sonforum.org

Anasayfa Facebook Bugünki Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   sonforum.org > TARİH - KÜLTÜR ve SANAT > Şiirler ve Yazılar
Kayıt ol Google Üye Listesi Market Girişi


Şiirler ve Yazılar Beğendiğimiz yada yazdığımız şiir ve yazıları burada paylaşabiliriz.

Yeni Konu aç  Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 05-29-2008, 21:52   #1
Kullanıcı Adı
MetinCeylan
Wink Aşkı Tanımlayana Aşk Olsun

“Aşk kaydında olan kişi
Baş kaydında değildir”
(Mevlana)


Yani aşk; bir kapı, bir koridor, bir yastık kadar basit bir şey değildir. Sadece bir “şey” değildir. Yanmayan kalorifere kızan, radyo kanalı ararken bile sabırlı olamayan, bir market kuyruğunda öne geçme planları yapan kişi, beşinci viteste iki yüz yapıp uzaklaşıyor demektir aşktan.

“Aşk mıdır can u dil mülkünü yağma eyleyen
Aşk mıdır sinem içre gelip ca eyleyen
Aşk mıdır boynuma takıp bela zincirini
Gezdirip mecnunleyin âlemde rüsva eyleyen”
(Muhubbi)


Yani aşk sabah evden çıkarken sırtınıza geçirdiğiniz gri bir ceket gibi kolayca çıkarılıp fırlatılmaz. Anneniz gibi siz nazlanınca müsamaha gösterip nazınızı çekmez. Bir kasetin A–1 şarkısı gibi dinleyip ağladıktan sonra “stop” düğmesine basılıp durdurulmaz aşk. Aşk hep başa sarar kendini. Saçları iki belik değildir aşkın; alabildiğine uzun ve dağınıktır ve tarak geçmeyecek kadar da gürdür. Okşamaya gelmez, dolaşıklığı açılsın istemez, pasaklı bir kız çocuğu gibi ayaklarınızın altında gezinir durur. Bir çubuk makarnayı bile çatalına dolayamayan biri onun saçlarını taramaya nasıl talip olabilir?

“Bir katreyim ama yine Ummanlara doymam
Topraklara, yapraklara, insanlara doymam
Hem ateşlere, hem nura hem zindanlara doymam
Ağlat beni inlet beni ta haşre kadar yak”
(Yaman Dede)


Yani sabah kalkınca dudağınızdan dökülen bir mırıldanmayı istemez o, senfoniler ister, ağıtlara karışıp tellere dolanmak ve her ağızdan duyulmak ister. Mp3 ler gibi tek dokunuşla içini dökmez o.

Kendini bir yüzle gizler. Duraktaki, pazardaki, okuldaki çoğu yüz aşkı maskeler. O maskeler ki; ya bir otobüsün en arka koltuğunda yahut bir yağmurun ıslattığı kaldırımda, bir çiçek tomurcuğunda, bir şiirin en içli mısrasında düşüverir. ...

“Aşk bir şuledir ki, parlayınca maşuktan başkasını yakar mahveder” (M.İkbal)

Yani bir elektrik düğmesine dokunmak kadar basitçe yanmaz aşkın ışığı. Aşk elindeki ampule senin duy olmanı bekler. Elektriğe sen çarpılacaksın ki o ışıldayacak. Jelâtin parlaklığı ile kandıramazsın onu, aşk yansımayı sevmez.

“Ateşi hicrinle can durmaz figana başlar
Kaynayıp akar ol ateşle gözümden yaşlar
Ateşim yaşım iniltim can içinde gizlidir
Zahirimde yok içimde hasıl oldu yaşlar”


Pimi çekilmiş, ya da patlaması “an”a kurulmuş bir bomba taşır kalbinin üstünde her aşık. Kirk-box ringine çıkmış bir cin ali cesaretine bürünmüştür ve yenileceğini bile bile hüzün ve eleme karşı tekmeler savurur. Her gece ayrılık acısı ile solup buruşmuş yüz, her yeni güne çikolata yiyip mutluluk hormonu salgılayan bir obez gibi sırıtarak başlar.
“Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Dökülüp varlığa gitmektir adı aşk
Bela yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ana tutmaktır adı aşk”
(Eşrofoğlu Rumi)


Yani aşk; sabaha kadar testere ile ikiye bölünür, akşama kadar sabır dikişleri ile yeniler kendini. Düz yolları, düz çizgileri sakin nehirleri sevmez hep türbülanslı uçuşlar ister. Boşluğa düşer, kâh boşluk ona düşer.

Siyah giymeye, intihar etmeye meyilli gibi durur aşk. Onu bu eğilimden kurtarıp beyaza boyamak ve ebedi bir hayatı muştulamak senin aşkı layık olan yere kaldırmanla mümkündür. En son ne zaman baktın gökyüzüne? Hatırlamıyorsan senin kalbin aşkın çekiminden sıyrılıp bu dünyanın çekimine yenilmiş demektir.

“Aşk imiş ışık veren âşıklara
Aşk imiş ateş veren yanıklara
Aşk imiş derde bırakan âdemi
Aşk imiş deva veren âşıklara”


Yani aşk ten kafesini mesken edinen iyi huylu bir misafirken ve soylu bir efendi ona hükmederken, ifşa edilip dökülünce dudaktan, aşkın şaklabanı olur aşık ve efendilikten soyunur, kırılıp dökülür cennetteki yerinden. Bir “dalga geçme aparatı” haline gelir ve günaha yürüyen dalları budanmazsa, bir gözaltı torbası, bir kutu antideprasan ilacı olarak sana geri döner.

“Aşk ki kalbe gıdadır. Ne yenir ne yutulur. Bir demir leblebidir çiğneyebilene aşk olsun” (Şinasi)

Yani efendim aşk kemirir durur insanın içini. İki lokma ekmek yenince bastırılmaz, bir bardak su içince söndürülmez. Üç dört eki olan bir gazete gibi her sabah eşiğinizde beliriverir.
MetinCeylan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Sonforum'un önerileri

Okunmamış 05-29-2008, 21:56   #2
Kullanıcı Adı
™DJ_αzяαϊL
Standart

ELine Saglık Dostum
™DJ_αzяαϊL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı


Saat: 20:21


lisanslı Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2022, Jelsoft Enterprises Ltd.
Forum SEO by Zoints
SonForum.org 2007-2025

2007-2025 © SonForum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " İletişim " kısmından bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı