|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
01-24-2009, 23:06 | #81 |
oysa çok şey istemedim senden yüzündeki gülümsemeyi,belki bir dokunuşu çıkıp gelsem sana aniden sadece sarılsan sıkıca nedeni niçini yok konuşsak yine birbirimizle yarışarak otursak bi kafede sahilde yürüsek denize bir bir taşlar atarak oysa çok şey istemedim senden paylaşsak doğru yanlış düşünmeden şarap içsek sarkı söylesek hatta dans etsek yağmurda ıslansak...son bahar yapraklarında dağılsak parçalansak bölünsek birlikte,sonra tekrar birleşsek oysa çok şey istemedim senden çıkarsız umarsız ayıpsız gelsen yetecek bir merhaba bir güler yüz yetecek belki balık yer rakı içeriz senle yada alışveriş yaparız sonra künefe yeriz sığdırırız herşeyi bir ana çocukluğumuza döneriz hatta yapılacak yada yapılmayacak her çılgınlığı yaparız senle oysa çok şey istemedim senden sevgim çoktu aşkım büyük korktun belki de sevgimden sen sus sen söyleme de yanımda ol ben çok şey istemedim senden yanımda ol konuş benimle arada bir ara oysa "gel" desen,gelecektim/demiyorsun şimdi Hiçbirşeyimle herşeyim arasında geziniyorsun medcezir gibisin gel-gitlerle dolu tam dokunacakken kaybolan düş rüyalarımda yüzün yok sesinde,bir silüet var yüzün ben oluyorum oysa çok şey istemedim senden |
|
01-24-2009, 23:07 | #82 |
Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan. "N'aber, nasılsın" lâfının arkasına "Bir görüşelim mi?" ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini... Ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım... Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki. Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi... Bir bunları severdim bir de seni sevdim... Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim.... İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin. Bu biraz açık değil mi ya da "Hayır bir yere gitmiyorsun, evde oturuyorsun" dan başka bir şeydi bu... Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı... Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz... Tabiiki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden; öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın? Nedenleri, niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim... Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim. Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim... Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi; o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da sana gönlümü açabilir, gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun? Şimdi artık tek başınayım... Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın. iki kişilik kocaman bir boşluktansa sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim... Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum, üşürüm diye kazağını giymiyorum, ağlarım diye türkü söylemiyorum. Belki de sen haklısın! Artık ben bile kendimi sevmiyorum... |
|
01-24-2009, 23:07 | #83 |
Özledim seni ... Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir... beynimi uyuşturuyor özlemin... Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zaman içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum. Yokluğun, hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadiyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları akşamları her işi bir kenara koyup seninle başbaşa konuşmaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak, bir çift kısık gözle kendini, ellerimin okşayışına bırakırken. Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları söyleyemeden 'git artık' demek. 'Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek sana ne de zor.. Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden... yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek... |
|
01-24-2009, 23:07 | #84 |
Sen yokken biraz daha ölüyorum ben Gönlüm sonbahar, yaprak yaprak dökülüyor Her mevsim kış, hergünüm gece Sonu yok yolların, yarını yok saatlerin Ve ben biraz daha ölüyorum sensizliğin ortasında Kokusu yok çiçeklerin, gök kuşağının rengi yok Ateşi yok sevmelerin, sigaramın dumanı yok Gözlerin her yerde, ne yana baksam gözlerin Ve ben biraz daha ölüyorum gözlerinin ortasında Alevi yok yangınların, suyu olmadığı gibi yağmurun Denizin mavisi yok, tıpkı gözlerin gibi Gözlerin her yerde, ne yana baksam gözlerin Ve ben biraz daha ölüyorum sensizliğin ortasında Dostu yok gecelerin, geceler çok uzun Geceler bir ömür, ömür dediğin bir tutam ümit Ümidi yok yarınların, Tıpkı senin yokluğun gibi Ve ben biraz daha sana hasret Hasret bir ip boğazıma düğümlenmiş Düğümler her tarafımda, bütün yollar kör düğüm Ve ben biraz daha ölüyorum sensizliğin ortasında Yalnızlığını ben yazarım şiirlerin, ayrılığını ben Karamsarlıkları hep senden Hayalinle süslenen bu şehir Ve ben ölüyorum bu şehirde sensizlik ortasında |
|
01-24-2009, 23:08 | #85 |
Uzaklarda bir adam sevdim Kendimin ne yanına dönsem onu anlatırdı Ömrümün ne yanına kaçsam onu tutardı. Adı neydi? Umudumun içinden geçti. Adı neydi? Gri, dumanlıydı gözleri Kor parçaları gizlenirdi derinlerinde Öptüğümde dudaklarımı yakardı gözleri. Sevdiğinde gün batar gibi Sevdiğinde akşam gibi bakardı. Çocuktu gözlerinin külleri Özlediğinde yetim gibi bakardı. Uzaklardan bir adam sevdim Beni ıssızlığına aldı. Adı neydi? Her sesi hoşça kal der gibiydi Her bakışı bırakma beni... |
|
01-24-2009, 23:08 | #86 |
sözlerimin dakikalarını hesaplayamadığım gecelerde rüçhanlık sıfatını unuturum Denizine iner atlı karıncayı bulurum döner durur yapayalnız onunla ben de dönerim film şeridi gibi -farkındayım çok klas1k- dünüm , günahlarım toplanır avucuma mideye sembolünde yaralanırım sıcak Denizlerde bulunmak işte bu yüzden mazoşistçe gelir bana senin sularında bulunmak belki de odama geri dönme vakti hep senin takvimine göre işler "Git" ya da "Gitmelisin" kafi gelirdi döndüğümde duvarlarımı kanımla boyamaya Çünkü her defasında kendi irademle kaybolmak isterdim derinliğinden ki "Med’ler" olmadan varolmuşken gururum incinirdi kabullenirdim . . hazmederdim istenilmeyişimi . . bu benliğimen aforoz edilişim için yeterliydi . . Hayatında "benim" olmam , güzel Hayatımda "senin" olman kadar üç kişilik bir sergüzeşt ben,sen,Deniz . . karıncanın yirmi bin fersahlık yolu alacağı kadar uzun bir middet sürmedi ne acı ki . . Rutinlikten uzaklaştım bir an uçurumdan atladım derinliğine tüm toriklerin cesedi yuvarlanıyordu seni aradım , yoktun neden sonra yüzünü gördüm bir deniz kızı ile birlikte suların hareketi başımı döndürdü uyandığımda sen konuşuyordun ; "Deniz tuttu yine , herhalde " . . |
|
01-24-2009, 23:08 | #87 |
Yüreğim ne dediyse onu dinledim ben.
Kimi işaret ettiyse ona yöneldim. Şimdi sen diyor da başka bir şey demiyor. Ansızın bastıran bir yağmura hazırlıksız yakalanır ya insan, işte öyle ıslattı beni aşkın. Seni bekledim ben. Yüreğimdeki heyecanı, gözlerimdeki yeşili, dudaklarımdaki ateşi, ellerimdeki titremeyi, küçük dokunuşları sana sakladım. Ne sen beni bilirdin ne ben seni ama bir yerlerdeydin ve mutlaka gelecektin. Ve bir gün çıktın karşıma. İşte o gün sevdaya dair ne kadar tortu varsa içimde eridi gitti. Çocuk oldum yeniden. Hani bıraksan yemyeşil bir kırda bağıra çağıra şarkı söyleyip koşarım. Seni bulmanın coskusunu hiç bitmeyecek bir enerjiyle yaşarım. Seninle yep yeni bir hayatın başladığını biliyorum. O hayatın içinde vazgeçilmez kıldığım tek şey sensin. Bilirim, bu şarkı korkutur bazen insanı. Neler oluyor diye sormadan bir duygu selinin içinde bulursun kendini. Ama zaten aşk öyle bir şey değil midir? Sorarsan planlarsan onun adına aşk denir mi? Bırak kendini, bırak ki aşkın büyüsü sarsın seni. Kendini o eşsiz duyguların ferahlığına bırak. Tut elimi birlikte çıkalım bu yolculuğa. Yarınsız zamanların iki yolcusu olalım. Kaygısızca yaşayalım aşkı, eriyelim birbirimizde. Yüreklerimiz birbirimiz için atsın, soluklarımız birbirine karışsın Tutkunun alevleri dalga dalga sararken bedenlerimizi. Gidersen... Gözümdeki son parıltıyı da alır götürürsün. Bir zemherenin ortasında titrerken bırakırsın beni. Ama merak etme ayakta kalırım ben. Tıpkı fırtınaların boynunu eğip yıkamadığı kavak ağaçları gibi. Senden bana yadigâr kalan her anıyı bir kez daha bir kez daha yaşarım. Aşkım da benden yadigar kalır sana... |
|
01-24-2009, 23:09 | #88 |
Islak kirpiklere takıp kalan Zamana meydan okuyan Biz de öylesine yaşadık seninle Öylesine sevdik Hatırla aşkım... Kahır dolu rüzgarlar esiyor içimde Yıkılıp kalıyorum bu sağır akşamlarda Beni sensizliğe nikahladılar Yenildim duygularıma Yenildim gururuma ağlayamadım Şimdi sanadır bu ağlayışım Hatırla aşkım.. Gözümde dağlar gibi büyüyor hasretin Gelip gelip özlemin doluyor içime Yokluğunda şair kesildi gönlüm Artık hep hüzzamdan çalıyor şarkılarım Sen de nasıl sever nasıl söylerdin Hatırla aşkım.. Oysa nelere katlandı bu gönül Ne acılara halay çekti bu yürek Ne ihanetlere gülüp geçti bu gözler Bir yokluğuna alışamadım Bir de sensiz bu akşamlara Unutamam demiştin giderken bana Ben de unutamadım Bu bizim son yeminimizdi Hatırla aşkım.. Biliyorum şimdi saçlarını yaban eller okşuyor Gözlerine başka gözler gülüyor Gözlerin ki gördüğüm gözlerin en güzeliydi Varsın adı hasret olsun artık bu sevdanın Varsın sonu ayrılık olsun bu romanın Bitmedi bitmeyecek bu şarkım Nerede olursan ol Kiminle olursan ol Hatırla aşkım.. Hatırla Yanındayken bile özlerdim seni Şimdi içimde bir başka yangın Şimdi gözlerimde en ıslak bakışın Ölmek kaderde var biliyorum Her şeyin sonu yakın Ama sen de bil ki Yağmurlarca sevdim seni Yağmurlarca sana yandım Hatırla derya gözlüm Hatırla Aşkım.. |
|
01-24-2009, 23:09 | #89 |
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum. |
|
01-24-2009, 23:09 | #90 |
Bilir misin yalnızlık ne demek?.
Bilir misim gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?. Uzattın mı elini bir yıldız boyunca, belki tutarım diye farkında olmadan?. Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?. Hiç küstün mü hayata?. Aslında kendindir küstüğün küçüğüm?. Kapatıp gözümü hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?. Bazen küçük bir masumiyet belirir tebessümünde, bazen gözünde hırçın bakışlar. Kızdın mı kaderine günlerce?. Kendini tanıyamadığın oldu mu hiç?. Bazen cesaret edemeyen konuşmaya ve bazen de hiç susmayan sen. Sevdin mi birini?. Her yağmur yağışı9nda saatlerce bekledin mi sevdiğini pencerenin önünde?. Bir yudum sevgi dilendiğin oldu mu, sert bakışlardan. Yaslanacak bir omuz aramadın mı?. Birden güldüğün oldu mu sebepsiz?. Her şiirde kendine bir şey bulmadın mı hiç?. Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını, istemediğin oldu mu uyanmayı?. Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı?. Ufak bir sorunu büyütüp ölmeyi de mi istemedin hiç?. Sebebini bilmediğin bir ağırlık çökmedi mi üstüne?. Büyüdüğünü fark edip zamana düşman oldun mu?. Hecelerin az geldiği, kelimelerin yetmediği oldu mu duygularını anlatmaya?. Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar?. Belki sen ağlamayı bilmiyorsundur sevmeyi bilmediğin gibi. İki damla yaş değildir ağlamak. Önce hüzünlenmek, sonra düşünmek, hayal etmek.. Anıları yaşatmak, büyük bir özlem içinde o küçük OYUNCAK BEBEĞE sarılmak. İşte budur ağlamak ve yalnızlığı yeniden yaşamak. |
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|