|
Köşe Yazıları Beğendiğimiz yada kendi yazdığımız köşe yazılarını paylaşabiliriz. |
|
Seçenekler | Stil |
11-19-2008, 04:11 | #1 |
Aşkın için kıyameti koparanlar, neredesiniz?//Ali Karahasanoğlu - Vakit
Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan, gözaltına alındı.
İhalelere fesat karıştırma suçundan.. “Gözaltına alınmalı idi / alınmamalı idi” tartışmasına girmiyorum. “Soruşturma nasıl yürütülmeli idi?” konusuna da değinmiyorum.. Sadece, rektör beyin milliyetçi çizgiden birisi olarak kamuoyunda tanındığını hatırlatıyor ve benim esas dikkat çekeceğim konuya geçiyorum.. Ben bekledim ki; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın gözaltına alındığında, yeri göğü inletenler, Selçuk Üniversitesi Rektörü için de benzer bir tepki göstersinler.. Evet; ben Yücel Aşkın’ın gözaltına alınmasında, hukuka aykırı bir durum görmemiştim. Rektör de olsa / memur da olsa, bu tür suçlarda izin alınmasına gerek olmadan, gözaltı emri verilebileceği kanaatindeydim. Ama ülkede azınlıkta oldukları halde, her şeye egemen olan güçler, aksi görüşte idi. Aslında onların hukuki görüşleri mi o yönde idi, yoksa kendi adamları gözaltına alındığı için mi öyle savunma yapıyorlardı, şimdi anlaşıldı. Evet, 3 sene sonra, yine bir rektör gözaltına alındı. Ama bu sefer, ne CHP ayağa kalktı, ne Barolar Birliği.. Ne İstanbul Barosu, ne Ankara Barosu!.. Oysa, hatırlayın Yücel Aşkın olayını.. Ankara Barosu ayrı, İstanbul Barosu ayrı, Barolar Birliği ayrı ekiple, Van’a çıkartma yapmışlardı. Savcıyı etki altına almak için, açıklama üzerine açıklama yapmışlardı. Hatırlayın, tüm Türkiye genelinde, doktorlar yakalarına beyaz kurdela takıp, gösteriler düzenlemişlerdi.. CHP’li Ural Akbulut, ODTÜ Rektörlüğü koltuğunda oturuyor ve üniversitesini ayağa kaldırıp, koca koca öğretim üyeleri sokaklarda yürüyüp, “Rektör gözaltına alınamaz” diye protestoda bulunuyorlardı.. Deniz Baykal’dan tutun, emekli başsavcılara, emekli yüksek hakimlere kadar birçok kişi, “Rektörün, YÖK’ten izin alınmadan gözaltına alınması kanuna aykırıdır” diyorlardı.. Şimdi bir başka rektör gözaltına alındı. YÖK’ten izin alındığına dair bir açıklama yok. Buna rağmen, ne CHP’den bir ses var, ne de diğer barolardan, diğer kurumlardan.. Öyle ise? Evet öyle ise, Yücel Aşkın’ın gözaltına alınmasında sergilenen tepkiler, hukuki gerekçelere değil, ideoloji arkadaşlığına dayanıyordu. Hukuk öyle emrettiği için değil, beyefendilerin yandaşı bir rektörün tutuklu kalmasını engellemek için öyle açıklama yapıyorlardı. Aslında hukuk, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren suçlarda, izin-mizin istediği yoktu. Ama egemenler, kendi yandaşlarını korumak / kollamak için, hukuku ayaklar altına alıyor ve Yücel Aşkın’ın yargılanmasının önüne geçmek istiyorlardı.. O zaman da Özdemir Özok, Barolar Birliği Başkanı idi. Hatırlayın; hemen uçakla Van’a gitmiş, Rektör Yücel Aşkın lehine açıklamalar yapmıştı. Hemen arkasından da, büro ortağı Teoman Evren, Yücel Aşkın’ın avukatlığını üstlenmiş, her duruşma için Van’a gidip gelmişti. Şimdi gözlerimiz bu büyük(!) hukukçuları arıyor.. Teoman Evren vefat etti. Dolayısıyla, “Git, Selçuk Üniversitesi Rektörü’nün avukatlığına soyun” diyecek halimiz yok... Ama Özdemir Bey ne bekliyor acaba?.. Deniz Baykal ne bekliyor?.. İstanbul Barosu ne bekliyor? ODTÜ’deki öğretim üyeleri ne bekliyorlar?.. Ne bekliyorlar ki; “Hükümet, bilim adamlarını birer-ikişer safdışı ediyor” yaygarası kopartmıyorlar? Şimdi gözaltına alınan rektör, solcu değil diye mi sesleri çıkmıyor? Evet aynen öyle.. Kendi yandaşları gözaltına alınınca, “Hukuk çiğnendi” diyorlar.. “Bilim adamlarına baskı” diyorlar.. Karşı görüşten biri gözaltına alınınca, “gık”ları bile çıkmıyor! Çünkü dertleri “hukuk” değil. “Bilim adamlarının özgürlüğü” de değil. Dertleri; “yandaşları koruma!” |
|
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|