11-22-2007, 03:08 | #1 |
Ben neyim/kimim?
Ben neyim/kimim?
Ben ne? Bu araştırmayı yaparken başlangıç noktamız şu olacak; "Gözlenen gözleyen olamaz." Tıpkı göz kendisini göremez, bıçak kendisini kesemez, parmak kendisini işaret edemez, gibi. Gözün gördüğü aynadaki aksidir. Bıçağı esnek yapsak da kendisini kesmesini sağlasak, kesebildiği yer, kesen yer olmayacaktır. Parmak esnek olsa ve kendini işaret etmeye çalışsa, işaret edebildiği kısmı işaret edebilen kısmı olmayacaktır. Böylelikle gözlemleyebildiğimiz hiçbir şey 'ben' olamaz. Başlangıçta onu kullanabildiğimiz için beden bize ben olarak görünür. Ama ben bedenimi gözlemleyebiliyorum. Öyleyse ben o olamam. Ona kumanda edebiliyor olmam, o olmamı gerektirmez. Bir otomobilin içine girip ona da kumanda edebiliyorum ama araba değilim. Aslında araç kullanırken insan, iyi kullanabilmek/konsantre olabilmek için, 'farkında olmadan' aracın sınırlarını kendi sınırları gibi algılar. Bilardo oynarken bir ıstakaya dönüşür. Veya bir bilgisayar oyunu oynarken ekrandaki karakterle özdeşleşir. Veya bir film seyrederken sahnedeki karakterlerden biri olur film boyunca. Bu özdeşleşme bilinçsizce olur. Ama özdeşleşmeden kurtulmak bilinçli çaba gerektirir. Gözlemlemek sizi gözlemlediğiniz şeyden 'soyar'. Birşey gözlemleyebiliyorsanız, ona 'dıştan' bakabiliyorsunuz demektir. O halde nasıl o olabilirsiniz? Peki ben'in beden olmadığını anladıktan sonra, şu soruyu sorabilirim? Ben enerji miyim? Madem maddesel olan beden değilim, belki de o beden üzerinde gezinen/akan bir enerjiyim. Ona canlılık veren enerjiyim. Ancak enerjimizin az veya çok olduğu zamanlara bakarsak bundan bağımsız, 'kendindeki' enerjiyi gözleyen bir 'ben'in varlığı ortaya çıkar. Kendinizi güçlü ya da zayıf hissederken 'ben' hep oradadır. Ve değişen enerjinizi gözlemleyebildiğinize göre 'ben' enerji de olamaz. Daha sonra sıra zihine gelir. Madem madde ve enerji değilim, o halde zihnin kendisi olabilir miyim? Bir düşünce, bir duygu olabilir miyim? Ancak sessiz bir şekilde oturursanız, zihninizden geçip giden düşünceleri ve bunların yarattığı duyguları gözlemlemek mümkün olur. Zihninizi gözlemleyebilirsiniz. Öyleyse 'ben', zihin de olamam. Zaten gözlemleyebildiğim herşey, değişmeyen bir gözlem noktasına (bir sabit referansa) ihtiyaç duymaktadır. Eğer 'ben' gözlemlenen şeyden ayrı olmasaydı, bu sabit referans varolmazdı. Gözlemlenen herşey görecedir, bu görecelik de 'ben'e göredir. 'Ben' sabit yerinde durmalı ki, şeyler de gözlenebilmeye devam edebilsin. İşte bu bir 'şey' olmayan şey (yani ben) diğer tüm şeylerin kılığına bürünerek karşımıza çıkabiliyor gibi. Tüm elbiseleriyle. Bir 'şey' olmadığı halde bir 'şey'miş gibi şeylerle özdeşleşiyor, onlar oluyor. Hiçbir'şey' değil ama her'şey' ve herhangibir'şey'. Not: Yazıdaki 'şey' terimi isim bulmakta zorlandığımız belli bir şeyin yerine geçen 'şey' değildir. Herşeyin yerine geçebilen, tüm şeyler kümesini (madde/enerji/olay/olgu/durum/duygu/düşünce vs) kapsayan, dolayısıyla bunlardan belli biri olamayan bir 'şey'dir. Yani yerine konabilecek başka bir 'şey' yoktur. |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|