|
Garip Olaylar - İlginç Konular Ağzımızı açık bırakacak garip olaylar, ilginç konular, yazılar ve hikayeler burada. |
Seçenekler | Stil |
01-29-2009, 18:04 | #1 |
En ünlü kadın seri katiller
En ünlü kadın seri katiller
Kadınların seri cinayetler işleyebileceklerine inanmak zor ama Charlize Theron'a 'en iyi kadın oyuncu' Oscar'ını kazandıran 'Cani' filmi, bunun gerçek olabileceğini gösteriyor. Gerçek bir hayat hikâyesinden yola çıkılarak senaryolaştırılan filmde olduğu gibi; yapılan polis araştırmaları, kadın seri katillerin sayısının erkeklerden fazla olduğunu ortaya koyuyor. FBI yetkilileri, 20'nci yüzyılda sadece Amerika'da 35 erkek seri katile karşılık 50 civarında kadın seri katilin ortaya çıkarıldığını belirtiyor. Türkiye'de ise henüz kadın seri katil yakalanmadı ama faili meçhul birçok ölüm bulunuyor. Ankara Üniversitesi'nde Adli Biyoloji doktora çalışmalarını sürdüren ve "Seri Katiller" ve "Kadın Seri Katiller" konularında araştırma yapan Dr. Ali Açıkgöz, kadınların erkeklerden daha zeki olduğunu, bu nedenle cinayet işlerken daha dikkatli davrandıklarını belirtti. "Kadınlar zeki oldukları için daha dikkatli davranıyorlar, daha dikkatli davrandıkları için yakalanma olasılıkları daha düşük oluyor. Bu da sayılarının az gibi görünmesine neden oluyor" diyen Açıkgöz, kadın seri katillerin bazen 12 yıl gibi uzun aralıklarla cinayetler işlediğini ve biri unutulmadan diğerini öldürmediğini söyledi. İşte isimlerini suç listesine yazdıran ve binlerce insanın ölümüne neden olan en ünlü kadın seri katiller… AILEEN WUORNOS Tam adı "Aileen Carol Wuornos" olan ve ABD'nin en ünlü kadın seri katillerinden biri olarak görülen eşcinsel, hayat kadını. 1989-1990 yılları arasında cinsel ilişkiye girdiği bazı kişileri öldürdüğü, ve cesetlerini ormanda sakladığı ortaya çıkmıştır. 7 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de, iki kişinin cesedi bulunamamış ve Wuornos 5 kişiyi öldürmekten yargılanmıştır. Çoğu kişiye göre Amerika'nın ilk kadın seri katili çoğu kimseye göre de yalnızca şiddet gördüğü için vahşileşen bir kurbandır. Kişilik gelişiminde "Nurture" çıkmazının etkisi söz konusu olduğunda, bariz bir bicimde "nurture" yani yetiştirilme şartlarının olağan dışılığını ispatlayacak bir hayatı olmuştur Aileen Wuornos'un. Anne babası doğmadan önce boşanır. Babası daha sonra çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapishanede kendini asar. Aileen henüz altı aylıkken annesi bir not bırakıp çeker gider. Büyükannesi ve büyükbabası bakımını üstlenir. Ancak on üç yasındayken tecavüze uğrar, gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için o evden de kovulur. Otostopçu seri katil Hayatta kalmak için hurda bir arabada barınır, para için fahişeliğe baslar, uyuşturucuya alışır, çoğu zaman da ortalıkta sarhoş olarak gezer. Yine de yirmi yaşındayken yetmiş yaşında bir adamla evlenmeyi başarır ama kocasını bastonla dövdüğü için evliliği sadece bir ay sürer. Nihayet 1986 yılında hayatinin aşkı Tyria Moore adında bir lezbiyenle karşılaşır. Dört sene beraber yasarlar. Ancak Wuornos'a en son darbeyi de sevgilisi vurur ve yakalandıktan sonra aleyhine tanıklık eder. Mahkeme kararıyla Aralık 1989 ve Kasım 1990 arasında toplam 5 kişiyi öldürmekten suçlu bulunur ve ölüme mahkum edilir. Rivayete göre, kararı duyunca "Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler bok çuvalları" diye bağırmıştır. Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." diyerek suçunu itiraf etti. Wuornos, 9 Ekim 2002 çarşamba günü idam edilmiştir. 2003 tarihli Monster filmi dışında 1993 yılında New York film festivali'nde bir bolumu gösterilen Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer isimli bir belgesele de konu olmuştur. Gilles De Rais, yani Mavi Sakal'in kadın versiyonu sayılan bir Kara Dul olmadığı, yani belli bir motif ve amaç doğrultusunda kurbanlarını ortadan kaldırmadığı için çoğu profil uzmanına göre bir seri katil sayılmasa da kesinlikle gelmiş geçmiş en soğukkanlı katildir. 1. ELİZABETH 1533-1603 İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth, köle ticaretine izin veren ilk İngiliz yöneticisi. Binlerce İrlandalı Katoliğin ölümünden sorumlu olan Elizabeth, yaşamı boyunca hiç evlenmedi ve 'Bakire Kraliçe' olarak tanındı. Belle Gunness Doğum: 1859, Ölüm: 1931 Belle Gunness Amerika'nın en azılı kadın seri katillerinden biri. 183 cm boyunda ve 91 kilo ağırlığındaki Gunness iki kocasını ve kendi doğurduğu üç çocuğu öldürdü. Ayrıca kendisiyle evlenmek isteyen erkek arkadaşlarını, Myrtle ve Lucy adındaki iki kız kardeşini de katletmişti. Gunness, ilk önce evlenmek için koca aradığına dair gazete ilanı veriyordu. Daha sonra fazla şüphe çekmemek için bir süre bekleyen Gunness, zamanı geldiğinde koca adayını büyükbaş hayvanlarda kullanılan bir parazit ile zehirleyip gömüyor ve parasına konuyordu. Son eşini ve çocuklarını öldürdükten sonra çiftlikte çıkan bir yangının ardından yapılan araştırmada üç çocuk, bir adam ve kadın olduğu sanılan iki kişinin yanı sıra ahırın altında gömülü olarak 11 erkeğin daha kemikleri bulundu. Kadın olduğu sanılan kişilerin kafaları bulunamamıştı. Katil ise ortadan kaybolmuştu. Gunness'in cinayet işlemesinin esas nedeni para hırsıydı. Raporlara göre 10 yıl içinde 20'den fazla insanı öldürmüştü. Resmi olmayan iddialara göre ise öldürdüğü insan sayısı 100'den fazla. Amerika'nın suç tarihinin unutulmaz figürlerinden biri olan Gunness'e evli kadınları ve çocuklarını öldüren Fransız seri katil Bluebeard'ın lakabından esinlenilerek, "Dişi Blubeard" diye de anılıyor. BEVERLY ALLİTT Doğum: 1968 "Ölüm Meleği" lakaplı Beverly Gail Allitt, 1991 yılında pediatri hemşiresi olarak çalıştığı çocuk yurdundaki dört çocuğu öldürüp beşini yaralamaktan tutuklandı. O zamandan beri İngiltere'nin en kötü şöhretli kadın seri katili olarak anılıyor. Kullandığı cinayet yöntemi çocuğa insülin veya potasyum enjekte ederek kalp krizi geçirmesine neden olmaktı. Bu maddeleri bulamadığında da çocuğu boğuyordu. Allitt, suçu için mahkemeye çıkmadan önce, 58 günlük bir sürede çoğu iki yaşından küçük 13 çocuğa saldırdı ve dördünü öldürmeyi başardı. Cinayetleri neden işlediği hiçbir zaman tam açıklığa kavuşmadı. Bir teoriye göre Munchausen Proxy Sendromu'ndan mustaripti. Bu tartışmalı kişilik bozukluğunda kişi ilgi çekmek için sorumluluğu ve bakımı kendine ait kişilere fiziksel zarar verme ihtiyacı duyuyordu. Beverly Allitt 2032'ye kadar Rampton Secure Hospital'da tutuklu olarak kalacak. Bu süre içinde toplum için tehlike oluşturacak bir davranışta bulunmazsa 64 yaşında iyi halden serbest bırakılacak. DOROTHEA PUENTE 1929 'Katil nine'() lakaplı Dorothea Puente, sosyal yardım alan ve arkalarında iz bırakmadan kaybolan yaşlı kiracılara oda kiralamaya başladı. Durumdan şüphelenmesi üzerine başlatılan soruşturmada, evinin bahçesinde kafaları olmayan 7 ceset bulundu. Puente, halen ömür boyu hapis cezasını çekmekte. |
|
|
|
01-29-2009, 18:05 | #2 |
ELENA CEAVUŞESCU 1916-1989
Romanya'nın komünist lideri Nikolay Çavuşesku'nun eşi Elena Çavuşesku, aynı zamanda Başbakan Yardımcılığı görevini yürüttü. Eşiyle birlikte sayısı 40'ı aşkın evde lüks ve ihtişam içinde yaşadı. Ülkesinde soykırım yapmakla suçlanan Elena Çavuşesku 25 Aralık 1989'da yargılandı ölüm cezasına çarptırıldı ve aynı gün eşi ile birlikte infaz edildi. ELİZABETH BATHORY Doğum: 1560, Ölüm: 1614 Elizabeth Bathory Macar bir kontesti. Hayatının büyük bölümünü Slovakya'daki Csejte şatosunda geçirmişti. O, "Kanlı leydi" diye anılıyordu. Kontes Bathory, dünyanın en tanınan kadın katiliydi. Suç ortağı olduğu iddia edilen dört kişiyle birlikte düzinelerce genç kızı ve kadını işkence ederek öldürmüştü. Bathory'nin ilk kurbanları şatoda hizmetçi olarak çalışmaya gelen köylü kızlardı. Daha sonra, saray hayatını öğrenmek için kendisine gönderilen üst sınıf ailelerin kızlarını da öldürmeye başladı. Pek çok kişiyi de kaçırtıp öldürmüştü. Bathory kurbanlarını uzun bir süre boyunca acımasızca dövüyor ve onlar ölene kadar karşılarına geçip izliyordu. Ellerini, yüzlerini ve cinsel organlarını yakıyor veya sakatlıyordu. Kollarını ısırarak etlerini koparıp açlığa terk ediyordu. İğnelerle işkence yaptığı, kışın kızlar donana kadar üzerlerine soğuk su döktürdüğü, kızları dikenli kafeslere hapsettiği, makasla parmaklarını kestiği de söylentiler arasındaydı. Kontes 1585 ile 1610 yılları arasında en az 650 kadını işkenceden geçirip öldürmüştü. Bathory kurbanların kanlarıyla yıkanmak gibi sapık bir zevke de sahipti. Bu şekilde sonsuza kadar genç kalacağına inanıyor ve bakire kızların kanlarını da içiyordu. 1610'da dedikoduları duyan Kral Matthias, Bathory'yi sorgulamaları için adamlarını gönderdi. Bu adamlar biri öldürüldü. Diğeri de kaçıp canını kurtardığında şatoda ölmekte olan iki kız ve odalara kilitlenmiş sayısız yaralı kız gördüğünü anlatmıştı. Bathory 1611'de kendi kalesine hapsedildi. Asil kanından dolayı mahkemeye çıkarılıp yargılanmadı. Şatosunun etrafı tuğlalarla kapatılmıştı. Yemek verilmesi için küçük bir deliği olan bir odaya hapsedildi ve üç yıl sonra açlıktan öldü. |
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|