En kuytusundaydım yalnızlığın.Katranına buladığım uykumu böldü sesin. Ürpertti geceyi uzaktan yanık türkü tadında gelen ıslığın. Öyle çok düştüm ki sevdana

boşlukta ki dokunuşlarım sen oldun. Senin adına kızıl sevişlere boyadım düşlerimi. Kollarımı doladığımda kendime

kendimi 'sen' sanırdım. Farketmediğim kadar bütünleşmişim hayalinle.
Kıvrılarak yaklaştı sevdan

sinsice. O yüzden sensizliğe katlanamayışlarım. Zehirini kattın tenime
aşkın birkere. Titreyişlerim

susuzluğum

kanayan geceler bu yüzdendir. Yaz akşamlarını süsleyen o kıvılcımlar

ağustos böcekleri değil

tenimin tutuşmasıdır sensizliğe.
Uykular bazen seni unutur rüyalarımda. Koca gün düş mü? gerçek mi? ayırt edemediğim gözlerine dalar dururum. Mavi rüzgarlar kokunu nasıl unuttuysa güllerde

sevgi bahçem halâ sen kokar. Gecenin bir yarısı uyandığımda

dört duvara kilitlenir bakışım.. çizerim gülüşünü. Odam ‘SEN’ dolar..Anılarda kalışın bu yüzdendir siyah beyaz karelerde.. unutulamaman bu yüzdendir.
Koca şehir gömüldüğünde karanlığa

seni bekler varlığım

sadece bir kaç saatte olsa seni soluklarım.. Sesini

nefesini.. Adımı diline aldığında göğsümdeki parmaklıklardan binlerce kuş salarım şehrin üstüne. Özgürlüğüne yoldaş olsunlar diye.
Kendimce bir yol tutturdum yalnızlık tünelinde. Hüzünden asfalt döktüm

kırılganlıklarımı birleştirip duvarlar ördüm. Başbaşa kaldığımız günlerden bir takvim oluşturup

gülüşüne gündüz

gözlerine gece adını verdim. Sadece biz olan bir dünya yarattım. Bilinmeyen..
hatta senin bile bilmediğin.
Sende yorgunsun aslında. Koca dünyanın içinde güçlü ama yılmış biri. Anason kokusu sinmiş akşam üstlerinde

elinde kadehin

yıldız gibi yanıp sönen şehri seyredersin.
Tüm gizemiyle İstanbul gözlerinde.. sen benim düşlerimde..
Adını söyleyemediğim sevgili

bil ki ; YOLDAŞIM SESSİZLİĞİNE....