03-01-2009, 15:31 | #1 |
Her Şey 'Ben'de Gizli!
Kişi, her şeyin nedenidir. Kazandığı başarılar, kurduğu ilişkiler, çektiği acılar, aldığı haz, duyduğu mutluluk, sarsan hayal kırıklığı, hayata ait ne varsa, kişi hepsinden sorumludur. Olumsuz duygular da dahil olmak üzere, hepsinin yaratıcısının kendisi olduğunu kabul etmek; nedenleri, insanlarda / olaylarda / koşullarda aramamak ve çözümü onlardan beklememek durumundadır. Yani kendini bilmek ve yaşamını bu bilişle sürdürebileceğini kavramak, temel sorumluluğudur. Özgürlüğünün sorumluluğunu taşıma, karar verme, harekete geçme ya da eylemsizliği seçme, yaşama sarılma ya da ölüme ulaşma hakkını verir insana. Tabii ki bireyin özgürlük anlayışına etki eden kişilik yapısı, aile, deneyimler ve eğitim gibi faktörler vardır, ancak bilinçsizce etkilendiklerini ve buna bağlı olarak oluşan yapıyı fark ederek aydınlanma ve yeniden yapılanma da bireye ait bir sorumluluktur. - O bizi üzdüğü için, - Devlet anlayışı bu olduğu için, - Geçmişin etkisini üzerimizden atamadığımız için, - Bize şu şekilde öğretildiği/ öğretilmediği için değil, yetişkin bilinci ve tercihiyle böyle olmayı seçtiğimiz için yaşıyoruz yaşadıklarımızı. Zorunluluktan değil, uygun bulduğumuzdan, yapınca daha güzel olacağına ya da yapmazsak, sorun çıkıp üzüleceğimize inandığımız için yapıyoruz yaptıklarımızı. “Kurban” havasındayız her birimiz, aslında sanığız. İçsel yolculuğumuzu derinliğine kaybolmak ve sarhoş olmak korkusuyla, kendimizle yüzleşmek yerine, başa çıkamadıklarımızı birilerine / bir şeylere yansıtma hakkını kullandığımız için taşıyamıyoruz sorumluluğumuzu. Öfkeden kontrolünü kaybederek, sonradan pişmanlık duyacağı sözler söylemek ya da yapmak da, sorumluluğunu reddedip kendini kandırmak ve karşı taraftan onay görmek adına sığınılan bir duygudur. Birey öfkesini kontrol etme sorumluluğuna, aksi takdirde bedellerini ödeme hakkına sahiptir, ama kendine acımaya ve acınmaya değil. Dilimizi güzellikleri yaratmak ve çoğaltmak için kullanma hakkına da sahibiz, yakıp yıkma için de. Hepimizi ilgilendiren ülke meselelerinde susma hakkına da, konuşmaya da. Sevgiyi sürdürmek için emek ve zaman sarf etme özgürlüğümüz de var, yok oluşa seyirci kalma ya da neden olma hakkı da. Kişi görmek istediği haliyle görse de kendini, gerçek değişmez. Yanılsamalar gerçeğin yerini almaz, ama korkuyla da olsa inançla beklediklerimiz, düşünüş ve eylem tarzımıza bağlı olarak, tam da korktuğumuz biçimiyle başımıza gelir. Oysa biz izin vermedikçe kimse bize bir şey yapamaz. Aslında her şey “ben”de gizli. Kontrolü elden bırakmama kaygısının aslında bir nevi kontrolsüzlük olduğunu fark etmek gibi. Hak ettiklerimize, inandıklarımıza ulaşmak için, mücadele etmemiz gerektiği gibi. İsteklerimize ulaşmak için uzlaşmalardan kaçınmamak gibi. Canımızın yanmaması için başkalarının canını acıtmamak gibi. Gerçek mutluluk ve huzur için, sorumluluklarımızı üstlenmemiz gibi. Aslında hayatımızın ellerimizin içinde ve onu nasıl yaşayacağımız sadece bize bağlı olması gibi. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|