sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Aşk, Sevgi ve Evlilik
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi Forumları Okundu Kabul Et


Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey .

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 08-14-2009, 16:16   #1
Kullanıcı Adı
mavihayal
Standart Bir Leyla düşlemesidir aşk...

Bir Leyla düşlemesidir aşk.
Yanmaktır bir gülün kırmızısında, türküler yakmaktır sevgiliye. Gün
batımlarında tutulan sevdaları gün doğumlarında aramanın adıdır aşk.
Seherlerde bülbülün yanık nağmelerinde gül hasreti çekmektir; güle
rengini veren, yüreğini veren bülbül olmaktır aşk.



Ve
biz şimdi büyüsü kaybolmuş zamanlarda aşkın peşine düştük. Pazar pazar
gezinen Zeliha olduk aşkımıza bir Yusuf bulmak için. Yusuf, esrarını
gizleyen ebedi iffetti.



Mecnun'a özendik sevdamızı bir Leyla'ya yüklemek için. Leyla bir ışıktı, ab-ı hayattı aşkı filizlendiren.

Ferhat olup Şirin'ler hatırına gönül kazmasını yamaç yüreklere vurmak istedik. Şirin, gönül aynasında aşkı büyüten bir suretti.



Bitmeyen
özlemler büyütüyoruz bağrımızda. Leyla'ya, Şirin'e, Aslı'ya adadığımız
yüreklerimiz vardır. Suretten öte aradığımız bir yâr vardır. Yârin
adıyla yan yana bilinsin istediğimiz adlarımız vardır.



"Aşk"
ile "ilgi duyma"nın karıştırıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Artık
güllerimiz Leyla kokmuyor, sevda kokmuyor. Aşkın ilk basamağına dahi
çıkamadık. Tutkulara takılıp kaldık. Dergâha gelen delikanlıya şeyhin
"Sen git, âşık ol da gel, aşkı bil de gel!" dediği kadar dahi olsa,
yüreklerimize işleyemedik aşk nakışını. Gönül toprağına atamadık aşk
tohumunu. Nadasa bırakılmış yüreklerimize bir Leyla tohumu düşmedi.



Biz
ölümsüz ve günahsız aşklara değil, günübirlik sevdalara takılıp kaldık.
Cismaniyetin ağında ateş böceklerini yıldız sayanlar gibi, tutkuları
aşk sandık. Talihsiz yanılgılarla yanlış ateşlerde yandı ruhumuz.



Sonu
"kaf"la biten, "aşk"ta kalb vardır. Kaf, kalbidir aşkın. Aşkın kalbini
çıkarıp aldığınızda geriye "aş" (k) kalır, ceset kalır, madde kalır.

Mecnun'un
aşkına özenip de yürüdüğümüz yollar, çöl değil. Oysa aşk, çölde haz
verir insana. Kalb, çöl yanmışlığında kanıyorsa aşk vardır. Aşk,
yanmışlıkla daha bir lezzet verir aşığa. Susuzluktan çatlayan
dudaklardan dökülen Leyla adı, cânân adı, can verir ölür ruhlara. Çölde
ceylanların sürmeli gözlerinde Leyla'yı görenler, aşka uyanır
seherlerde. Ve aşkın büyüsü örülür seherlerde. Toprak öperken
alınlarımızdan, aslında Leyla'dır buseler konduran.

Bizim
seherlerimizde ceylanlar yok artık. Biz seherlerimizi uykulara feda
ettik, göremiyoruz Leyla bakışlı ceylanları. Üstümüze güneşler doğar
oldu. Geceler boyu yıldızlarla söyleşip de onlara elveda diyemedik gün
doğumlarında. Biz, ceylanların gözlerini öpemedik, bu gözler
Leylar'ının gözlerine benziyor diye. Uykulara feda ettiğimiz seherlere
ağlayamadık. Leylasızlığa akmadı göz yaşlarımız.



Biz sevemedik yaratılanı Yaratan'dan ötürü. Yunus mektebinde diz çöküp okuyamadık aşk kitabını.

Oysa,
varlığın özünde sevda hamuru vardı. O hamuru besleyen aşkın pişmanlık
gözyaşı vardı. Adem ile Havva'dan dökülen. Şimdi ezeli pişmanlıklara
değil, günübirlik sancılara akar oldu gözyaşlarımız.



En
sevgiliye iltifatlar vardı sevgililer sevgilisinden, "Ben sana âşık
olmuşam ey şerif!" hitabının tatlı sıcaklığı vardı. "Levlake..."
hitabıyla başlayan bin bir renkte iltifatlar vardı. Âşık ile mâşûkun
ezelde yazılı, göklerde yan yana asılı adı vardı.

Aşk
medeniyetinin sevda pazarında, gönlümüzü bir Leyla'ya, son Leyla'ya, en
Leyla'ya sunmanın hesabındayız. Yere göğe sığmayan Sevgililer
Sevgilisini gönül Kâbe'sinde misafir etmenin telaşındayız.
Misafirlikler bir olmak içindir, tek olmak içindir.Tıpkı kapısına gelen
âşıkına seslenen sevgilinin tek olma hayali gibi.

"Kimsin?"
diye seslenir kapısını çalana. Aşka tutulan âşık "benim" der. Ve tekrar
seslenir sevgili. "Burada iki kişiye yer yok. Gönlüm teki arzular."
Tekrar kapının tokmağına dokunan ve ısrarından vazgeçmeyen âşık, benlik
libasından sıyrılır. "Sen'im" der. Vahdete adım atar, bırakır ikiliği,
küfrü bırakır, çokluğu bırakır. Sevdiğinde fânî olur. Aşkın bekâsını
bulur.



Ebedî aşkı arzulayanlar, sevdiğinde fânî olup ölümsüzlüğe kucak açanlardır.



Ve
sevenlerin dilinde sevilenlerin adı bayraklaşır. Dillerde hep Leyla
kitabı okunur. Kulağa gelen her nağmede Leyla, esen her rüzgârda
Leyla... Buram buram hep Leyla... Kuşların ötüşünde, güllerin kan
kırmızı kıvrımlarında, göğün mavisinde, ağacın yeşilinde hep Leyla
vardır. Yağmur damlaları vuslata koşar, düşer toprağa. Toprak,
Leyla'sıdır yağmurun; toprağın Leyla'sı yağmur...



Mecnun'a adını sorarlar, Leyla der. Geldiği yeri sorarlar, gideceği yeri sorarlar yine Leyla, hep Leyla der. Hep aşk...



Gönlünü
Leyla'ya kaptırmışların şafaklarında, güneşin ışıldayan çehresinde
gamzeli tebessümler saklıdır. Dağların doruklarında hiç kaybolmayan
beyazlıklar, Leyla'nın yüreğe serinlikler bahşeden sevdasıdır. Aşk, kar
beyazı vefalar saklar bağrında.



Yüreğine
yasak koyanlar, vefalara bezenmiş aşklarında ölümsüzlüğün kapılarını
aralar. Gecenin mavi karanlığında yıldızlardan taç yapan âşıklar. Leyla
durağında sevda yağmurlarıyla ıslanırlar.

"Cennet gözlüm" dediğimiz ve yarım kalmış yanımızı tamamlayan sevgiliyi alıp da yanımıza...

"Sen
ey cenneti müjdeleyen Sevgili, Sevgilim!" deyip düşüp de peşine,
tutunup da eteğine aradık mı hiç gecenin ve gündüzün Leylasını?
Sevdanın ve Leyla'nın aşkına kaç gün doğumlarını sancıyla yaşadık? Gün
batımlarında kaybettiğimiz Leyla'yı bir gülün kırmızısında bir bülbülün
feryadında aradık mı hiç? Leyla'dan başkasını görmez oldu mu gözlerimiz?



Yanıklığıyla
ve ceylanlarıyla kendisini aşka çağıran çöldedir Mecnun. Dolaşır bir
baştan bir başa. Yüreğinden aşka ırmaklar akar çöl kumlarında. Gönlünü
avutur. Dolaştığı günlerden bir gün... Fark edemez namaz kılan bir
dervişin önünden geçtiğini. Leyla'dan başkasını görmeye yasaklı
gözleriyle göremez, namaz kılan dervişi. Namaz biter. Kırk yıllık
bekleyiş yükünü bilen derviş kızar Mecnun'a. Özür kuşanmış kelimelerin
ardından, paslı vicdanlara bir hançer gibi, saplanan sözler dökülür
Leyla kitabı okuyan dudaklardan. "Kusura
bakma derviş baba, ben Leyla'nın aşkından seni göremedim. Ya sen,
huzurunda bulunduğun Mevla'nın aşkından beni nasıl gördün?"


Aşk
yanılgısıyla avunan yürekler sıtmaya tutulur. Yeni bir sevdanın, ezelî
ve ebedî Leyla'nın eşiğinde aşka uyanır canlar, Leyla'ya uyanır. Vuslat
kokan düşler Leyla'ya uzanır.
mavihayal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 11:39


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı