06-28-2009, 16:18 | #1 |
Ey Kur’an Dirilt Bizi!
Hayatımız boyunca hep birilerini örnek aldık. Kimi zaman bizden daha fazla bilenleri, kimi zaman önder olarak gördüklerimizi kimi zaman hayatları koşuşturmaca içerisinde olanlar, kimi zamanda iyi edebiyat yapanlar hep bizim fark ettirmeden kendilerini örnek aldığımız kişiler olmuşlardır. Ama az bir bilgiye sahip olduğumuzda da maalesef ilk eleştirdiğimiz insanlarda onlar olmuşlardır. Daha iyisini yapmışçasına, daha güzel örneklikler sergilemişçesine eleştiri oklarımızı bir zamanlar bize örnek olan insanlara yöneltmişiz. Yerden yere vurmuşuz bazen acımasızca. Haklı sebeplerimiz olsa da bazen kantarın topuzunu kaçırmışız farkında olmadan. Mihengimiz olan bu insanlar bize belki de İslam’ı sevdiren bize gerçekleri anlatan insanlar olmuş. Ama ne hazindir ki bir çoğu konuşmalarıyla sevdirdikleri İslam dan bihaber yaşam tarzlarıyla şaşırtmışlar bizi. Gayri müslim birinin sözü hala kulaklarımı çınlatmakta. “İnsanlar bana söylemleriyle İslam’ı sevdirdiler ama yaşantılarıyla nefret ettirdiler” diye haykırıyordu. Kişilere endeksli bir yaşam değil aslında İslam. Kişiyle özdeş değil. Kimsenin tapulu malı değil kısacası. Aslında İslam’a bakış açımızdaki problemden kaynaklanıyor tüm bunlar. Şu gerçeği çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Kişiler değil, yoktan var edenin bize inzal ettiği Kitap anlatıyor Müslüman’ı ve onun yaşam tarzını. Ne yapması gerektiğini ve ne yapmaması gerektiğini yine Kuran çiziyor kırmızıçizgilerle. Oldukça belirgin bir çizgi çizer Kuran insanları tanımlarken. Öyle belirgin ki, birbirine karışması imkânsız. Bir biri içine geçmesi ve yanlış anlamamız imkânsız. Tüm olasılıkları göz önünde bulunduran Rabbimiz altlarına çizdiği kalın çizgilerle tanımlar insana dair tüm vasıfları. Müslüman, mü’min, kâfir, fasık, mücrim, münafık, müfsit, zalim, hata eden, hataları hayatlarını kuşatanlar, mazlum, mustazaf, müstekbir gibi birçok tanımı açık bir şekilde görmekteyiz. Allah’ın kitabı hiçbir şeyi noksan bırakmadan açık ve net bir şekilde açıklıyor hepsini. Beşerin kendi tanımlarına gerek duymadan onların yanlış anlama ve yanlış tanımlamalarını göz önünde bulundurarak ona bırakmıyor Yüce Yaradan. Bizi Kur’an şekillendiriyor ve ismimizi yine Kur’an koyuyor. Bizi dirilten, ayağa kaldıran, yaşamımızı şekillendiren yine Yüce Allah’ın kitabı. Evet bizi diriltecek olan tek kaynak. Dirilt bizi ey Kur’an! Kavram kargaşasının ortasında debelendiğimiz günümüzde yaşantımız ve eylemlerimiz doğrultusunda bize Rabbimizin koyacağı isme ve o ismin gerekliliğin yapmaya talibiz. Dirilt bizi ey Kur’an! Susuz ve suya hasret kurak toprak gibi senin bize kana kana gelmene muhtacız. Seni anlamaya, seninle konuşmaya, seninle yürümeye, seninle yol almaya ve seninle dirilmeye muhtacız. Dirilt bizi ey Kur’an! Fırtınalarla boğuşuyorken senin sakin limanına yaklaştık, nerde durmamız gerektiğini, nerede fırtınaya dahil olmamız gerektiğini yine sen göster bize. Ne senin gölgendeyiz diye rahat oturalım, ne de senin ardına sığınarak tüm dünyayı gereksiz ithamlarla bulandıralım. Dirilt bizi ey Kur’an! Birliğimiz, birlikteliğimiz dağıldı. Her birimiz parçalanmış tesbih taneleri gibi her bir yöne dağıldık. Toparlanmaya, tekrar kardeş olmaya, yar, yaran olmaya ihtiyacımız var. Senin müminler ancak kardeştir ayetini yaşamaya şuan çok fazla muhtacız. Biz, bir binanın tuğlaları gibi olmalıydık. Oysa kalplerimiz sınırlarla, cemaatlerle, camialarla, mezheplerle bölündü. Dirilt bizi ey Kur’an! Peygamberimizin size emanet bırakıyorum diye buyurduğu bu emanetini muhafaza edemedik. Onu hovarda mirasyediler gibi paramparça parçaladık. Bazıları seni anlaşılmaz bir kitap olarak tanıttı. Açıp anlamaya bile çalışmadı. Bazıları onu yüksek raflardan hayata indiremedi bile. Yine bazıları onu hayatlarından çıkarıp sadece merasim kitabı gibi lanse ederken, kimileride bir kısmını okuyup, bir kısmını inkâr etti. Dirilt bizi ey Kur’an! Kalbimize tıpkı Mekke’de nazil oluyormuşçasına tekrar nazil ol. Ayet ayet, sure sure tekrar in kalplerimize. Tıpkı sahabe gibi bizde onar onar hayatımıza aktaralım seni. Dirilt bizi ey Kur’an! Bize kalkmamız gereken yeri, nerde durup nerede harekete geçmemiz gerektiğini ve ne zaman yürümemiz ve ne zaman koşmamız gerektiğini bir daha hatırlat. Hatırlat ki her şey çok geç olup ölüm kapımızı çalmadan senin ayetlerin bizde tezahür etsin. Dirilt bizi ey Kur’an! Üzerimize serpilen ölü toprağının kalkmasını sağla. Ve bizi şaha kaldırsın her ayetin. Bizi harekete geçirsin tıpkı kızgın çölde Ömer’i, Hamza’yı, Ali’yi, Osman’ı, Aişe’yi, Hatice’yi, Sevde’yi, Zeyneb’i, Fatımay’ı ve diğerlerini harekete geçirip şimdi anarken ‘Hazreti’ ifadesini kullandığımız bu insanları diriltip harekete geçirdiğin gibi bizi de hareketlendir. Dirilt bizi ey Kur’an! Hayatımıza yön veren senin ahkâmın olsun. Seni bize gönderen yüce Yaratıcımızın emri yeryüzünde hâkim, beşeriyet seninle mutmain olsun. Biz kalbimizi yitirdik. Peygamberimizin “onlar senin yüce kitabını terk ettiler, terkedilmiş olarak bıraktılar” buyruğu gibi bizler seni terk etmek istemiyoruz. Seni yok saymak, senin bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr etmek değil bütününe iman etmek istiyoruz. Dirilt bizi ey Kur’an! Biz senin kulbuna tutunmak istiyoruz. Rabbimizin sağlam kulp diye bahsettiği kulpa tutunmamız gerektiğini yine senden öğrendik ve sağlam kulpun ne olduğunu da yine senden öğrendik. Dirilt bizi ey Kur’an! Cihanşümul mesajınla âlemlere rahmet olarak gönderilen resulünle, tüm insanlığı kucaklayan metninle, “Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz, bizi doğru yola ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna gazab ettiklerinin ve sapmışların yoluna değil” diye geçen duanla yoktan var edene yaklaştır, yakınlaştır bizi. Dirilt bizi ey Kur’an! Yoktan var edeni senden öğrendik, ibadeti, yaradana yaklaşmamızı, onun Resulünü, ona nasıl iman etmemiz gerektiğini, duayı, sevmeyi, salâtı, yaşamaya dair ne varsa hepsini senden öğrendik. Dirilt bizi ey Kur’an! Adem (a.s.)’ı senden öğrendik. Sen tanıklık yaptın. Ayna oldun İbrahim (a.s.) Rabbini ararken, Nuh (a.s.)’a gemisini yaparken, İsmail boğazlanmak üzere yatırılmışken, Yusuf (a.s.)’ın kuyudan hükümdar olma yolundaki mücadelesinde, Eyüp (a.s.)’ın sabrında, Ashabı Kehf’in kıssasında, Ad, Semud ve Medyen kavminin yaşadıklarında, firavunun ve ebu cehilin yaptıkları zulümlerde hep sen ayna oldun bize. Ve olmaya devam edeceksin bizden sonra geleceklere de. Dirilt bizi ey Kuran! Af dilemeyi senden öğrendik. “Duamda olmasa Rabbim beni neylesin” emriyle, dua etmem gerektiğini ve dua etmeyi, istemeyi, dilemeyi senden öğrendik. Allah’a sığınmayı, tefekkürü, tezekkürü, akletmeyi, düşünmeyi, mukayese edip doğru yolda yürümeyi hep senden öğrendik. Dirilt bizi ey Kur’an! Her surende cenneti, cehennemi, Rabbimi okuyorum. Cennet ayetleriyle yüzümde tebessüm beliriyor. Cehennem ayetleriyle yapacaklarımı hatırlıyorum. Kıssaların yol gösteriyor bana. Duam Fatiha, Efendimizi anıyoruz Ahzab‘la. Davamın temellerini atıyorum tüm peygamberlerin hayatlarının şekillendiği Enbiya ile. Tevbe diliyoruz çoğu zaman yılmadan, usanmadan. Fetih isteğimiz bizi şahlandırıyor. İnşirah dileniyoruz bazen kalbimize. Kıyamet‘i yaşıyoruz kimi zaman. Adiyatla tozu dumana katarak koşturmamız gerektiğini hatırlatıyoruz nefsimize. Kur’an’la istiyoruz. Kur’an’la diliyoruz. Kur’an’la şekillendirmek istiyoruz yaşamımızı. Dirilt bizi ey Kur’an, bizi ve kalbimizi. Ey Kur’an dirilt bizi, bir daha ölmemek üzere… Mükerrem Bulut |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|