![]() |
![]() |
#1 |
![]() Hatay (Antakya) Cami ve Mescitleri
![]() Ulu Cami, Habib Neccar Camisi ve Ağa Camisi dışında kalan diğer cami ve mescitler kubbesiz olup, ahşap çatılıdır. Sivil mimariye yakınlıkları olan bu mescitlerin minareleri çoğunlukla şerefelerine kadar taştan örülmüştür. Bunların yükseklikleri de fazla değildir. Çokgen gövdeli minarelerin üzerleri genellikle yöresel ahşap külahlıdır. Bu tür minareler daha çok Halep, Gaziantep, Maraş ve Adana'daki örneklerde karşımıza çıkmaktadır. Antakya'daki belli başlı mescitler arasında Erdebili, İbn Sufî, Kubbeli, Yunus Fakih, Sarı Mahmut, Şönbik Debağa (Tabakhane), Kostal, Meydan, Mukbil, Şuğunoğlu, Numan, Ağca, Hamamcıoğlu, Şeyh Hakikoğlu, Basaliye ve İmaran mescitleri bulunmaktadır. Habib Neccar Cami (Merkez) ![]() Tarihi kaynaklara göre Antakya’da ilk cami 638 yılında Arapların şehri ele geçirmesinden sonra yapılmıştır. Bazı kaynaklara göre de Habib Neccar Türbesini ve Camisini Ubu Ubeyde Bin Cerrah yaptırmıştır. Caminin bulunduğu yerde 1960 yılında yapılan bir kazıda alt kısımlarda farklı duvar kalıntıları ile karşılaşılmıştır. Ancak bu duvarların hangi yapılara ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Bugünkü Habib Neccar Camisi’nin medrese duvarlarında Arapça kitabeli metinlere rastlanmaktadır. Habib Neccar’ın ismi ilk kez İbni Batuta seyyehatnamesinde geçmiş; burada da Habib Neccar’ın mezarı, yanında zaviyesi olduğunu belirtmiştir. Caminin köşesinde Hz.İsa tarafından gönderilen azizlerine ilk defa inanan ve onları korurken şehit olan Habib Neccar’ın türbesi vardır. Caminin arkasındaki dağa onun ismi verilmiştir.Ayrıca bu dağ üzerinde de Habib Neccar’a ait bir de ziyaret yeri vardır. ![]() Evliya Çelebi, Antakya’ya geldiğinde Habib Neccar Türbesini ziyaret etmiş, ona ait çeşitli efsaneleri seyyahatnamesinde yazmıştır. Evliya Çelebi’ye göre, Habib Neccar, İsa Peygamber zamanında yaşamış ve Ona iman etmiş İsa gibi mucizeler göstermiş, daha sonra da, puta tapanlar tarafından başı kesilerek öldürülmüştür. Evliya Çelebi’nin bir ifadesine göre de Antakya Kal’ası, İstanbul Kal’asından sonra en büyük kal’alardan biridir. Seyahatnamesinde bunu şöyle anlatır: "Antakya Kal’ası duvarlarının ve burçlarının yüksekliği başka bir yerde görmedim. Doğu yönündeki dağlar üzerine oturan duvarları 80 arşın yüksekliğindedir. Asi nehri kıyılarındaki duvarlar ise yalınkat, 20 arşındır. Kal’anın yapıldığı taşların her biri birer fil gövdesi kadardır. Büyük usta Ferhat, taşları baltasıyla birbirine öyle yanaştırmış ki, tek bir kaya sanırsınız..." Ulu Cami (Sultan Selim Cami) (Merkez) Antakya’nın en eski yapısı olarak bilinen Ulu Cami, XVI. yy. da yapılmış olup, Erken Osmanlı dönemi Ulu Camileri plân düzenindedir.Bununla beraber Memlûklar dönemine ait izler burada açıkça görülmektedir. Kitabesinde Hicri 1117 (1705) tarihi bulunmaktadır. İbadet mekânı sütunların desteklediği küçük kubbelerle örtülüdür. Ancak, depremlerden zarar gören bu yapı 1987 yılında yıkılarak yeniden yapılmıştır. Günümüze ulaşan camide orijinal mimari parçalar ve bezemeye rastlanmamaktadır. Ahmet Kuseyri Cami ve Türbesi (Yayladağı) Antakya-Yayladağı yolu üzerinde, Antakya’ya 25 km. uzaklıkta bulunan Şenköy’dedir. Osmanlı döneminde yaşamış bir veli olan Şeyh Ahmet Kuseyri’nin türbesi ve aynı avluda bulunan cami XVI. Yüzyıla tarihlendirilmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Cami (Belen) Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1553’te tek kubbeli olarak yaptırılmıştır. Günümüze orijinal durumu ile ulaşamamıştır. Yakınında bir de kervansaray bulunmaktadır. |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|