Gitme diyorum sana. Sense şehre yağmur yağıyor diyorsun. Unuttun mu bulutlara ben öğrettim ağlamayı. Dansetmeyi senden öğrendiği gibi bahçedeki çimlerin. Göz yaşlarımla suluyorlar yağmurlar. Rüzgarın da bir hayrı yok artık. Bu aralar çok durgun buralar. En ufak bir hışırtı yok yapraklarda. Gökyüzü sana veda etmeye hazır, bense mezarımı kazıyorum. Yorulunca yatacağım içine.Birden bire gürledi hayat, aşkını içinde büyütmüş bana bakarak. Anlamıyorsun değil mi hala! Sonbaharın kasvetini. İlkbahar yalnızlığımı. Temmuz sıcağındaki yakarışı duymuyorsun hala! Upuzun acılar yaşadım dediğimde yüzüme bakıyorsun. Kendimi öyle pis hissediyorum ve tek damla su yok. Gerimdeki tırnak izlerimi görmedin daha. Ben nasıl buradayım sanıyorsun.Hüznün rengi tartışılmaya başlandı içimde. Benim için rengi fark etmez, senin için fark etmeyeceği gibi. Biliyorum hayat çok kolay, ama kime göre. Sen zor olduğunu söylüyorsun. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Tavan arasındayım yine. Soğuk bir yel esiyor dışarıda. Ben en içimde hissediyorum. Hiç olmazsa beni bana bırak. Hiç olmazsa bir geleceğim olsun. Sana Ben şimdi ne yapacağım diyorum. O bilmediğimden değil, gayet iyi biliyorum. Yine bitmeyen bir yola çıkacağım. Aklımda hiçbir şey.Sen öyle masumsun ki, ne yapacağımı bilmiyorum. Amacım neydi? Şimdi ne yapıyorum? Gidiyorsun arkandan bir şey diyemiyorum seni durdurmak için. Aklım yoluna düşüyor sen oluyorum. Ağlıyorum. Gidiyorum ben de buralardan. Bir şey kalsa ben de kalırdım inan. Bana kalan bir yalnızlık, bir hasret. Ee ben de yalnız sayılırım o zaman. Yüreğim senle dolmuş, sen gitmişsin ben ne anladım bu işten. Oysa senle ne zamanlar paylaştık, ne acılar eskittik. Bazı şeyleri birdenbire fark ettik. Ölümü düşününce bir tek, gerisi boş geliyor. Açlık insana verilen en büyük ölçüt. Bir de aşkın sınırının olmadığının farkına vardık. İkimiz de biraz deliydik, belki bu tek ortak noktamızdı. Beni sakinleştirmek için elini ağzıma sokuyor, ısır diyordun. Bunu bir ben anlarım diğer insanlar dalga geçerdi. Seni tanıyıncaya kadar arkadaşımdı hepsi. Sonra birden bire soğudum, eşimi buldum dedim.Bazen beraber gördük diye bir ambulans, bazen de senin bir tanıdığına verilmiş bir dükkan, o kadar küçük ki kibrit kutusu kadar. Her görüşüm ölüşüm oluyor. Her ölüşüm bir doğuşum olamıyor artık. O kadar küçük bir şehirde yaşıyoruz ki kibrit kutusu kadar. Seni görmeye daha fazla tahammül edemem artık. Ama gitme diyorum sana. Seni farklı gördüm, farklı sebeplerden sevdim. Belki seni kendime yakın gördüm. Belki de insanları tanıyamadım, çok kısaydı ömrüm. Tamam,suç benim diyorsun. Ama bu kadar da kolay değil gidivermek. Umursamaz tavırların zirvesine çadır mı kurdun? O zaman benimle bir gece daha kal. İlk gün, sen ne istersen o olacak demiştim. Şimdi sen umursamazlık istersen ben de umursamam. Beni üzmek istemezsen üzülmem. Sen mutluluk istersen ben de mutlu olurum. Ama ne olur bir gece daha kal. Yada en iyisi gitme. Gitme diyorum sana!.. Sen istersen bunu da anlama!..