|
Türkiye ve Dünyadan Haberler Son dakika haberler ve son gelişmeler burada . |
Seçenekler | Stil |
10-25-2008, 11:25 | #1 |
Başörtüsü ve katsayı talebi ihtiyaç
Anayasa Mahkemesi, partilerin gündeminden düşmeyen başörtüsü yasağının kaldırılması, ÖSS'de uygulanan kat sayı adaletsizliği ve Kur'an kursları konusundaki taleplerin toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığının altını çizdi
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararı, birçok yönden ilkleri barındırıyor. Gerekçede Refah ve Fazilet Partisi davalarında olmayan bir usul uygulanırken, davalı lehine olan deliller de dosyaya girdi. İlgili Haberler Başsavcı'nın isnat ettiği eylemlere halk onay verdi Google delillerine 'ispat şartı' getirildi AK Parti'nin icraatları tek tek anlatılırken, AB yolunda çıkarttığı reform yasaları, kadınlara sağladığı pozitif ayrımcılık 4 üyenin "AK Parti, demokrasi ve laik devlet düzenini ortadan kaldırma amacı taşımıyor, kapatılmamalı." görüşüne dayanak oluşturdu. Bir diğer önemli husus da, üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, Kur'an kurslarına yönelik yaş kısıtlaması ve imam hatip liselerine uygulanan katsayı sınırlamasının kaldırılmasına yönelik taleplerin toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığının kabul edilmesi. Bununla birlikte AK Parti'nin söz konusu taleplerle ilgili siyasal mücadelesini Anayasa'daki laiklik ilkesine uygun biçimde yürütmediği öne sürüldü. Dinin sosyal bir kurum olması sebebiyle toplumda dinî özgürlük ihtiyaçlarının ortaya çıkabileceği, siyasî partilerin bu sorunlara ilişkin politika belirlemesinin doğal olduğu vurgulandı. Buna karşılık Anayasa'nın 24. maddesi gereği, siyasi partilerin bu taleplere yönelik politika üretirken, dinî ve dince kutsal sayılan değerleri ve dinsel duyguları siyasal mücadele aracı haline getirerek toplumda dinsel talep ekseninde ayrışmalara yol açmasının laiklik ilkesiyle bağdaşmayacağı savunuldu. Gerekçede, şöyle denildi: "Toplumsal sorunların ve ülkenin aşması gereken birçok engelin yoğunluğu ve karmaşıklığı dikkate alındığında, dinselliğin sırf siyasal mücadelede üstünlük sağlaması nedeniyle siyasal alanda gerektiğinden daha fazla yer alması, toplum ile toplumsallık ekseninde yürütülmesi gereken siyaset arasındaki sağlıklı temsil ilişkisini zedeleyebilir. Bu ilişkinin zedelenmesi siyaset ile toplum arasında yabancılaşmaya ve siyasal düzenin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabilir. Bu sakınca, söz konusu eylemlerin devlet iktidarını kullanan bir parti tarafından işlenmesi durumunda daha da artar. Anayasa tarafından demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak tanımlanan partiler bakımından dinin siyasete alet edilmesinin siyasi partilerin demokratik işleviyle de uyumlu olduğu kabul edilemez. Davalı parti kurulduktan hemen sonra girdiği ilk genel seçimlerde tek başına iktidar olarak ülkeyi yönetme yetki ve sorumluluğunu üstlenmiş bulunmaktadır. Bu sorumluluğun yalnızca kendi siyasal tabanına karşı değil, tüm ülkeyi kapsayan, kamu yararı amacıyla ve devlet iktidarı kullanımı için geçerli tüm anayasal ilkelere uygun olarak yerine getirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır." 'AK Parti kapatılsın' diyen 6 üyenin karşı oy yazısı ise 'katı laiklik' yorumuyla ön plana çıktı. "Kapatılsın" diyen bu üyeler, laiklik ilkesine Anayasa Mahkemesi'nin kararlarıyla anlam ve içerik kazandırıldığını savundu. Söz konusu üyeler, "Parti'nin, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla anlam ve içerik kazandırılan laiklik tanımlaması yerine farklı bir laiklik anlayışını savunarak, Anayasa'da Cumhuriyet'in nitelikleri arasında yer alan laiklik ilkesini geçersiz kılmaya yönelik yoğun çabaları, amacını gerçekleştirme konusundaki kararlılığını ortaya koymaktadır." görüşünü dile getirdi. Hukukçular bu şerh için, "6 üye, adeta AK Parti'ye laiklik anlayışlarını empoze etmeye çalıştı." yorumunu yaptı. Başsavcı'nın isnat ettiği eylemlere halk onay verdi 'Kapatılmasın' diyen 4 üyenin görüşünün esas alındığı gerekçede, ulusal iradeye dikkat çekilerek, halkın 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti'nin eylem ve icraatlarına onay verdiğinin altı çizildi. Başsavcı'nın AK Parti'ye isnat ettiği ve Mahkeme üyelerince kanıt sayılan eylemlerin ağırlıklı çoğunluğunun 22 Temmuz seçimlerinden önceki yasama dönemine ait olduğu vurgulandı. İktidar partisinin sandıkta seçmenin yarısına yakınının oyunu aldığına işaret edildi. Bu konuda şu görüşe yer verildi: "Davalı parti üçte iki oranında yenilenerek 23. Yasama döneminde TBMM'de yerini almıştır. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde davalı parti seçmenlerin yarıya yakınının oyunu aldığına göre, halkın isnat edilen eylemler ile partinin bütün icraatlarını birlikte değerlendirerek davalı partiye onay verdiği görülmekte; buna dayalı olarak demokratik ulusal iradenin yasama ve yürütme görev ve sorumluluğunun davalı parti tarafından yürütülmesi yönünde somutlaştığı anlaşılmaktadır." Demokratik reformlar lehe yorumlandı AK Parti'nin eğitim özgürlüğüyle ilgili anayasa değişikliğinin iptal edilmesinin ardından seçmen kitlesini eyleme ve şiddet hareketlerine teşvik etmemesinin yanı sıra demokratik reformlar ve aktif dış politika uygulamaları da lehe yorumlandı. Bu politikaların AK Parti'nin sahip olduğu iktidar gücünü ülkenin çağdaş Batı demokrasileri standardına kavuşması yönünde kullandığı ifade edildi. Gerekçede AK Parti'nin kapatılmasını engelleyen icraatlar şöyle sıralandı: "Türkiye'nin temel dış politikası haline gelen Avrupa Birliği'ne giriş çabası sürdürüldü. AB yolunda hukuksal ve siyasal reformlara hız verildi. Savaş zamanlarında dahi ölüm cezası Anayasa'dan çıkarıldı. Kadına pozitif ayrımcılık temel bir anayasal ilke olarak kabul edildi. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sağlandı. AİHM kararları, yargılamanın yenilenmesi nedeni sayıldı. Gayrimüslim azınlıkların statülerinde iyileştirme sağlayan yasalar kabul edildi. Ülkenin daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşturulması çabaları ile özellikle ataerkil ve geleneksel toplumsal yapıyı modern bir dönüşüme açma fırsatı sunan kadın-erkek eşitliğinin Anayasa'ya aktarılması sağlandı." Zaman |
|
|
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|