|
Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz. |
Seçenekler | Stil |
11-20-2009, 17:20 | #1 |
İlacımı özün say...
Bir akşam sensizliğim eriyip aktı bende
Gözlerinin cemresi karanfildir bedende Kirpiklerin kuşattı bütün mevsimlerimi Şimdi varsın; sızın var duranda, yürüyende Kollarım gül kokulu bir baharı sarıyor Acılar ki, önümde diz çöküp yalvarıyor Ayrılık yapayalnız bir ülkedir evrende Hüzün, terk edilmişlik duygusuyla çaresiz Şimdi varsın; hayatım sende, ölümüm sende Şimdi varsın; sokaklar daha bir sıcak bana Nereye git gidersen; orası ocak bana Bazen bir papatyanın beyaz yapraklarından Bazen bir dolunayın çehresinden bak bana Şimdi varsın; ruhumu okşuyor soframda su Ardımda ne yalnızlık, ne de ölüm korkusu Hayatın hiç sönmeyen kandilini yak bana O eski fırtınalar şimdi sabâ rüzgârı Hüzün benden habersiz, kuşkular ırak bana Ey benim aynalarda gülümseyen çokluğum Nar tadında umutlar taşıyan çocukluğum Gözlerinin ışığı yayıldı mahzenime Ey benim can sarayım, ey benim eşsiz kuğum Asil tebessümünü düşürdün izlerime Müptelâdır gemiler benim denizlerime Gülümsedin; kalmadı kederim, burukluğum Çehresinde hâtıran büyüyor bebeklerin Gizemine âşina varlığım ve yokluğum Lügatini yeniden yazıyorum sevdanın Binlerce çiçek açtı kollarımda yorgunluk Gündönümü ruhuma ayarlandı yeniden Bir çerağdır, yanıyor gittiğin her bahçede Şimdi parmaklarının ucundadır baharım Kutlu bir ülke verdin hayatıma özünden Denizlerde sen varsın; ırmaklarda ben varım Yaprak yine hüzünle düştü ayaklarıma Ağaçlardan boşandı hayatımın acısı Anlamadım: Bu gökler benim göklerim değil Bilemedim: Bu toprak canımda akkor gibi Tutuştum hiç kimsenin yanmadığı yerde ben Meğer ömür vermişim bu belâlı derde ben Sen geldin; avuçlarım suyla doldu ansızın Sen geldin; evrenimi kuşattı sevda sızın Ders almayı bilmedim yüreğimden; yorgunum Ne sana, ne kendime, ben dünyaya kırgınım Dikenler saplanmıştı çocukluk günlerime Gençliğim bir ejderha pençelerine mahkûm Kırk yaşımda, bin yılın ıstırabıyla yandım Uyudum, o bembeyaz ellerinde uyandım Sen geldin; birbirinden ayrıldı renk ve acı Sen geldin; yine vurdu yüzüme aşk utancı Lâyıktır, her lokmayı yedirseler zehirden Lâyıktır, karlı dağlar çökse başıma birden Akıl, sanki içimde bana düşman bir gemi Kahrın karanlığına gömdü şehlâ gölgemi Göremedim; gönlümden ufkuma sızdı keder En muamma çöllerde ararken yitiğimi Geldin; altın harflerle yazıldı günün adı Geldin; ruhuma meftûn âvâreler ağladı Ders almayı bilmedim hayattan; bir gün ölüm Öğretir o tekrarı olmayan dersi bana Nasıl da uçtu ömrüm renklerin boşluğuna Dal kırıldı; kökleri çürüdü servilerin Duyamadım gövdenin o esrarlı sesini Karayel bir yanımdan esip durdu öteye Sen geldin; yağmur yağdı içime; bahar geldi Sen geldin; yıllar yılı beklediğim yâr geldi Şimdi varsın, yıldızlar bana bakar derinden Bozkırlarda, çöllerde çiçeklenir ellerin Şimdi varsın, gecenin kan akar gözlerinden Işıldayan çehresi karardı güzellerin Öteyi görmeyenler bilemez, kimle geldin Sen benim kendi ruhum, kendi özümle geldin Şimdi varsın, varımı varlığında sakladın Dayanılmaz yüreğin esrarlı bir bahçedir Şimdi varsın, içimde ebedi konakladın Zariftir bakışların, bal renklidir, incedir Sensizlik geçmişini anıyor; şimdi varsın Burçlarımda lâmbalar yanıyor; şimdi varsın Nurullah Genç __________________ |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|