu bir çekeyim bre Karagöz: Delikleri tıkalı Bayram Ağa: Dogru söyle morey nedir o elindeki Karagöz: Kaval kaval Bayram Ağa: Ver onu bir çalayım Karagöz: Çatlak çatlak Bayram Ağa: (arkadaşı Ramazan ağaya seslenir) Ho more Ramazan Ramazan Ağa: (karagözün arkasından gelir) Ne var more bayram Karagöz: (arkasına bakarak) Eyvah arnavutlar ikileşti, şimdi ne halt etmeli? Bayram Ağa: Ne var bu adamın elinde? Ramazan Ağa: Balta more kardaş, balta Karagöz: (kendi kendine) Eyvah şimdi hapı yuttuk Bayram Ağa: Demek sen çestin bu kavayi Karagöz: Hayır ben kesmedim bu balta kesmiş Bayram Ağa: Tüü allah mustehakını versin bee Karagöz: Tükürme suratıma be Bayram Ağa: Ho more Ramazan, ne yapalım bu adamı? Ramazan Ağa: Yakalım more yakalım Bayram Ağa: Yazıktır more yazıktır Karagöz: Yazıktır yaa Bayram Ağa: Yazıktır more, bunu keselim, elindeki balta ile keselim Ramazan Ağa: Yazıktır more kardaş Karagöz: Yaa yazıktır Bayram Ağa: Asalım bunu asalım Karagöz: Hoppalaaa, beni öldürmek için münakaşa yapıyorlar Ramazan Ağa: Yazıktır more kardaş yazıktır Karagöz: Yazıktır yaa Ramazan Ağa: Bunu kuyuya atalım Bayram Ağa: Olmaz olmaz, kuyu lazımdır, bağlayalım bir ağaca üzerine biraz bal sürelim bırakalım Karagöz: Eyvah suratımı arılara sineklere yedirecekler Ramazan Ağa: Yazıktır more yazıktır Karagöz: (kendi kendine) Vay köpoğlu herifler, insanı çeşit çeşit öldürüyorlar Ramazan Ağa: Bunun ayaklarına yüz sopa vuralım Bayram Ağa: Vuralım more (karagöze) bırak elindeki baltayı, yat aşağıya (Karagözü yatırırlar, ayaklarını kaldırırlar, bir tutar biri de vurmaya başlar) Bayram Ağa: Bir imiş, iki imiş Karagöz: Yavaş vurun be, hay elleriniz kırılsın Ramazan Ağa: Nasıl, çeser misin kavayi (vurur) bir imiş, iki imiş üç imiş, dört, beş Karagöz: (ağlamaklı) Vay ayacıklarım vay, yavaş vurun be Bayram Ağa: More Ramazan kaç oldu bire? Ramazan Ağa: Bilmem unuttum Bayram Ağa: (vurur) Baştan bir imiş, iki imiş, altı, yedi, yirmi, otuz Karagöz: herif hesabı şaşırdı Bayram Ağa: More şaşırdım kaç idi? Karagöz: Otuzdu otuz Ramazan Ağa: More ben de unuttum Bayram Ağa: (vurur) Baştan bir imiş, iki imiş, üç, dört, elli, altmış Karagöz: Ha bitiyor Bayram Ağa: Yetmiş, seksen, doksan Karagöz: Ha bitiyor haaa Bayram Ağa: More Ramazan ben şaşırdım, kaç idi? Ramazan Ağa: More ben de unuttum Bayram Ağa: (vurur) Baştan bir imiş, iki, üç Karagöz: Eyvah bu herifler beni sabaha kadar dövecekler Bayram Ağa: (vurur) Yedi, sekiz, altmış, doksan, doksansekiz, doksandokuz Karagöz: Ha bir tane kaldı Bayram Ağa: More Ramazan kaç idi? Karagöz: Eyvah gene baştan başlayacaklar (ağlamaklı) vay ayacıklarım vay Ramazan Ağa: More kardaş yeter bu kadar dayak Karagöz: Hay allah razı olsun Ramazan Ağa: Takalım boynuna bir ip sokak sokak dolaştıralım herkes suratına tükürsün Karagöz: Hay inayetinle yerin dibine gir (Karagözün boynuna bir ip takarlar, perdede dolaştırırlar, birkaç kere dolaştırdıktan sonra Karagöz ellerinden kurtulur) Karagöz: Oh be ellerinden zor kurtuldum, şimdi bu dalları eve taşıyayım, kışın yakarız (bir dal omuzlar eve götürür) Yahuu, al bakalım sana kışlık odun getirdim Karagözün Karısı: (içerden) Aaaa! Bu yaş ağacı neden kestin? Allahtan korkmadın mı? Karagöz: (içerden) Nene gerek kışın ısınırız Karagözün Karısı: (içerden) Ben allahtan korkarım, yaş ağacı yakamam, götür başkasına ver (karagöz perdeye gelir) Hacıvat: (perdeye gelerek) Ne yaptın bunun dallarını? Karagöz: Sen şunu tut, bana yardım et, bizim eve götürelim (ikisi birlikte ağacı tutarlar, sallaya sallaya yerinden sökerler, Ağaçla beraber Hacıvat Karagözün üzerine düşer, karagöz ağacın altında kalır) Karagöz: Aman Hacıvat, kaldır şu ağacı, altında kaldım Hacıvat: Dur bakayım (ağacı tekrar kaldırılar, bu defa hacıvatın üzerine düşer) Aman birader altında kaldım, eziliyorum Karagöz: Geber kerata Hacıvat: Aman birader kaldır (Kaldırırlar, karagöz ağacı omuzlayıp eve götürür gelir) Karagöz: Başka bir şey kaldı mı (yere bakar) Hacıvat: Yaa karagöz işte yaş ağaca balta vuranın hali böyle olur, aman karagözüm nedir bu işler Karagöz: Kafanı kırsın geyiklerle keşişler Hacıvat: Aman birader bana ne vurursun elin kırılsın Karagöz: Ekler kenetler yine yapıştırırım Hacıvat: Hoş olsun külhani yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim heman Karagöz: Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, ey hacı cav cav bir dahaki oyunda yakan elime geçerse vayyy haline (Işık söner, oyun biter) Not:Önemli olan oyunu yazılı olduğu şekliyle ezberleyip oynatmak değildir. Önemli olan karagöz oyunlarının en temel özelliği olan doğaçlama geleneğini kullanarak oyunun temel örgüsünü bozmadan uygun yerlerine güncel espriler ve motifler ekleyerek ilgi çeker bir hale getirmektir. Bu metinde örnek olarak kullanılmış olan müzikler de değiştirilip seyircinin ilgisini çekebilecek güncel müzikler kullanılabilir, ancak kullanılacak müziğin ilgili tiplemelerin genel karakteristiğine uygun olması gerekir. Karagözün kanlı kavak oyunu Mehmet Muhittin Sevilen (Hayali Küçük Ali) tarafından yazılan Milli Eğitim basımevi tarafından 1969 yılında basılan KARAGÖZ adlı kitaptan alınmıştır. |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|