01-13-2009, 00:16 | #1 |
Divan Edebiyatına karşı gelen;Halk Edebiyatı
Halk Edebiyatı
Türk edebiyatının başlangıcı için kesin bir tarih koymak mümkün değildir. Yalnız bu başlangıcı çok eski zamanlara, tarihin bilinmeyen devrelerine kadar götürmek mümkündür. Vesikalara dayanan en eski devre Büyük Hun Imparatorluğu zamanıdır. Bu devirden elimizde yazılı metin bulunmamaktadır. Fakat Çin kaynaklarında yazılı belgelerden edebiyatımızın millattan öncek yıllara uzandığını anlıyoruz. Halk Edebiyatı ile Divan Edebiyatı denilen yüksek zümre edebiyatının kesin çizgilerle ayrılmaya başlaması 14. yüzyılda olmuştur. Daha önceki devirlerde Türk edebiyatını bu şekilde bölümlere ayırmak söz konusu değildir. Destanlar çağı ve sonrasının en büyük özelliği sözlü olmasıdır. Türkler, dinlerini ve yurtlarını değiştirmiş, yeni devletler kurmuş , Türkçe başka dillerle kaynaşmaya başlamış ve bu yüzden edebiyatımız iki ayrı kolda gelişme göstermiştir. Şekil ve dil itibariyle Tekke edebiyatı da, Halk Edebiyatı ile parallelik arz etmiştir. Halk Edebiyatı’nın en önemli özelliği, sözlü olmasıdır. Ağızdan ağıza nakledilerek musiki vasıtasıyla yaygınlaşmıştır. Halk şairleri , şiirlerini saz eşliğinde söylemişlerdir. Yazılı değildir. Halk şairleri bir kişiye değil , toplulma hitap etmişler ve kendi şiirlerinin bestekarı olmuşlardır .Hem kendi eserlerini , hem kendisinden önceki saz şairlerinin eserlerini okuyup yayılmasında rol oynamışlardır. Ağızdan ağıza yayılan bu şiirler ya o zamanlarda veya daha sonraki dönemlerde “Cönk “ denilen şiir mecmualarında toplanmıştır. Halk edebiyatının en önemli özelliklerinden biri de anonim olmasıdır. Türküler, maniler,masallar , hikayeler , bilmeceler , vs.’nin ilk sahipleri unutulmuş olabilir. Hatta zamanla eserler şekil değişikliğine, konu değişikliğine uğrayabilmekte , çeşitli ilaveler yapılıp, bazı bölümler çıkarılabilmektedir. Halk Edebiyatı edebiyatımızın başlangıcından günümüze kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. Halk şiirimiz basmakalıplıktan uzaktır. Şairler içlerinden geldiği gibi sade, yalın , açık , anlaşılır, duru ,akıcı bir şekilde duygularını dile getirmişlerdir. Halk şairlerimizin şiirleri yetiştikleri çevreye göre de özellikler taşımaktadır. Köylerde ve göçebe aşiretler arasında yetişen şairlerimiz gelenekçidir. Bir çoğunun okuma-yazması yoktur. Köy hayatını ,yaşadıkları yerleri ,duygularını çok rahat anlatır.Dolambaçlı bir yol izlemezler. Konularını genellikle günlük hayattan seçerler.Örf ve adetlere her şeyiyle bağlı kalmışlardır. Kasaba ve şehirlerde yetişen halk şairlerinin 17.yüzyıldan itibaren Divan şairleri etkisinde kaldıkları açıkca bellidir. Bir kısmı az , bir kısmı iyi okur yazardır.Bir çoğu da düzenli medrese tahsili almıştır. Divan şairlerine hayrandırlar. Onlar gibi yazmak gayretindedirler.Halk şiirinin saflık ve sadeliği bir yana bırakılmış, Divan şiirinin kuralları da tam benimsenmemiş ,arada kalınmıştır. Halk şiirini besleyen bir önemli kaynak Yeniçeri Ocağı’dır.Asker şairler daha çok tarihi olayları, destani söyleyişleri ile şiirlerine yansıtmışlardır.Zaferler , yenilgiler , akınlar onlar sayesinde ölümsüzleşmiştir. Halk şiirinde tekkelere ve bir tarikata bağlı olarak yetişen şairlerimiz de önemli bir yer tutar. Halk şiirimiz hayatı efsaneleştirmiş bir çok tekke şairini de bünyesinde barındırır. Bu çalışmada; eserler tarih sırası gözetilerek verilmeye çalışılmıştır.Fakat anonim edebiyatımıza ait bazı bölümlerin hangi yüzyıla ait olduğu tam olarak bilinmediğinden sıralanması sıkıntı yaratmıştır. Onlar ayrı bir grup olarak değerlendirilmiştir |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|