Gençliğin İnançsal Problemlerinin Temel Nedenleri
Çağımızın gençliği internetin, televizyonun, medyanın ve farklılaşan çevresel faktörlerin etkisiyle çok köklü ve hızlı bir değişim süreci içindedir. Bu değişim aralarında 5, 10 yaş fark olan nesillerde bile ciddi değişikliklere neden olabilmektedir. Özellikle modernite anlayışı insanları çok fazla etkisi altına almaktadır. Çevresel faktörlerden gerekli dini eğitimi yeterli şekilde alamayan arayış içindeki genç, ayakları yere sağlam basmadığından hafif bir rüzgâr etkisiyle bile sürüklenip gitmeye meyillidir. Popüler kültürün kötü alışkanlıkları gençlere çok cazip bir şekilde lanse edilip; zina, alkol, uyuşturucu madde alma gibi unsurlar arkadaş baskısı ve ortama ayak uydurma faktörleriyle kabul ettirilmeye çalışılır. En zayıf oldukları dönemde bunlar gibi ikilemlere maruz kalan gence, gerekli kimseler doğru anda yol göstermez ve çevresindekilerden negatif etkilenmeye devam ederse, kötü alışkanlıklar kazanarak, dini ve ahlâki değerlerini yeterince benimseyememişken kaybedebilir.
İnsan gençlik çağında, hayatının devamındaki işini, kariyerini ve ortamını büyük ölçüde belirleyecek seçimleri yapmak durumunda kalır ve daha dünkü çocukken bir anda kendiyle ilgili alması gereken sorumluluklarla yüzleşir. Hatta genç, bir takım arayışlara girdiğinden bu süreç beraberinde kişilik bunalımı, isyankârlık, kendini tatmin etme çabası, memnuniyetsizlik ve çözüm yolu bulamama gibi sıkıntılı ve karmaşık duyguları getirir.
Bu noktada gençlerle iç içe olan aile, arkadaş grubu, okul ve eğitim, çevre ve kitle iletişim araçları, gençleri etkileyen en önemli faktörlerdir. Genç bu dönemde arayış içinde olduğundan çevresinden gördüğü kötü alışkanlıkları model alabildiği gibi, yanlış seçimler yaptığında, algılayabilmesi de çok zordur.
Fakat ne yazık ki, toplumun geneline baktığımızda, gençlerin eğitiminde başlıca rol oynayan çevresel faktörlerin dini konulardaki bilgilerinin, aslında ne kadar sığ olduğuna şahitlik ediyoruz. Çünkü genelde kulaktan dolma bilgilere ya da geçmişteki gelenek ve hurafelere dayanan pek çok bilgi ve kabul ne yazık ki din zannedilmektedir. Dinin emri zannedilen pek çok kabul ve uygulama hayatı yaşanılmaz kılmakta, insanların zihinlerinde bulunan çok çeşitli problemlere yenilerini eklemektedir. Örneğin %95’in üzerinde insanın kendini Müslüman olarak tanımladığı ülkemizdeki dini ve kültürel eğitimimiz incelendiğinde, bunun ne kadar yetersiz olduğu ortadadır. İnsanların büyük çoğunluğu dinin ana kaynağı olan Kuran’ı hiç okumadan, hiç incelemeden tüm hayatlarını geçirmektedirler.
Bu son derece üzücü ve düşündürücü bir tablodur. Sonuç olarak, din insanın hem dünyasını hem ahiretini etkileyen en önemli unsurdur. Allah’a inanan bir insanın, seçim yaparken sadece kendi his ve arzularını baz alması, hiçbir sınır ve yasak gözetmemesi söz konusu olamaz. Gençlere hayattaki en önemli amaç olan Allah’a kulluk etme ve Allah’ın Kitabı’nı çok iyi öğrenme konularında gerekli düzeyde yardımcı olunması; başta bilirkişilerin toplumun genelini eğitmesini, sonra ailelerin gençlere en iyi şekilde bu eğitimi vermesini gerektiren sistematik bir görevdir. Bu değerlere sahip çıkmak hem gençlerin yaşam süreci ve geleceği, hem de devletin ömrü ve sağlamlığı açısından en önemli etkendir. Çünkü bir devletin dış düşmanları için devleti zayıflatmanın en kolay yolu, gençleri, gerek modernite, gerek akıllarına din, dil, ahlak ve kültürlerini bozmaya yönelik karmaşık düşünceler empoze etme suretiyle onları dejenere etmektir.
|