sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > SPOR > Galatasaray
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Galatasaray Aslanlarla alakalı tüm haber ve yorumlar burada.

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 05-11-2008, 13:08   #1
Kullanıcı Adı
kayısıkentli
Thumbs up Galatasaray'ın 'krizde başarı' sırrı


Galatasaray'ın 'krizde başarı' sırrı


Ligin yayın hakkını elinde bulunduran Lig TV'nin başındaki Şansal Büyüka'nın anlattığı olay zaferin nasıl geldiğini özetler nitelikte. 'İnanmak kazanmanın yarısıdır' dedirten ayrıntı:




Referans gazetesi yazarı Hakkı Özdal'ın yazısı...

Galatasaray'ın 'krizde başarı' sırrı

Spor basınında çok önemli bir yerde, süper lig maçlarının yayın hakkını elinde bulunduran Lig TV'nin başında bulunan Şansal Büyüka, salı akşamı bu kanaldaki bir programda, bir ayrıntının altını heyecanla çiziyordu. Yılların deneyimli spor gazetecisini şaşırtan olay şuydu: Galatasaray yönetimi, 27 Nisan'dan önceki, yani, daha Galatasaray-Fenerbahçe derbisi oynanmadan önceki bir tarihte kanal yönetimine başvurmuş ve "hazırlanacak şampiyonluk DVD'si için görüntü talebinde bulunmuş"tu. Büyüka, kendisiyle söyleşi yapan meslektaşına, "Şampiyonluk için yolun yarısını belki de o kadar inançlı davranarak yürüdüler" diyordu. İnanmak şampiyonluk için "yeter şart" değil elbette; ama Galatasaray "inançlı" kaptanı Hakan Şükür'ün motive ettiği açıkça belli olan bir inanmış gençler topluluğu ile ekonomik açıdan kendisinden çok daha güçlü rakibini bir kez daha geride bırakarak şampiyonluğa gidiyor gerçekten. Yıllardır yalnızca ekonomik sorunlarıyla, borç yüküyle, "yönetim krizleriyle" ve başka kurumsallaşma sorunlarıyla gündeme gelen Galatasaray, son 20 yılın 12. son 10 yılın 7. şampiyonluğuna koşuyor.
Bütün dünyayla birlikte Türkiye'nin de büyümede yavaşlama, artan işsizlik, yüksek enflasyon, likidite sıkışıklığı gibi temel sorunlarla tarif edilen bir türbülansın içinde yol aradığı bir dönemde, yaklaşık 10 yıldır "kendine özgü bir türbülansı" zaten yaşamakta olan Galatasaray'ın bu sportif başarısı, konjonktürel olarak da ilgiye değer görünüyor.

40 gün önce: 30 Mart 2008, Türkiye
Galatasaray 30 Mart günü kendi evinde, seyircisiz maçta, çok kötü bir oyundan sonra Gaziantepspor'la berabere kaldı. Fenerbahçe bir gün önce İnönü Stadı'nda Beşiktaş'ı yenmişti. Üç gün sonra da Kadıköy'de İngiliz devi Chelsea'yi geriden gelerek 2-1 yendi ve sadece sporun değil, tüm ülke gündeminin tepesine oturdu. Aslında Fenerbahçe'nin Türkiye ligi için fazla kaletile olduğundan, ligin sonunun "zaten belli" olduğundan söz ediliyordu. Bundan iki gün sonra da Feldkamp istifa etti ve Galatasaray "hocasız" kaldı. İpi çoktan çekilmiş, F.Bahçe'nin parlak başarısı karşısında bir "sıra takımı" olarak şansı olmadığına kanaat getirilmiş G.Saraylı futbolcular, geriye kalan 6 haftada, üstelik 3 yıldır yenemedikleri F.Bahçe ile de maçları varken, yetişemezlerdi. Yeniden "operasyon", "ayrılacaklar-kalacaklar", parasızlık sıkıntıları haberleri çoğaldı G.Saray için.

Bugün: 9 Mayıs 2008, Türkiye
O karanlık tablo birkaç hafta içinde tersine döndü. Arada "ne" olduğunu herkes biliyor: Kalli gittikten sonra tüm maçlarını kazanan Galatasaray son olarak 27 Nisan günü Fenerbahçe'yi yendi ve ligin son haftasına şampiyon havasında girdi. Elbette oyun mucizelere açık; ama Galatasaray'ın bu noktadan sonra şampiyonluğu bırakmayacağı söylenebilir. Peki "nasıl" oldu? 10 yıllık bir çabanın ve harcanan onca paranın sonunda başarı kazanan Fenerbahçe modeli Türkiye için önemli. Ama o büyük kurumsallaşmanın karşısında kronik hale gelmiş sorunlar yumağıyla sportif başarı kazanan takımın varsa "modeli"ne, yoksa "modelsizlikle" kazanılmış başarısına ne demeli?
Olayları "içeriden" yaşayanlar; yöneticiler, oyuncular, kulüp çalışanları, deneyimleri sıcaklığını kaybedip demlendikçe bu konuda daha doyurucu açıklamalar, veriler sunacaklardır. Ama "dışarıdan" sayılabilecek bir gözle de görünen erken belirtiler var.
Öncelikle oyuncuların performansı elbette. Fenerbahçeli muadilleri karşısında "B kalite"ymiş gibi davranılan, kimi zaman küçük düşürüldüklerine inanan genç ve ateşli bir oyuncular topluluğu, tecrübeli "ağabeylerinin" yönlendirmesi ve dayanışmasıyla sıra dışı bir performans gösterdi.
Bu ülkede Galatasaray Fenerbahçe rekabeti önemlidir. Tribündeki taraftarın, hatta pek çok saygın düşünce adamının bile bu denli keskin yaşadığı bir "ezeli rekabet"in, ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar, sahadaki oyunculara da bir duygu aktarımı yapmaması düşünülemez. Galatasaraylı futbolcular, bu rekabette 2002'den beri bir şekilde geride kalmışlardı ve kendilerini ispatlamaları için bu önemli bir fırsattı. Hep takımı karıştırdıkları ve bir yetki çekişmesiyle dengeleri bozdukları söylenen "ağabeyler" bu noktada önemli bir rol üstlendi. Başta Hakan Şükür olmak üzere, Hasan, Okan, Ümit ve Ayhan genç oyuncuları motive etti, birlik görüntüsü oluşturdu ve onlara özgüven verdi.
İkinci önemli nokta, Galatasaray yönetiminin yarattığı "kenetlenme" atmosferi oldu. F.Bahçe ile oynanan o en kritik maça, hem eski başkanları, hem eski hocaları topladı. Birlik ve dayanışma duygusuyla moraller yükseltildi.

Pazarlama tamam, ya üretim
Galatasaray'ın en çok eleştirildiği noktalardan biri "sportif başarılarını mali kazanca çevirememek"ti. Fenerbahçe'nin bu konuda kat ettiği yol düşünüldüğünde son derece haklı bir eleştiri. Evet, Galatasaray başarılarını ürün vs. halinde pazarlamada başarısız. Peki ya üretimde? Kötü pazarlama, iyi ve işlevli bir ürünün değerini etkiler mi? Satışını düşürür ama onu "iyi bir ürün" olmaktan çıkarır mı? Galatasaray özkaynaklarına güvenerek ve altyapıdan yetişen oyunculara şans tanıyarak yatırım sermayesini çok düşürdü. Üstelik özkaynaklardan sağlanmış bu rotasyon takım içi dayanışmayı artırdı. Galatasaray'ın pazarlama konusundaki başarısızlıklarını vurgularken, üretimdeki başarısını atlamak en azından "üreticiye" haksızlık değil mi?
Türkiye ve dünya, küresel likidite krizine ve bir tür tasarruf çağına girerken; borç yapılandırması içinde olan ve (oyuncuların yeteneklerini değil, maliyetlerini kıyaslayarak söylersek) Roberto Carlos yerine Volkan Yaman'ı, Deivid yerine Barış Özbek'i, Marco Aurelio yerine Mehmet Topal'ı, Lugano yerine Servet'i, Edu yerine Emre'yi oynatan Galatasaray'ın modeli kendi koşulları açısından çok daha gerçekçi değil mi?
Galatasaray futbol takımı, son 20 yılda 11, son 10 yılda 6 kez şampiyon oldu. 21'de 12, 11'de 7'ye gidiyorlar. Hemen hemen her sezon şampiyonluğa oynadı. Tüm dünyada Türkiye'nin en tanınan markalarından biri, belki de birincisi.
İki maçtır Galatasaray maçının biletleri için, ancak biber gazıyla dağıtılabilen kalabalıklar toplanıyor. Biletix, Pazar günü oynanacak Oftaş maçı için 300 bin bilet başvurusu olduğunu açıklıyor. Onca "pazarlama hatasına" yönetim yanlışlığına rağmen devasa bir talep. Bu talep önünde sonunda doğru arz'ı yaratacak mıdır?

İrrasyonel bir zafer
Galatasaray, pozitivist, iktisadi aklın ama salt iktisadi aklın normlarıyla yürüyen, ticari nosyona endeksli bir kurumsallaşmaya sahip değil, ama kim bilir, irrasyonel gibi görünen başarısının arkasında belki de böylesi bir Akla Veda hutbesi var. Son noktada, sporun gerçekten de bir bedensel performans olduğunu hatırlatan bir irrasyonelite bu. ‘Rasyo'nun, kurulduğu alanın özgünlüğünü hesaba katmayan genellemeciliğine karşı olimpik bir zafer. Transfer sözleşmelerinin, şirket bilançolarının üzerinde yazanların sportif başarı için yeter şart olmadığına dair bir uyarı. Üstelik özellikle Fenerbahçe maçından sonra, "üzgün akıl"larla vurgulandığı gibi tesadüf değil. Çünkü 3 yılda iki kez, 11 yılda 7 kez tekrar etmek gibi, üzgün olmayan bir aklın hakkını derhal teslim edeceği bir gerçekleşme sıklığına sahip.
Tüm gerilimlerini bir hedef uğruna ortak bir enerjinin etrafında söndürmüş eski direktörlerini başkanlarını ve olası tüm kuvvetleri bir araya getirebilmiş ve sonunda menzile varmış çocuklara ne demeli: Helal olsun. Darısı memleketin başına.

Son 20 yılın şampiyonları

1987 GALATASARAY
1988 GALATASARAY
1989 Fenerbahçe
1990 Beşiktaş
1991 Beşiktaş
1992 Beşiktaş
1993 GALATASARAY
1994 GALATASARAY
1995 Beşiktaş
1996 Fenerbahçe
1997 GALATASARAY
1998 GALATASARAY
1999 GALATASARAY
2000 GALATASARAY
2001 Fenerbahçe
2002 GALATASARAY
2003 Beşiktaş
2004 Fenerbahçe
2005 Fenerbahçe
2006 GALATASARAY
2007 Fenerbahçe
2008 GALATASARAY
kayısıkentli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 09:19


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog Snus Satın al düşmeyen takipçi satın al