|
Aşk, Sevgi ve Evlilik Aşk, Sevgi ve Evlilik ile ilgili herşey . |
Seçenekler | Stil |
01-22-2009, 00:43 | #1 |
Bağışla Beni Hayat/a...
(..son kez öptüm şarkılarımızı...susmasaydın, İstanbul böyle ağlamazdı...) ayrılık çaldı kaçtı kapımızı... ben saate bakıyordum...sen bakmadığım heryere... bir aşk geldi kuruldu odama.... seni sordu...saate baktım... yok'tun... ayrılma 'yok' yere... gideceğim az sonra... hala belim bükülüyor düşündükçe... 'içinden şarkılar geçiyorken...hani o Beşiktaş'ta yürüdükçe...' Hani sana sesimle değilde içimle eşlik ettiğim zamanlar... teybe kaydedilmiş,sonra kaybedilmiş anılar yoruyor, tekrara yatkın olmayan aşkları... haddinden fazla yorgunluğumuz belki de bu yüzden şimdi... 'ne istediğini bilen sevdalarım olmadı hiç ' diyor bir şair...k/anıyorum seni...halihazırda bilmeme ihtimaline karşı... sana verdiğim cevapların aslında cevapsız olduğumu cevapladığı zamanlardı... hani' nasıl sevilmek ister insan' dı sorguladığım... hiç bulamadığımdı...yani sorduğum zamanlar... bir sorgulamanın içinde yanıt olmazdı...öğretmedi hayat... fiyaskosuydu beceriksizliğinin... ve hala bir özür borçluyum sana.... şimdi biliyorum...'hayatı boyunca sevilmeyi tatmayan insanlar için, şeklini düşünmek lotodan çıkma ihtimali %50 olan parayla daha almadığı evin içini hayal etmekten farksızdır...'' hafif kırık tebessümle bulunmuş bir cevapla ne kadar aralanırsa gülüşler, o kadar araladım bugün dudaklarımı... bildiğim, şiirler söylenirken kirlenmezdi...oysa düştükçe kirleniyor hayatlar... yerini daha sen gelmeden hazırlamış ayrılıklarda, en arka koltukta, en paralı müşteri gibi ağırlanıyorsun...kabullenmeli... üşüdükçe ve düşündükçe seyircisin kendine... ya da 'sen' niyetine rakıya kattığım düşler aslında sek mi? katışıksız... düşlesek mi? düşlemesek mi? bir zamanlar, ellerimden doyurduğun düşlerimiz, beni terkettiler...büyüdükçe... senin gibi habersiz...nankördüler.... boğazımdan geçen, belki o en eskiden...ya da sen bilmeden... her nasılsa işte... ekmek arası köfte tadı yok artık konuşmaların yani anlayacağın../..yok eski sıcaklığın... geç düş'tüm Haliç'e... söyleyin! saçlarımı şiirlere yoldurtmasın! 'kırılmak' eylemine dönüşüyor zaman ilerledikçe söz bitimleri, önceden var olanların, artık hayale dönüşmesi eylemi... zaman durunca öğreniyor işte insan...dönerken değil...giderken hiç... yüzümde kırılan kadehlerde, masalına yakalanmış denizkızının sarı saçları... boğazıma dolanan masallar değil, masallarda ki boşluğu dolduramayacak olanlar belki de... ya da 'olma' eylemini senin gibi başaramayacak olanlar... bu kış'tan nasibini alacak belki son sayfam...cebimde kalan...cebimi hayat pahalılığında yakan... kurulma öyle...'düşle' bir... gidiyorsam, kaç 'sen' gelecek ardımdan... uyurken konuşmakmış oysa susmak... sayıklamaksa, uyandığımızda unutulacağını bildiğimiz düşleri bilinçaltına ayıklamak.... zamanı geldiğinde, bir şarkı, bir sokak, bir film, şiir yahut bir simitçiyle uyandırılmak ve kanatılmak üzere... uyanmamalı böylesi sağlığa zarar havalarda... en çokta şarkılarda... yani demem o ki, içinde asıl sancıyan, ama yönünü hep karşıya çeviren tarafa... uyumalı...yağmurların dilinden.. ağlamalı...hiç ağlamamış gibi, inceden... çocukluğunu söndürürken son sigarada, ya da beklerken hiç gelmeyecek olan son otobüsü... vururken bir ağrının teline, söylerken geçmişi, dolmayacak bir iç çekişle... belkide en çok....söylenemeyecek bir 'hoşçakal'ı, hiç koklanılamayacak bir yastığa usulca terkedip, sevdiğinin kokusuyla, giderken aslında hiç gelmediğin bu yerden... bu sabah...uyanma(malı)! Hatice Menteş |
|
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|