sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Şiirler ve Yazılar > Hikayeler
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 03-12-2009, 15:41   #1
Kullanıcı Adı
Hasret
Standart Ellerin bir narçiçeğini eziyor gibi


Doğudan esen bir rüzgar her şeyi birbirine karıp duruyor yine. Az ötede hırçın dalgalar kayalıkları dövüyor öfkeli mi öfkeli bir şekilde. Gökyüzünde simsiyah bulutlar toplanmış küme küme. Yol boyunca uzanan servi ağaçları semazenler gibi sağa sola yatıyor. Çok uzaktan bakıldığında denize battığı sanılan tekneler usta bir yüzücü gibi tekrar denizin yüzünde gözüküyor. Etrafta fırtına öncesi bir sessizlik var. Kent olabildiğince gizemli bir görsellikte. Kız bir ara rüzgâr uğultusuyla karışık belli belirsiz bir ses duyar gibi oldu. Dikkatlice etrafını kolaçan etti.

Görünürde kimsecikler yoktu. Bu sesi aşırı yorgunluğa verdi. Hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Eve döndüğünde gün çoktan batmıştı. Mutfağa geçip karnını doyurdu. Sonra da her zamanki gibi kitaplarının başına geçti. İyi bir üniversite eğitimi görmek istiyordu. Anne babası da bunun için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlardı o evin nazlı bir kızıydı. Sayısal derslerde olduğu kadar sözel derslerde de başarılıydı. Bilim sahasında dereceleri vardı. Sabah olduğunda doğrudan doğruya okulun yolunu tuttu. Ders arası arkadaşlarıyla sohbete koyulmuştu. Bir ara kız arkadaşına dün akşam duyduğu sesten konu açtı. Onlar bunu algı yanılsamasına verdiler.

Arkadaşlarından ayrılıp evin yolunu tuttuğunda az ötede duran gizemli insana gözü ilişti. Ona sevgiyle gülümsedi o da bütün içtenliğiyle kıza karşılık verdi. Son günlerde bu adamla sıklıkla karşılaşıyordu. Ona karşı sıcak bir ilgi duymaya başlamıştı. Geçici bir sevgi diyerek üzerinde durmadı. Okul bitişi aşka benzer bir sızı tekrar yüreğini yakmaya başladı. Ne yana yönelse gizemli adamın sevgisi önünü kesiyordu. Kendinden kat kat büyük birine nasıl âşık olabilirdi? Bu aşk mıydı değilse neydi? Eve geldiğinde içi karmakarışık duygularla dopdoluydu. Sonu olmayan ve hiçbir zaman yarar sağlamayacak bir aşka doğru kaydıkça kayıyordu gönlü. Geceleri bir rüzgâr uğultusuyla karışık gelen sevgi yüreğini yakıyordu. Geçer işte diyip üzerinde durmamaya karar verdi.

Adam çok tuhaftı. Yürüyüşüyle duruşuyla gülüşüyle herkesten farklıydı işte... Yüreğine akan sıcak bakışları aşk değilse neydi? O kadar sevgiyle dolu bakıyordu ki kendine. Yavaş yavaş onun da kendine âşık olduğuna kanaat getirdi. Evet evet o insan da kendine âşık olmalıydı; öyle değilse o can yakan büyülü bakışlarla gözlerinden niçin aşka davetiye çıkaran kıvılcımlar çaksındı? Bir ara gizemli adamı unutmaya karar verdi. Sosyete bir çevrede büyümenin verdiği rahatlıkla saçlarını rüzgârda savurarak kız arkadaşlarının toplantısına katıldı. Beraberce eğlendiler. Müziğin önünde transa geçen kız arkadaşlarıyla güzel bir gece geçirdiler. Sık sık bir araya gelir dans ederlerdi. Genç kızların her biri bir fırtınaydı. Yaşamın tadını çıkarmasını çok iyi biliyorlardı. Toplantılarında hayranları olan delikanlılar sık sık gündem oluşturur kızlar sevgililerinden delikanlılardan dem vurmadan edemezlerdi. Kiminin saflığı kiminin aptallığı anlatılır; birdenbire kahkahalar patlatılırdı. Ne güzeldi bu toplantılar... İnsanın içi açılıyordu...
Vakit akşam olmuştu ve parti bitmişti. Her günü mutlulukla geçen kız adım adım eve doğru yaklaşmaya başladı. Ormanlığa varmadan yol üzerine sarkmış gibi duran salkım söğütlerin altından belli belirsiz bir ses geldi. "Ellerin bir narçiçeğini eziyor gibi." Başını çevirip hızla sağı solu araştırdı. Görünürde hiç kimse yoktu. Korkudan tir tir titriyordu. Koşa koşa oradan uzaklaştı. Olup bitenleri anne babasına anlatmaya karar verdi. Sonra ne der ne demezler diyerek bundan vazgeçti. Ara sıra da olsa namaz kılardı. Ailesinden hiç kimse namaz kılmıyordu. Ama kızın namaz kılmasına da ses çıkarmıyorlardı. Kızın lisede son senesiydi. Okul birincisi olmasına az bir zaman kalmıştı. İyi bir üniversiteyi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Gizemli adam kıza her zaman sevgiyle bakmaktan yorgun düşmüştü. Bir gece eve gelip namaz kıldı. Sonra da gözlerini kapayıp yoğunlaşarak Allah'ı zikre koyuldu. Oysa onun namaz kılan biri olduğu bilinmiyordu.

Ne zaman ezan okunsa o camiye hiçbir zaman gitmezdi. Gece yorgunluğuyla erkenden yatan gizemli adam kendini rahat bir yatağa bırakmanın aaafiyle derin bir uykuya daldı. Gece yarısına doğru yemyeşil bir ışık pencereden içeri girdi. Gizemli adamın odası yemyeşil olmuştu. Bu sırada rüya görmeye başladı. Rüyasında bir şeyler oluyordu. Rüyada sosyete kıza seslenen önemli bir zat "O bizim yola gelirse dünya ve ahirette ona bakacağız." diyordu. Adam yerinden fırladı. İçi ürpermişti. Yorgun geceler onu gizemli koynunda büyütüyordu. Sonsuz aşk okullarından birinde yola insan kazandırmak için kendisine ötelerden görev verilmişti. Hiç kimsenin farkında olmadığı bu gizemli insan ağır adımlarla kızın okuluna doğru yola koyuldu. Nereden başlamalıydı? Ne yapmalıydı? Sonunda olan biteni kızla konuşmaya karar verdi. Okul çıkışında sosyete kızı beklemeye başladı. Bir ara kızın yanına yaklaşıp onu selamladı. Kız olanca kibarlığıyla gizemli adamla baş başa kalıp saatlerce konuştu. Gizemli adam "Seninle ilgili çok önemli bi rüya gördüm." dedi. Kızın yüreğini sevgi kaplamıştı. Onca ısrarına karşın adam rüyayı söylemedi. Okulun bitmesine yakın kız gizemli adamı ziyaret etmeye karar verdi. Yazgı esinleriyle her şey aydınlığa gidiyordu sanki.

Çamların altına oturdular. Çaylarını aaaaaaamaya başladılar. Çevreyi bir sevgi nuru sarmaya başladı. Ötelerden gelen bir ruhani hava çepeçevre onları kuşatmaya başladı. Her taraftan coşkun bir sevgi yağıyordu sanki. Kız iliklerine kadar akıp duran bu sevgi yağmurları arasında dikkatli dikkatli gizemli adamın yüzüne baktı. O da tebessümle bakıyordu kendine. Kızın ısrarı üzerine hakkında gördüğü rüyayı anlattı. Sosyete kız şok olmuştu. Sufizim yoluna karşı herhangi bir ilgisi yoktu. "Neden ben?" diye sorular sormaya başladı. Bir yandan da adamı içten sorguluyordu. "Acaba amacı neydi?" Sonra gizemli adamın sevgi ve şefkat dolu bakışlarını süzdü. Bu adam yalancı olamazdı. Üniversite sınavına da az kalmıştı zaten. Kendine bir dua desteği gerekiyordu. Tekrar adamın yüzüne dikkatlice baktı. "Tespihini kabul ediyorum." dedi. Gizemli adam ona ders tarif etti. Dersi nasıl yapacağını anlattı. Namazını kılmasını öğütledi. Yolu tanıttı. Akşam olduğunda kız tarif edildiği şekilde dersi yapmaya başladı. Vücudu geriliyordu tespihi yaparken. Tanımı olanaksız bir atmosfere giriyordu sanki. Bir gün bilimsel bir yazının kontrolü için gizemli adamın yanına gitmişti.

Baş başa verip saatlerce bilim üzerine söyleştiler. Birdenbire odanın manevi havası değişmişti yine. Oda ağzına kadar ruhanilerle doluydu sanki. Kız şaşkın şaşkın adamın yüzüne bakıp "Bu oda ağzına kadar dolu. Bizden başkaları var sanki... Anlatamıyorum işte!" dedi. Gizemli adam içinden "Algısı ne kadar güçlü. Tam da yolun aradığı bir kız. Bu yollar için hakkıyla çalışacak biri." dedi. Kız bir ara gizemli adamın dikkatli dikkatli gözlerine baktı. Aman Allahım! Gözlerinden yemyeşil ışık çakıyordu. Böyle bir şey olamazdı. "Gözleriniz gözleriniz!" diye bağırarak sarsıntı geçirdi. Gizemli adam "Olur böyle şeyler!" diyerek olayı geçiştirdi. Adam kıza haddinden fazla sevgi gösteriyordu. Onu bir kalıba girmeye de zorlamıyordu. Sadece ibadetlerini düzenli yapmasını öneriyordu. Onu manevi yolların yarınlarına hazırlıyordu. Kızlara sufizim yolunu tanıtacak bir deha yetiştirmek istiyordu. Kıza duyduğu büyük sevginin temelinde de bu yatıyordu.
Sınav zamanı gelip çatmıştı. Kız kendisi için dua etmesini diledi. Gizemli adam: "Olur inşallah. Yatsı namazına doğru sana çağrı bırakırsam duaya başlarsınız. Tekrar çağrı bırakırsam dua bitti; gözünü açabilirsin anlamına gelir." dedi. Kız sevinç içinde kasabaya gitti. Akrabalarıyla baş başa verip oradan buradan konuşuyorlarken yatsı namazı sonrasına doğru gelindiğini gördü. Hemen başını örtüp bir odaya geçti. Telefonu çalıyordu. Arayan gizemli adamdı. Hemen karşılık verdi. Gözlerini yumdu.Aman Allahım o da ne? İçeri dolunay gibi helezon yaparak dönen bir nur gelmişti. Korkunç bir güzellikle üzerine doğru geliyordu. İçi sevgiyle aşkla doldu. Böyle bir şey olamazdı! İçinden "İnşallah dua bitmez de bu nur hep böyle kalır!" dilekleriyle dopdolu kalmıştı. On dakika kadar sonra telefon çaldı. Kız gözlerini açıp dolunay gibi nura baktı. Son anlamına gelen telefon zili çalınca nur kaybolup gitti. Bu durumu gizemli adama anlatmamaya karar vermişti. Çünkü dua bir hafta kadar sürecekti. Günaşırı mesajlaşıyorlardı. Kız "Allah beni bu yoldan da sizden de ayırmasın." diye mesaj yazıyordu sık sık. Gizemli adam da ona sevgiyle karşılık veriyordu. Ertesi gün olduğunda tekrar aynı şeyler oldu. Bir hafta boyunca dolunay gibi bir nur telefonun çalmasıyla geliyor çalmasıyla gidiyordu.

Sınav öncesi kente gelen kız olup bitenleri hayretler içinde kalan insanların ruh haliyle gizemli adama anlattı. Gizemli adam olanları Allahın bir ihsanı olarak değerlendirdi. Böyle şeylerin doğal olduğunu söyledi. Kız kendini çok farklı bir dünyada bulmuştu. Yüreği sevgiyle dopdoluydu. Nihayet sınav zamanı gelmişti. Kız sınava giriyordu. Sınavın ortasına doğru gizemli adam elindeki gazeteyi bırakıp ansızın rüyada sesini duyduğu zatın ruhaniyatından medet istemeye başlamıştı.
O sıralarda kız sınav esnasında heyecandan baygınlık geçiriyordu. Sınav görevlileri kızı teselli etmeye çabalıyordu ki gizemli adamım medet istemesinden sonra birdenbire kız kendine gelmişti. Sonra da kalan soruları yapıp sevinçle dışarı çıktı. Adamın yanına gelip ona olanları anlatacaktı ki gizemli adam söze başladı: "Sınavda zor an yaşadığını sezince...... ruhaniyatından medet istedim. Şu saatlerde oldu bu." deyince kız afallamıştı. Gerçekten de o saatler arasında rahatsızlanmıştı. Bu çok ilginç bir durumdu. Ona olan sevgisi bir kat daha artmıştı. Bütün kalbiyle gizemli adamı seviyordu. Gizemli adam bir ara "Okulunuzdaki ...... adlı kızı ötelerden istiyorlar. Onu bu yollara getirmek için uğraş verir misiniz?" dedi. Kız: "Onu boş verin!" dedi. Acaba neden böyle bir çıkış yapmıştı. Manevi bir sevgiyi paylaşmak istemiyor muydu? Bir ara sessizlik oldu ve kalktılar. Kız tatil için Akdeniz sahillerine gitmişti. Bir gün gizemli adama bir e-mektup yazmıştı. Mektupta yaşı çok ileri olan bir beyin kendisini rahatsız ettiğini arkadaşının yakını olan bu insana ne yapması gerektiğini soruyordu. Gizemli adam "Sus sabret Allah onun hakkından gelir!" demişti. Öyle de yaptı. Aradan uzun bir zaman geçmeden kıza zarar vermeye çalışan adamın başında büyük bir musibet gelmişti. İtibarı gitmiş işten atılma durumuna düşmüştü. Kız bütün hayretiyle olup biteni gizemli adama anlattı.

Gizemli adam kıza: "Gezdiğiniz insanlara dikkat edin. Olur olmaz insanlarla arkadaşlık yapıyorsunuz. Başınıza böyle işlerin gelmesi de o yüzden. Seçtiğin arkadaşlarına dikkat et. Ya da bu yolları terk et." gibi bir takım uyarıcı şeyler söyledi. Kız böyle sözlere alışık değildi ondan hep sevgi görmüştü çünkü. Kız öfkeden delirmişti sanki. İçinde kin tohumları başak verdi. İçi içini yiyordu. Bir ara "Lütfen beni bırakma." diyerek uzun bir mektup yazdı. Gizemli adam uzun bir zaman yanıt vermedi. Aralarına kara kediler girmişti. Gizemli adam kızı yarınlara yetiştirmeye ve insanlığa armağan etmeye uğraş verirken kız farklı telden çalmaya başlamıştı.
Aradan bir ay kadar zaman geçmişti. Gizemli adamdan ses seda çıkmıyordu. Kız da onu arayıp sormuyordu. Bir cuma vakti gizemli adam namaza gitti. Namaz boyunca telefonunu kapalı tutmuştu. Duasını edip dışarı çıktı. Telefonunu açtı. Bir ağacın altına bağdaş kurup oturdu. Hemen karşısında bir rüzgâr hortumu çıktı. Etraf bir anda toz duman içinde kalmıştı. Birdenbire bir telefon geldi. Ağzı bozuk bir çalçene kadın olanca saygısızlığıyla gizemli adama hakaretler ediyordu. Bir kızın cep telefonuna kendi adı ve soyadı kullanılarak iğrenç bir aşk mektubu yazılmıştı.

Olduğu yerde afallayıp kalmıştı gizemli adam. Az önceki anafor bu belanın mı habercisiydi? Bayanı böyle bir şey yapmadığına iknaya çabalıyordu. Kızın babasıyla konuştu. Sonunda bir araya gelip kıza gelen mesajı okudular. Aşkım sevgilim... diye devam eden mesajın yollayanı belli değildi. Fakat gizemli adamın adı soyadı yazılıydı. Biri internet üzerinden kendi adını kullanarak mesaj yollamıştı? Ama kim? Ve neden? Olay tatlıya bağlanmıştı. Çünkü gizemli adamın cep telefonundan mesajın çıkmadığı saptanmıştı. Gizemli adam büyük bir ruhani yolun insanıydı. Ruhani dünyaya ün salan bir aşk yolundaydı. Ellerini açıp Allaha yakarmaya başladı. Daha önce de beribenzer olaylar olmuştu. Allaha havale ettiği kimselerden çoğu semavi bir sille yiyerek yaşamlarını kaybetmişlerdi. Duanın orta yerine geldiğinde birdenbire duayı kesip "...Allahım hakkımı helal ediyorum." diyerek duayı kesti. O günden sonra telefonlarını değişip tamamen sessiz dünyasına kapandı.

Bu arada sosyete kız üniversite sınavında derece yapıp yüksek bir puanla çok iyi bir üniversiteye gitmişti. Elinde gizemli adamdan emanet oltu taşından yapılmış doksan dokuzluk bir tespih vardı. Onunla yollarını ayırmıştı artık. Gizemli adamsa sessizliğe bürünmüştü. Bir gün gizemli adam evinde uyurken görünmeyen dünyadan kimi nurlar odasına dolmuştu. Onlar kendi silsilesinden kimselerdi... Hem de yaşamı sonlandırmaya yetkileri olan ruhlardı gelenler. İçlerinden biri: "Sizce bu oğlumuza oyun oynayan.......'ı vurup öldürelim mi?" dedi. Öteki: "Hayır öldürmek yerine onu feci bir kazayla tokatlayalım. Bir daha da kimseye oyun oynamasın. Hatırlarsan o kız en çok da yüzünün gözünün bir kaza neticesinde şekilsiz kalmasından korkardı. Ona öyle bir zamanda öyle bir sille atacağım ki..." diye konuştu. Her biri yeşil sarıklı olan ruhani zatlar kendi aralarında istişare ediyorlardı. İçlerinden biri "Zaman verelim. Büyük bir zaman. Üniversitesini bitirsin. Yolumuzun insanlarıyla alay etmeyi göstereceğiz inşallah ona!" dedi. Bir diğeri:"Kabirde Mahşerde de biz ona yeteriz!" diye haykırdı.

Diğerleri de öncülerinin sözlerine katılıp başlarıyla tamam işareti yaptılar. Gizemli ruhlar geldikleri gibi duvardan çıkıp gittiler. Bu arada üniversiteli kız tamamen kendini İngilizce eğitimine vermişti. Mutlu akademik yarınlarına hazırlanıyordu. Görünürde her şey yolundaydı. Sağlığı da yerindeydi. Kendi algısına göre de çok güzel bir çevresi vardı. Çok para kazanacaktı çok... İlerisi çok çok aydınlıktı kendince. Her işi yolunda gidiyordu. Sevgililer aşklar... Yoldan ayrılmakla ne iyi etmişti. Kendini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştı.
Gizemli adam o günden sonra kendini tamamen kızlara hizmet götürmekten soyutlamıştı. Çünkü buna benzer en az elli serüven yaşamış her gelen bir şekilde yan çizerek Allah'ın yolundan kopup başka başka yollara dalmışlardı. Onlara hizmet vermiyordu artık. Çünkü gelenler de bir şekilde bir gün yola sırt dönüp gideceklerdi nasıl olsa. Buna bütün içtenliğiyle inanmıştı. Kime bir emanet yüklemeye kalksa kısa ömürlü oluyorlardı. Şimdi çok daha rahattı. Kendi dünyasında yaşayıp gidiyordu sinesindeki sırlarla. Yanına tebessümle gelen kızlara asla sırrını açmıyor onlara hiçbir şeyden söz etmeyerek yaşayıp gidiyordu. Acıları yüreğine sindire sindire. Aradan on yıl gibi bir zaman geçmişti. Üniversiteli kız yurtdışına gitmiş iyi bir eğitim görerek ülaaae dönmüştü. Bir işletmede mühendis olarak çalışıyordu. Evlenmişti çocukları da vardı. Arabasına binmiş kendini müziğin ritmine bırakmış kıvrak hareketlerle dans ediyordu oturduğu yerde. Yolu dönerken gizemli adamın evine gelen ruhani zatların yemyeşil elleri arabanın üzerine doğru inmeye başladı. Kız çok feci bir kaza geçirmişti. Kızı arabadan güçlükle çıkardılar.

Çağrılan bir ambulansla acile kaldırdılar. Kızın cep telefonu çalıp çalıp duruyordu. Arayanları vardı. O çok korkup çekindiği şey başına gelmişti sonunda... Bütün uğraşlara rağmen kaza izi duruyordu yüzünde. Gizemli adam hakkını helal etse de kimileri helal etmemişti. Dünya başına yıkılmıştı kızın. Yüzü gözü mahvolmuştu. Ummadığı bir şeydi bu. Oysa yıllarca gizemli adamla alay edip durmuştu. Artık çirkin suratlı bir kadındı. Kalpte sızı aşklar için de hiçbir olanak kalmamıştı bu halle. Dünya başına yıkıldı. Olacakları kestiremiyordu artık. Hastaneden çıkıp evine geldi. Gizemli adamın verdiği oltu tesbihi eline aldı. Gözleri yaşla doldu. "Bir ruhani insanı kırdım. Bir sevgi kahramanını vurdum. Allahım ben ne yaptım!" diye ağlamaya başladı. Geçmiş güzel günleri anımsadı. Bir film şeridi gibi gözünün önünden geçip gitti o günler. Oysa gizemli adam kendine sık sık: "Allah'ın yolundan ayrılanlar bir gün bir şekilde tokat yerler. Dünya kendilerine dar edilir. Öbür dünyada da sillenin en büyüğünü yerler." demişti. "Doğruymuş meğer." diye söylendi kendi kendine... Kederli yüreğini yıllar yılı alev koru gibi yakan vicdan azabına gömülüp kaldı sessizce... "Allahım ne yaptım ben! Ne yaptım ben!" diye haykırıyordu gözyaşları arasında. Dalıp dalıp gitti dünlü güzel günlere...
O sıralarda gizemli adam elindeki anı defterini inceliyordu. Anı defterini karıştırırken ansızın çok ilginç bir nota gözü ilişti. Bu yazıyı kim koymuştu buraya? Daha önceleri bu anı defterinde böyle bir yazıyı hiç görmemişti... Dikkatli dikkatli yazıyı okumaya başladı. Bir ara gözlerini gökyüzüne çevirip baktı dalgın dalgın. Sonra da içinden: "Eyvah! Yoksa yoksa!.." diye haykırdı. Anı defterine şunlar yazılmıştı:
Ellerin bir narçiçeğini eziyor gibi.
İncitme sen bahçemizin güzide güllerini
Onlar karanlık çağlara aydınlık birer ışık
Özlerindeki aşk bizdendir size bizden
Kırmayın gül goncalarımızı Allah incinir
Anlarsınız bir gün elbette anlarsınız bizi
Varın gezin şimdilik siz de neşe içinde
Beş on yıla kalmaz yersiniz bir semavi sille
Ellerin bir nar çiçeğini eziyor gibi............


Dr.Hamza Metiner
Hasret isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 00:32


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog Snus Satın al düşmeyen takipçi satın al