04-23-2009, 23:37 | #1 |
bir babanın mektubu...
"Sevgili kızım,
Bugün on yedi yaşını bitirip, on sekiz yaşına basıyorsun. Artık kendine yön verebileceğin bir çağa geldin demektir. Kısa bir süre sonra evleneceksin kuşkusuz. Önce sana şunu söylemek isterim. Beyaz gelinliğinin içinde, evleneceğin adama doğru ilerlerken, üzerinde taşıdığın elbisen kadar temiz ve saf olmalısın. Yanlış davranışlarda bulunur ve bunun kimse tarafından anlaşılmayacağını düşünerek huzuru aramaya kalkarsan, yanılırsın kızım. Çünkü senin vicdanın, seni cezalandırır ve mutlu olmadığın gibi, mutlu da edemezsin. Tüm hayatını etkileyecek bu tür serüvenlerden uzak dur. Çok erkek arkadaşla gezip dolaşmak sizin yaşlarınızda belki gurur vericidir ama, dikkat etmez ve bu arkadaşlık sınırını aşacak olursan, ne gururun ne de haysiyetin kalacaktır. Bunu sakın unutma kızım. Evlendikten sonra önünde, yepyeni ve bambaşka bir hayatın belirdiğini göreceksin. Bunun güzel ve çekici yanları olduğu kadar, zor ve üzücü yanları da olacaktır. Evlilikte hiç unutmaman gereken önemli noktalardan biri, kocana olan bağlılığını ve onunla gurur duyduğunu sık sık belirtmendir. Çünkü aile içinde duyacağın huzur ve mutluluk buna bağlıdır. İşinden dönüp eve geldiğinde, kocanı daha kapıdan girerken güler yüzle karşılamalısın. Zaman zaman sinirli olabilir, bu gelişleri. Günün koşulları onu böyle asık yüzlü yapmıştır. İşte en büyük görevin o an başlayacaktır yavrum. Kocana o günü nasıl geçirdiğini sana anlatarak rahatlaması için fırsat hazırlamalısın. Bu davranışın çok sevindirecektir kendisini. Sevildiğini bilen erkek, eşini de sever yavrum. Görevlerini tam yapabilmen için, eski alışkanlıklarından ve genç kızlık rüyalarından sıyrılman gerektiğini sakın unutma. Eğer kendinde bu gücü bulamıyorsan, asla evlenmeye kalkışma. Çünkü karşındaki kişiyi mutsuz etmeye hakkın yok, yavrum. Önemli noktalardan biri de, senin için değerli olmayan ufacık bir şey, onun için son derece değerli olabilir. İşte bu küçük ayrıntılar zamanla birleşir ve büyük olaylar yaratabilir, evliliğinde. O yüzden bu küçük şeyleri anında fark etmen ve kocanın düşüncelerine göre davranman gerekir. Unutma ki; erkekler çok çabuk duygu değişikliklerine uğrarlar. kadın olarak buna katlanamayacağını hissedebilirsin. Hatta bu düşünce seni isyana sürükleyebilir. Ama evlilik sonu olmayan bir fedakarlık demektir. Sen verdiğin sürece, karşındaki de vermek zorunluluğunu duyacak ve böylece yuvanız huzurlu olduğu kadar, güçlü de olacaktır. Şimdi uyarılarımın en önemli yerine geldim. Bu satırları bir çok defa okuyarak, söylediğim şeyleri anlamaya çalış kızım. Henüz çok genç ve tecrübesizsin. Bu yüzden de bazı noktaları anlamayabilirsin. Mektubumu yırtıp atma, aksine elinin altında istediğin an bulabileceğin bir yere sakla, kararsızlık içinde bocaladığın zamanlar açıp okur ve doğru yolu seçersin böylece. Erkekler genel olarak dekolte kadınlardan hoşlanırlar. Onlara hayranlıklarını ise, türlü şekillerde belirtirler. Sakın bu sözler seni açık saçık giyinme hevesine sürüklemesin. En büyük yanılgın bu olur. Çünkü hiçbir erkek karısını başkalarının da o gözlerle görmesini istemez ve buna dayanamaz. Aslında maskelenmiş ve gölgelenmiş bir güzellik çok daha çekicidir. Sen kocanın arzularına uy, çevrenin esiri olma. Yine üzerinde durman gereken önemli noktalardan biri de, monoton kadın olarak gözükmemendir. Çünkü aşkı bu öldürür. Bazen sakın, bazen heyecanlı, bazen munis, bazen inatçı, bazen kaplan gibi yırtıcı, bazen de bir ev kedisi kadar sokulgan ve söz dinler olmalısın ki, kocan her şeyi sende ve yuvasında bulsun, gözü dışarıda olmasın. Sana en son şunları söylemek istiyorum, yavrum; Hayatta ne ekersen onu biçersin. Kısacası mutlu olmak istiyorsan, önce mutlu etmelisin. Yolun ve geleceğin açık olsun kızım. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|