Döviz hızlı yükselirse şirketler yabancılara satılır
Döviz hızlı yükselirse şirketler yabancılara satılır
ABD'de yaşanan ve dünya piyasaları üzerindeki etkisini her geçen gün artıran mortgage krizini iş dünyası yakından takip ediyor.
Kur riski taşıyan, toplam borcu 73,7 milyar dolara çıkan özel sektöre yönelik, "döviz borcuna dikkat edin" uyarısı her geçen gün artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin'e göre tüm bankaların kredi verirken firmaların her şeyini çok iyi analiz etmeleri gerekiyor. Bazı firmaların yurtdışı finans piyasalarından yaptıkları ve bankacılık sistemine girmeyen fonlar karşılığında Türkiye'de teminat verdiğine dikkat çeken Bilgin, "Bu teminat; ipotek ya da 20-30 senelik şirketlerin ortaklık paylarının rehni şeklinde, kurlarda yaşanacak bir hareketlik halinde Türk reel sektörünün bir bölümü bir anda yabancı bankaların eline geçmiş olmaz mı? Ekonomik güvenlik açısından böyle bir gelişme ne getirir? Hep beraber düşünmemiz gerekmez mi?" diyor.
Finansal kesim dışındaki firmaların yükümlülükleri 2008 yılının ilk üç ayında, 2007 yılı sonuna göre yüzde 11,3 arttı. "Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri''ni açıklayan Merkez Bankası verilerine göre, firmaların 2008 yılının ilk üç ayında varlıkları 80 milyar 832 milyon dolar olurken, yükümlülükleri 154 milyar 584 milyon dolar olarak belirlendi. Böylelikle 2008 yılının ilk üç ayında net döviz pozisyon açığı 2007 yılı sonuna göre yüzde 20,9 yükselerek 60 milyar 979 milyon dolardan 73 milyar 752 milyon dolara çıktı.
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, ABD'de başlayan ve sonrasında Avrupa Birliği (AB)'ne yayılan mortgage kredisine atıfta bulunarak, Türk bankacılığında subprime konut kredisi olmadığına vurgu yaptı. Türk bankacılık sisteminde yüzde 12'nin altında sermaye yeterliliği olan banka olmadığını ifade eden Bilgin, "Bankacılık sistemimizin şeffaflığı Batı ile karşılaştırılmayacak düzeyde. Dış borçlarını geri ödeme ya da yenilemede herhangi bir risk bulunmuyor. Dünyada görkemli imparatorluklarının yanına dahi yaklaşılamayan anlı şanlı bankaların düştükleri durumları görünce bankalarımız teşekkürü hak ediyor." diye konuştu.
Kurum olarak her bankanın ayrı ayrı ve grup grup kapasitesini bildiklerini ve yakından takip ettiklerini belirten BDDK Başkanı Bilgin'e göre bir bankamali yapısı ve sermaye yeterliliğinin yeterli olması halinde farklı bir büyüme politikası izleyebilir. Benzer büyüklükteki bir bankanın sırf yarışta geri kalmamak için adale gücü yetersiz olduğunda yarışa devam etmemesi gerekiyor. BDDK Başkanı, bu kararın menfi etkilerinin bilançosunda çok hızlı görüleceğini aktardı. Türk bankacılık sisteminin 49 halkalık bir zincir olduğunu belirten Bilgin'e göre zincirin sağlamlığı, en zayıf halkanın gücüne doğrudan bağlı. Sistemi bir bütün olarak bir arada tutmanın temel hedef olduğunu dile getiren Bilgin, "Görece zayıf halkaların güçlenmesi için her türlü tedbir alınmıştır ve bundan sonra da aynı şekilde alınacaktır. Bu tedbirler sistemin kolektif sağlığı içindir. Bu noktada aldığımız ve alacağımız tedbirlerde büyük küçük, kamu özel hiçbir ayrım gözetmediğimizi bankacılarımız gayet iyi bilmektedirler." şeklinde konuştu.
"Müşteriler nereye giderse bankacılık da oraya gidecektir." tespitini yapan Başkan Bilgin, finans sisteminde geleceğin konut kredileri ve KOBİ'ler üzerinde olacağını düşünüyor. Bilgin, Türkiye'nin sahip olduğu bankacılık sektörüyle bölgenin finans merkezi olma yolunda önemli bir mesafe aldığını sözlerine ekledi.
|