Orhan Duru, hikâyelerini yaşadıklarından gözlemlediklerinden süzdü. Anlattığının yalnız görünen yüzünü değil, görünmeyen yüzünü de ortaya koydu. Yapıtlarıyla kendine özgü bir dil yarattı.
Edebiyatın Ağır İşçiler'inden, Bırakılmış Biri idi. Bir Büyülü Ortamda, Denge Uzmanı olarak, Yoksullar Geliyor adına Yeni ve Sert Öyküler yazdı. Nice Fırtına'ların Sarmal'ında bir Denge Uzmanı kimliğiyle yaşadı öykünün, denemenin, mizahın sularında... Orhan Duru öykü, deneme ve çevirileriyle bezediği yazdıklarını arkasında bırakarak, önceki gün genç denilebilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. 18 Aralık 1933'te İstanbul Rumelihisarı'nda doğmuştu. İlköğretimini Çankırı'da, ortaöğretimini İstanbul Beşiktaş ve Afyon Lisesi'nde yaptı (1951). 1956'da Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre veterinerlik ve fakültede asistanlık yaptı. 27 Mayıs 1960'te 147 öğretim üyesi ile üniversiteden uzaklaştırılınca gazeteciliğe başladı. Ulus, Cumhuriyet, Milliyet, Güneş ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. İki yıl kadar İnterstar TV'de haber müdürlüğü yaptı. İlk öyküsü, Kadın ve İçki başlığı ile Ocak 1953'te Küçük Dergi'de yayınlanmıştı. Benim gazeteciliğe başladığım 60'ların sonunda, Orhan Duru Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'nda çalışıyordu. O yılların ürünü Ağır İşçiler öykü toplamı ile 1970 TRT Sanat Ödülleri yarışmasında başarı ödülü aldı Daha sonra Sarmal ile 1996'da Sedat Simavi Öykü Ödülü'nü, 1998'de Fırtına ile Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazandı. Yeni Yüzyıl gazetesinin kültür-sanat sayfasını yönetirken, köşe yazarlarından biri de Orhan Duru idi. Hikâyelerini yaşadıklarından gözlemlediklerinden süzdü. Anlattığının yalnız görünen yüzünü değil, görünmeyen yüzünü de ortaya koydu. Kendine özgü bir dil yarattı. Mesela Kısas-ı Enbiya'da topladığı denemelerinde eski edebiyatımızın, Osmanlı tarihçilerinin secili, uyaklı dilini kullandı. Öykü dilinde de düzyazı geleneğimizden yararlandı. Veteriner eğitimi aldığı için bilime de meraklıydı. Cumhuriyet edebiyatımızda bilim-kurgunun öncü-kurucu yazarlarından biri oldu. Gerçekdışılık, humor ve ironi yararlandığı kaynaklardandı. Yazdıklarını fantastik öğelerle bezedi. Hikâye yazmanın dışında oyunlar ve şiirler çevirdi. Tarihe merak duydu. Edebiyat sözlüklerinde soyadlarımızdan dolayı aynı sayfalardaydık. Ama benim kırk yıllık ağabeyimdi. Demir Özlü'nün kardeşi. Sezer Duru'nun da sevgili eşi... Demir Özlü yarın Stockholm'den gelir, Aras Ören Berlin'den... Taksim'de bir pastanede buluşuruz yine... Orhan Duru da her zaman olduğu gibi yine aramızda olacaktır; onun da, bizim de kuşkusu yok bundan...