sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > EĞİTİM - ÖĞRETİM - KARİYER > Kitap Dünyası
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Kitap Dünyası Kitaplarla ilgili tüm paylaşım burada.

Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler Stil
Okunmamış 03-10-2010, 11:34   #1
Kullanıcı Adı
denizci
Standart Bir Bıldırcın Misali (Yılmaz Kurt) Özeti,Konusu,Karakterleri

Bir Bıldırcın Misali




Anadolu’dan sarı, sıcak öyküler
Yazan: ADNAN KAYIHAN
Yazı Kaynağı: Kitap Zamanı

Çoğumuz, lise yıllarındaki milli bayramlarda Faruk Nafiz’in ‘Sanat’ şiirini boğazımızı yırtarcasına okuduğumuzu hatırlarız. Son dörtlüğü şöyledir: “Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken / Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz / Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken/ Sana uğurlar olsun…
Ayrılıyor yolumuz.” Şimdilerde ne anlam ifade eder bilinmez bu manzume; fakat Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ‘memlekete doğru’ cereyanı içinde, milli edebiyatın temel metinlerinden biriydi şüphesiz. Artık ‘şiir’ zevki ve değeri açısından günümüzün edebiyat telakkilerine bir hayli uzak duran bu dizeleri bana yeniden hatırlatan, Yılmaz Kurt’un ‘Bir Bıldırcın Misali’ (Ötüken Neşriyat) adlı kitabı oldu. Bu yazıları hangi türe ait saymalı, hangi adla anmalı, karar veremedim. Hikâye mi demeli, deneme mi, yoksa hatıra mı! Kimi metinler de gezi yazısı tadı taşımıyor değil. Belki, Reşat Nuri’nin o emsalsiz eserinin yolundan gidip ‘Anadolu Notları’ demek gerekecek. Belki de hepsinden esintiler, kırıntılar taşıyor içinde. Ama ne olursa olsun, Faruk Nafiz’in yukarıda andığım ‘Yazılmamış bir destan gibi’ benzetmesini haklı çıkaracak bir hava var bu kitapta. Anadolu, her çağda, her zaman kendisine kulak veren oğullarına bir şeyler anlatmakta cömert davranıyor ve onun hâlâ yazdıracak destanı var.

Yılmaz Kurt’un yolu, bir kamu görevlisi (kaymakam) olarak, tıpkı iklimden iklime göçüp duran bıldırcınlar gibi (kitabın adını hatırlayın) Anadolu’ya, özellikle de Doğu illerinin çoğu küçük ve yoksul ilçelerine düşmüş: Çukurca, Kemah, Eğin, Gevaş, Tatvan, Cizre, Şırnak, Pervari… Kimisinde görev yapmış, kimisini gezip görmüş. Oralarda anlatacak hikâyesi/destanı olan sayısız insan tanımış. Yanından geçip giden ve görmeye, anlamaya meyilli herkese serüvenini anlatmaya hevesli dağlar, vadiler, köyler ve tarifsiz güzellikte manzaralar görmüş. Dağların yankısını dinlemiş, ırmakların çağıltısında, rüzgârın uğultusunda anlamlar aramış. Yaşadıklarını, gözlemlerini kimi hatıra, kimi Şevket Arı’nın ‘Kırdan Bayırdan Hikâyeler’ini andıran sevimli hikâyeler kimi de deneme özelliği taşıyan metinler halinde yazıya dökmüş. İşte bu kitap böylece ortaya çıkmış.
Bizde devlet hizmetinde bulunanların, sefirlerin, paşaların, vali ve kaymakamların hatıralarını, gözlemlerini yazma geleneği hayli eskidir. Tarih sayfalarında yer bulmamış pek çok olayı ve bilgiyi onların kitaplarından öğreniriz. Çoğu bir edebilik kaygısı taşımayan bu eserler, devirleri hakkında birinci elden kaynak niteliği taşır. Yılmaz Kurt’un Anadolu’dan aktardığı insan hikâyeleri de bir yönüyle bu geleneğe eklenebilecek bir kitap kanaatimce. Edebilik kaygısı taşımayan ama bir edebiyat tadı veren sımsıcak insan öyküleri… Bütün doğallığı, acıları, sevinçleri, komiklikleri, hayat karşısında tavır alışları, inançları, alışkanlıkları ile bizim insanımız var bu kitapta. Yazar, ‘devlet adamı’ kimliğini asla hissettirmeden, ‘içeriden’ biri gibi bakıyor insanlara ve onların hayatına. Her metin, yaşanmış bir anın sıcaklığını, samimiyetini taşıyor. ‘Anadolu Notları’nda anlatıcı, hep o müfettiş Reşat Nuri’dir ve bütün samimiyetine rağmen ‘dışarıdan’ biridir. Yılmaz Kurt ise başarılması hayli zor bir tutumla ‘onlardan biri’ olarak çıkıyor karşımıza. Olayları, insanları anlatırken gerçekçi gözlemler aktarıyor. Bu toprakların sözlü kültürüne, özellikle türkülerine ne denli vakıf olduğunu seziyoruz yazdıklarından. Ve her metnin sonunda, ‘İşte bu bizim hikâyemiz’ demekten kendimizi alamıyoruz.
Bu kitap bize Anadolu’nun en çetin coğrafi şartlarında, çoğu terör baskısı altındaki kent ve ilçelerde, türlü zaruretler içinde görev yapan kamu görevlilerinin sahip olması gereken donanım ve sergileyecekleri tutum hakkında da çok isabetli çıkarımlar sağlıyor. Şartların onca çetinliğine rağmen yazardan asla şikayet ya da olumsuzlukları öne çıkaran bir tavır görmüyoruz. Aksine, coşkuyla, sevda denebilecek bir özleyişle dolaşıyor o kuş uçmaz, kervan geçmez beldelerde. Yazgısı yoksulluk ve yoksunluk üstüne kurulmuş o coğrafyanın insanına hep şefkatle yaklaşıyor. Bir entelektüelin belki de can sıkıntısı, yazıklanma, yahut ‘yaban’ duygusuyla karşımıza çıkacağı bu tecrübeden, o hayranlıkla, sevgiyle söz ediyor. Tayinleri Doğu’ya çıktığında gitmemek için bin bir mazeret uyduran, gittiğinde de bir an önce kaçmanın yollarını arayanların çoğunlukta olduğu ülkemizde, Yılmaz Kurt gibi insanların yürekten alkışlanması gerekiyor.
Yukarıda söyledik, edebi bir kaygısı yok Yılmaz Kurt’un; ama azımsanmayacak hatta hayli seçkin bir edebi birikimi olduğu da metinler arasına sızan göndermelerden, alıntılardan kendini belli ediyor. Daha pek çok şey söylemek mümkün bu kitap üstüne, sosyal çözümlemelere gitmek; yazarın gerçekçi, keskin gözlemlerinden çeşitli ‘okumalar’ yapmak mümkün. Ama hiç gerek yok bunlara. Elimizde, her satırında ’samimiyet’ ışıldayan bir kitap var. Ve onu okuyan herkes, sanırım haritada bulmakta bile güçlük çekeceği ilçelerin sarp dağlarına, engin vadilerine, coşkun akan ırmaklarına, en önemlisi suskunluğu içinde çok şey söyleyen arif insanlarına giden sımsıcak yollar bulacak, bir gün yolunu oralara düşürme ihtiyacı duyacaktır.
denizci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 15:03


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2023

2007-2023 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog