Cumhuriyet Başsavcısı...


Her yere tabela asıyorlar, “Avrupa’nın en büyük adliye sarayını yaptık” filan diyorlar.

*
Halbuki, bu iş binayla olsaydı...
Yargıtay Başkanı müteahhit olurdu.

*

Bakın...

*

Cumhuriyet Başbakanı denmez.
Cumhuriyet Bakanı denmez.
Cumhuriyet Müsteşarı denmez.
Cumhuriyet Büyükelçisi denmez.
Cumhuriyet Valisi de denmez.

*

Ama...
Cumhuriyet Savcısı denir.

*

Peki niye?

*

Mustafa Kemal de merak etmiş... Ve, “cumhuriyet savcısı” sıfatının isim babası olan Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a sormuş aynı soruyu, “Niye?”

*

İsviçre’de hukuk doktorası yaparken, İzmir’in işgal edilmesi üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak için yurda dönen ve Ege dağlarında vuruşan... Sonra da Mustafa Kemal’in emriyle hukuk reformunun temellerini atan Profesör Mahmut Esat Bozkurt, şu cevabı vermiş...

*

“Gün olur, Cumhuriyet’i korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, büyükelçiden, validen bile hesap sormak gerekebilir... İşte onun için, Cumhuriyet Savcısı’dır!”

*

Cumhuriyet’i savunmak...
“İlk işi”dir.

*

İrticayla mücadele etmek için, ekstra plan mlan hazırlanmasına gerek yoktur.

*

Dolayısıyla...

*

Tarikatçıların cirit atması için, irticayla mücadele etmeyi suçmuş gibi gösterenlerin... Haysiyet cellatlarının yargısız infazlarını gülümseyerek seyredenlerin... Hayatını Cumhuriyet’e adamış komutanları ayağına getirirken, teröristin ayağına tıpış tıpış mahkeme götürenlerin... Bu millete verebileceği “hukuk dersi” yoktur.



Yılmaz ÖZDİL (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13837704.asp?yazarid=249&gid=61)

Tabi öledir ,işinize gelmedini millete karşıda savcı korur demi cumhuriyeti !

Sizin o çok bilmiş kafanız cumhuriyeti bile kavrayamayacak seviyede,hala hukuk öğretiyorsunuz millete !

Demokrasiyi,cumhuriyeti,hukuğu bile işinize geldiğini gibi yorumluyorsunuz,ama bu milletin yarısı sizin işine geldiği gibi görmüyor,yine işinize gelmeyen kısımdan,cumhuriyetten yiyeceksiniz tokadı !

Tarikatçıların cirit atması için, irticayla mücadele etmeyi suçmuş gibi gösterenlerin... Haysiyet cellatlarının yargısız infazlarını gülümseyerek seyredenlerin... Hayatını Cumhuriyet’e adamış komutanları ayağına getirirken, teröristin ayağına tıpış tıpış mahkeme götürenlerin... Bu millete verebileceği “hukuk dersi” yoktur.

bugün ülkeyi yönetenlerin "Ne mutlu Türk'üm diyene" dediği, milletin adını "Türk milleti" olarak andığı iki cümlesini görmedim bugüne kadar. "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözüne alerjisi olan ve milletinin adının Türk olduğunu kabul etmeyenler, her zaman haksızdırlar ve öyle kalacaklar.

eğer bir şeyleri savunacaklarsa çıkıp parti kursunlar siyasal ortamda istediklerini savunsunlar. sırtında cübbe varken siyaset yapılmaz. demokrasinin ana gereği nedir çoğunluğun dediğinin olmasıdır. ama nerde 10 tane yargı mensubu çıkıyor. yok kardeşim böyle olacak. benim dediğim olacak. son olaylarda cumhuriyeti savunduklarını hiçbir akıl mantık izah edemez. misillemeden başka bişey değil bu. sen öyle yaptın ben böyle yaptım oldu. bu çok yanlış. milletin iradesini yok saymaktır. millet olmasa cumhuriyet olmaz cumhuriyet olmazsada cumhuriyet başsavcısına gerek kalmaz değil mi?