|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
07-02-2008, 00:01 | #1 |
Kahkahalar Atıyor, Bir De Ağlıyordu...
KAHKAHALAR ATIYOR, BİR DE AĞLIYORDU...
Ne sendin o ne de başkası. Aynaya yansıyan başkasıydı. Başkası! Sanki kırk yıllık yabancı. Gözleri buz gibi dudaklar suskun… Dudaklar buz gibi gözler suskun… Onlar uzak, onlar donuk, onlar boş… Bu yüzünün kesişme noktasıydı. Yollara vurulmuş bir sürgündü. Meçhule giden bir yolcu. Önü karanlık, önü kanla kaplı… Vakit ise dönmek için çok geç. Zamanla bir bağı kalmamıştı. Çünkü zaman pervasızdı. Büyük bir umarsızlıkla ilerlemişti önü sıra. Hep dalga geçmişti hayalleriyle. Hep bekletmişti soğuk ve köpeklerin dolaştığı caddelerde… Üşütmüştü! Üşümüştü! Başı kaldırım taşlarına kardeş olmuştu, yalnızlık kapısına dayandığından beri. Kendi kendine konuşmuş, çocukluğundaki oyunları oynamıştı. Özlemle ağlamış, olur olmaz kahkahalar atmıştı. Beyoğlu küçümsemişti onu, o da Beyoğlu’nu… Çaresizce beklemişti güneşin doğmasını. Bunu kendine yediremeyen gece daha da kararmıştı. Ama yalnızdı ve de soğuk… Bundan da öte umutsuz. Aylardır sabaha kadar gözünü kırpmamıştı. Bu koca şehir, uykusuzlukla açlığı en derinden yaşatmıştı. İşte bu yüzden sevmiyordu, kalabalık ve ölüm makinesine dönen ışıklı kent İstanbul’u. Gözünde hep silikti; insanları, yolları, çocuk parkları… Ne komik, dediler bu haline. “Ne komik… Sen de bizim gibi ol. Yaşa, yaşayabildiğin kadar. Bu seslenişi artık bırak. Gitme daha öteye…” Ama gitmişti. Gidecekti de! Bulamasa da… Zamana bu yüzden ihtiyacı vardı işte. Ne var ki unutmuştu! Uğramaz olmuştu ocağına, yalnızlığına, cennetine… O da diğerleri gibi onu bu zalim şehirde yapayalnız bırakmıştı. Geleceğim, demişti. Gelmemişti! Hem de hiç… Derin yaralar açmıştı yüreğinde. Kanatmıştı dizlerini… Artık yorgundu, artık bitkin… Çorbası soğuk! Zamanı bekleyecek gücü kalmamıştı. Her gece eli muslukta… Akan suya aldırmadan… Gözlerini dikiyordu kirli aynaya… Derin çizgiler görüyordu yüzünde, dudakları dermansızca kımıldanıyordu, çocukluğuna akıyordu makyajı… Öylece duruyordu. Bir yandan da konuşuyordu kendi kendine, anlamlı anlamsız gülüyordu! Ona aldırış etmeyen zamana kızıyor... Bazen küfrediyor… Bazen kahkahalar savuruyor… Musluk hala akıyor… Bir de ağlıyordu. |
|
|
|
07-02-2008, 11:25 | #2 |
saoalsn
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|