![]() |
|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
![]() ![]() |
Seçenekler | Stil |
![]() |
#1 |
![]() Beklenen oldu. Komşumuz Yunanistan ekonomik olarak battı.
Dün akşam saatlerinde ajanslara düşen haberde,“Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri de dahil olmak üzere, yüksek ücret alan memurların maaşlarının dondurulduğu” açıklandı. Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu aralık ayı ortasında, "Ülkenin borca batma" tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu ilan etmiş, batıyoruz demişti. "Önümüzdeki 3 ay içinde onlarca yıldır yapılmayanları yapmak üzere kararlarımızı alacağız" diyerek, Yunanistan’da yeni bir dönemi başlatacaklarını açıklamıştı. Yunanistan’ı bu kadar cesur olmaya iten nedenler arasında Türkiye’nin komşuları ile sıfır sorun politikasının etkili olduğunu kabul etmek lazım. Türkiye komşularını dost ilan ederek, komşu ülkelerin çok da zengin olmayan halklarından topladıkları vergilerini onların refahı için de harcamalarının yolunu açtı. Silaha ayrılan paralar somun ekmek parası olarak halkın karnını doyurabilecek şimdi. 1998 yılında yılında yayınlanan “Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma” kitabımızda bir soru sormuştuk. Soru şuydu: “1996 rakamlarına göre dünyada silah alımına en çok para ayıran iki ülkesi Yunanistan ve Türkiye. Sizce, bu iki arasında var olduğu söylenen gerginliklerin ortadan kaldırılması için bu iki ülkeye silah satan ülkelerin samimi çaba göstermesi mümkün mü?” Cümle sonundaki soru işaretinin yanına (*) işareti koyarak dipnotta ilave şu bilgiyi de aktarmışız: “Hatta Türkiye, SIPRI (Uluslararası Barış Çalışmaları Enstitüsü) verilerine göre, 1991-1995 döneminde ikili anlaşmalar ve mal mübadeleleri dışında 8 milyar 96 milyon dolarlık ağır silah ithalatı yaparak dünyada birinci sırayı almıştır.” Türkiye ve Yunanistan dünyanın en zengin 4. ve 5. ülkesi mi idiler ki, en çok silah alan iki ülkesi haline geldiler. Kimden aldılarsa silahları, dışarıda onları, içeride belli çevreleri zengin ettiler. Balyoz Darbe Planı’nda yer aldığı iddia edilen, bir savaş uçağımızın düşürülüp suçun Yunanistan’a atılması meselesini de bu bağlamda değerlendiriniz. Benzer bir zihniyetin değişik şekillerde de olsa komşuda da olabileceğini düşünmek akla aykırı olmaz. Tıpkı, eli kanlı terör örgütü ile devlet içine sızdığı iddia edilen odakların aynı çizgide hareket etmesi gibi. Dikkat edilirse, bölücü örgütün beyin takımı Silivri’de sürmekte olan davadan oldukça rahatsız. Gelelim tekrar Yunanistan’a... 1981 yılından beri AB üyesi olan Yunanistan’da yolsuzluk sorunu olmaması gerekirdi. Transparency International tarafından 180 ülkede yapılan ve araştırma sonucu 17 Kasım’da açıklanan 2009 Yolsuzluk Algılaması Endeksi’nde Yunanistan Avrupa’da yolsuzluğun en çok olduğu ülkeler arasında başı çekti. Ülkenin Türkiye’ye karşı savunma amaçlı gardını alması ülkeyi bir çeşit kapalı rejim haline getirmişti. 300 milyar avroyla rekor düzeye ulaşan borcunu ödemesi zora girince kredi derecelendirme kuruluşları tarafından notu düşürülen Yunanistan, AB’ye yolsuzluğu azaltma ve kamu yönetimini yeniden yapılandırma sözü verdi. Yolsuzluğun en önemli nedeni, askeri harcamaların şeffaf olmaması. Komşu ülke Yunanistan ile ekilen karşılıklı düşmanlık tohumları sadece silah satanlar açısından değil, alıcı ülkeler içindeki güç merkezleri açısından da suistimal eksenli müthiş bir rant çarkı oluşturdu. Kandan beslenen çevreler türedi. Düşmanlıklar sırf bu nedenle körüklendi. Güvenlik güçlerinin kanı adeta bir ketçap gibi gerginlikten beslenen çevrelerin menülerine meze yapıldı. Sürmekte olan iddia olunan Ergenekon Davası bu çarkı kısmen anlamamıza fırsat verdi. Yunanistan, 2000-2008 yılları arasında 77 milyar dolar harcadı silah alımına. 10 Milyonluk bir ülke için oldukça büyük bir rakam. Yunanistan’ın dokuz yıllık askeri harcama tutarı ortalaması, bütçe açığının yarısından fazlasını oluşturuyor. Şimdi Papandreu, kemerleri sıkarken, ilk tırpanı askeri bütçeye vuracak. Askeri harcamaları, ücretleri ve sosyal güvenlik giderlerini azaltırken vergileri yükseltecek. Yoksa, “Yunanistan batar!” diyor Başbakan. İki tarafta da boşa giden paralar... Yunanistan ve Türkiye rekabet içinde silahlanmayı bıraksalardı, son dokuz yılda toplam 197 milyar dolar tutarında askeri harcama yapmamış olacaklardı. Türkiye bir yandan PKK ile mücadele ederken, öbür yandan Yunanistan’a karşı silahlanırken Yunanistan’dan daha erken havlu attı ve 2001’de duvara tosladı, Yunanistan Avrupa Birliği’nde olmanın avantajları ile 2009’a kadar ulaşabildi. Küresel kriz Avrupa’yı sarınca, AB’de Yunanistan’ı sırtlayamaz hale geldi Türkiye 2 düşmana karşı özellikle silahlandı. PKK ve Yunanistan. Türkiye komşuları ile barış için lades deyince, Yunanistan’ın battığı ortaya çıktı. G. Doğu eksenli açılım tartışmalarını bir de bu eksenden düşününüz. Tıpkı Türkiye’nin batısında yaşanan yukarıdaki olayda olduğu gibi, doğuda da aynı durum yaşanıyor. Türkiye’nin silahlanıp vuruşmayalım, onun yerine aç vatandaşlarımıza daha çok somun ekmek alalım politikası kandan beslenen çevrelerin oyununu fena bozdu. Bölücü örgüt açığa düştü. Açılım’ı daha iyi nasıl olabilirdi diye değerlendirebilirsiniz. Fakat buna karşı çıkmak, Yunanistan’ı batıran mantığın bizdeki tecellisini sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Bitmeli artık bu oyunlar. Sakın ola, kendi siyasi yada rant hesaplarını güya vatan sevgisi ambalajı içinde sunan çevrelere aldanmamalı. Tuzu kuru onların. Neticede anlaşılabilir bir çıkarları var. Ne demişti Bernard Show, "Savaşta babalar toprağa verir evlatlarını, barışta evlatlar babalarını..." Normale dönmeli artık işler. Evlat acısı ile ağlamamalı aileler. Prof. Dr. Osman ÖZSOY |
|
![]() |
![]() |
|
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|