PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : '' A Ş K ''


kelebek35
11-12-2009, 17:06
'' Aşk ile Buyrunuz ''




"Biz bu dünyaya üç harfin mahrecini çıkarmaya geldik…
Ayın, Şın, Kaf = Aşk” (*)

Aşk…

“Sen” tahtına kim oturmuşsa onun adıydı.

Ödenilen bedellerin ismiydi.

“Şunu yaptım. Bunu yaptım” dedikçe kanayan yanımızın acısıydı.

En kaygan yanından yürümekti kalbin, düştükçe vazgeçmemek her düşüşte bir daha yenilenmekti.

Yüreği çatlatan en derin nefesti.

Sukutun sesiydi o.

Aşk...

İçimizin en garip telaşıydı.

Tanıdık bir isimdi

Kişiler adedince yaşanmışlık taşıyan, bilinen, ama bilindikçe unutulan yanımızdı.

Sonu hüzünlü biten masalların en zalim kahramanı iken, aynı anda en acınan taraftı.

Torbasında tek isimle gelen, bir ömür o ismi tekrarlatandı.

Klasikleşmiş bir şiir gibi her an yenilenen, yenilendikçe çoğalandı.

Hayatın nefes almaktan ibaret olmadığını öğretirken, bir gözleri ahuya zebun edendi.

Bütün “sen”li anları toplatıp, “işte hayat bu” dedirtendi.

Aşk...

En mahrem yerden çizilip, en utangaç yanımızdan sınıyordu.

Bencilliği unutup “sen” vadilerinde koşturuyor,

Ertesiz bırakıp, dünlere prangalıyordu.

Tüm mevsimleri değiştirip; zemheride yaz, yazda karakışa dönüyordu.

Şikâyet ettikçe de acıtıp, gülün dikeni oluyordu.

Her geceye bir isim kazıyor, her sabaha o ismin kırıklarını seriyordu.

Aşk...

Yalnızlığın peçesini açıyor, acılarla yüz göz ediyordu.

Dile kadar gelip yutkunulan kırgınlıkların tadı oluyor,

Yürekte kekremsi bir tad bırakıyordu.

Bu halinden hiç şikâyet etmiyor, hüzünlendikçe bileniyordu.

Yani “Ben”li anları un ufak edip başımızdan aşağı serpiyordu.

Aşk...

Üç harf tek hece iken,

Bir ömre bedel olacak kadar derindi.

Bir şey için her şeyin feda edildiğini duyduğumuzdan beri, vazgeçişlerin adıydı.

Bir damla gözyaşında tufanlar saklayandı.

O kadar güçlü, bir o kadar masumdu.

Kimi zaman hoyrat bir rüzgâr oluyor; kızdıkça yıkıp, hüzünlerde susuyordu.

Kimini mecnun edip çöllere düşürüyor,

Kimini boğup deryada yitiriyor,

Kimini zindanlara itip, kendini bitiriyordu.

Aşk...

Sonsuz sevgi vaad ediyor, her başlangıcı bitişe gebe kılıyordu.

Korkunun ikiz kardeşi olup; hiç güvendirmiyordu.

Ruhumu üşütüp, aklımı başka diyarlara sürüp,

Kalbimden bihaber eyliyordu.

Dilime sıkı düğümler atıp

Sözü namluya sürüp, en ben yanıma nişan alıyordu.

Aşk...

Aslını kimse bilmiyordu.

Yazıldıkça yazılıyor, söylendikçe gizleniyordu.

Hesapsız harcamaya gelmişti zamanı, kimseden müsaade almıyordu.

Deli bir tay gibi, dizginlendikçe dikleniyordu.

Yürek evinin kapısını zorluyor, kimi zaman açık unutuyordu

Binlerce küçük ayrıntıyı keşfettiriyor, tüm geç kalmışlıkları kanatıyordu.

Aşk...

Gitmek ve kalmak arasında sıkıştırıyor,

Hep bulmamak için aratıyordu.

Sefersiz gemilerden bilet alıyor, şehrin titreyen iskelelerinde bekliyor,

Uykusuz banklarına yaslanıyordu.

Hiç ummadığımız anda geliyor, umduğumuz anda gitmiyordu.

Zira umduğumuz an, hiç olmuyordu.

Ve öğretiyordu

Aşk: Keşkesiz kaldıkça yaşanıyordu.

kelebek35
11-12-2009, 17:07
http://2.bp.blogspot.com/_rOT1O1yur3M/SEDvcpo1xlI/AAAAAAAAAhQ/2OX2hND32PI/s1600/g%C3%83%C2%BClek.bmp

Sevgilinin yüzü mü; aşk yangınını alevlendiren ilk kıvılcımdır.

Âşığın kalbi mi, ilk bakıştan sonra suda titreyen bir mehtap.

Göz... Savaşı başlatan haberci.

Bakış... Elde olmayan kader; ilâhî kaza.

Ve aşk... Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise......

....................

Aşk; kayıtlara yokluk düşürerek yapılan varlık yağmalaması.

Aşk; kayıtlardan da düşerek kayıtsızlık kaydına geçme çabası.

Aşk; bir "HİÇ" levhasına atılan imza, harflerin batnında gizli mânâların mânâsı.

Aşk; özleyenle özlenenin bitimsiz vuslat hülyâsı.

Aşk; dipsiz kuyulara salınan gönüllerin susuz kovası.

Aşk; muallakta duran deniz, kıyısı olmayan sonsuzluk deryâsı.

Aşk; " Üç Harf Beş Nokta " da hülâsâ edilen kâinat yasası.

...............

kelebek35
11-12-2009, 17:08
...
Bir gün bir ses duydum, şöyle dedi
'haydi bir gülüş ol, bir nefes ol, o'ndan bize bir ses ol.'
bana güneş'in adı verildi, Şems.
İşte böyle başladı, benim hikayem

http://tn3-1.deviantart.com/fs31/300W/f/2008/228/b/e/Mahdi_by_proama.jpg
...
Aşktan mutluluk, güvenlik beklerler, halbuki aşk son zerresine kadar kendini vermektir, ruhundaki son zerreye kadar sevdiğin olmak istemektir, onun içinde eriyecek kadar sevmek, kendinden kopmak demektir. İşte ben aşk derken böyle bir aşktan bahsediyorum, ölmekten bahsediyorum. Var mı o'nun aşkıyla ölmeye cesareti olan?

Tebrizli Şems

kelebek35
11-12-2009, 17:10
Susuyorum

Çığlıklarda kelimeler

Aşk gömleğiyle eli kolu bağlı birkaç deli cümleden ibaret sessizliğim

Hiçbiri bana dair değil, varsa yoksa SEN

İçi dışı SEN olan bir sessizlik bu

Susuyorum

Yine de yetmiyor

İçten içe sızan birkaç damla harf, ummanda SEN oluyor

Sus”u”yorum… Kelimeye, aşka, sana

Kanmak nedir bilmeden ab-ı hayat gibi aşkını içiyor, içtikçe kabuklarımı azad edip tazeleniyorum

İçtikçe hissizleşiyor dudaklarım…

O dudaklardan sessiz bir “SENİ SEVİYORUM” sızıyor

Susuyorum…

kelebek35
11-12-2009, 17:11
http://files.myopera.com/Zaffa/blog/mad_by_iulia10usss.jpg

Kader’dir,aşk…Aşka irade tesir etmez.
Aşıklar bir ilahi kaderi yaşarlar.
Neden, nasıl olduğunu bilmedikleri bir halin yoludur önlerinde uzayan.
Ayakları alıp götürür insanın ,kalbi alıp sürükler sevgilinin saçlarına doğru.
Bir kaderi yaşamaktır aşk.
Aşıklardan sual olunmaz bu yüzden.
Aşktan sual olunmaz insan.
Aşık,muaftır.
Onu oradan almaya hiçbir güç,hiçbir istek yetmez.Aşık ancak kaderi gereğince aşktan uzak kalır.
Doğmak gibidir aşk.Kendiliğinden…Ölmek gibi ya da ,tayin edemeden …
Belirlenen saattir üzerimizde ,yağmurun yağması,güneşin doğması,çiçeklerin açması,mevsimlerin dönmesi,nehirlerin akması,kuşların kanat çırpması,rüzgarın esmesi,bulutların hareket etmesidir aşk.
Sur’un üflenmesidir.
Saattir aşk.
Sevgiliyi gördüğünde artık başka yöne çevirmemektir bakışlarını.
Aşk kanattır…
Her sabah ezanında Süleymaniye’den gökyüzüne yükselebilmektir.
Bu şehri baştan aşağıya dolaşabilmektir aşk.
Boğaz’ın esintisine bırakmaktır kendini.
Alçalıp,Eyüp sırtlarında nefes almaktır.
Bir vapura eşlik etmektir Üsküdar’dan Sirkeci’ye.
Bir martının kanadının peşinde,Marmara Denizi’nin altını üstüne getirip lodosla yarenlik etmektir…
Boş bir pet şişe ,yarısı yırtık bir mektup ve buruşturulup atılmış bir Maltepe sigarası paketiyle,Samatya açıklarından karaya vurmaktır.
Aşk hep karaya vurmaktır.
Aşk ,an geldiğinde başka bir gökyüzüne de uçabilmektir.
Alıp başını buralardan gidebilmektir bir gece vakti.
Özgür olmaktır.Kanatlanıp bir dağın zirvesinde nefeslenmektir.
Alıp sevgiliyi bu şehrin namussuz karanlıklarından ,uzaklara,bir masalın şefkatli kollarına uzanmaktır.
Alıp sevgiliyi,bu kirden ,pastan uzaklara kaçmaktır.
Bir şarkıya kanatlanmaktır,çok eskilerde kalmış bir köy evine uçmaktır.
Kader göz ettiğinde ,hesapsızca takılıp peşine ,nereye derse oraya varmaktır.Aşk varmaktır.
Şimdi çok gerilerde kalmış sımsıcak bir hatıraya süzülmektir,sevgilinin ellerinden bahsedip…
Aşk kimsesizliktir…
Bir anda ıssızlaşmak ,kimseleri görmez olmaktır.
Köyün delisi,mahallenin enayisi,alemin abdalıdır.
Öylesine yalnız ,öylesine bir başına ,öylesine kimsesizdir aşık…
Ve aşk öylesine kalabalık…
Kendi dilini konuşur,kendi hayalleriyle ayakta kalır,kendi boşluğunu doldurur sigarasının dumanıyla.
Aşk hali yokluk halidir bir tarafıyla .
Herkes bir yerlere gitmiştir.Hiç bilmediğin yerlere.
Ne arayanı vardır aşığın ne de soranı.
Kimsesizliğine bir tek sinema perdeleri ortak olur.
Bir tek emirgan parkı sorar hatrını.
Bir tek sokak satıcılarının sesi duyulur aşığın odasında .
Kimsesizliğin yaydığı bir suskunluktur aşk.
Aşk derin bir kuyudur…
Kervanların uğramadığı yollarda kalmış bir kuyudur aşk…
Yusuf’un kuyusu…
Kaderin ta kendisidir…
Bir kuyunun karanlığında,bir kuyunun kuytuluğunda,bir kuyunun endişesinde umut etmektir,dua etmektir,yakarmaktır,beklemekt ir.
Kuyunun içinde bile susuzluk çekmektir.
Bir Beyoğlu gecesinin neon ışıklarla aydınlatılmaya çalışılan günahkar karanlığında kaybolmaktır aşk.
Kader neredeyse, orada olmak;kaybetmekse istenilen eyvallah diyebilme yeteneğidir.
Kuyunun ortasında belki de ölüme yakın durmaktır aşk.
Boğazı patlarcasına bağırmak,seslenmek,birilerini varlığından haberdar etmektir aşk.
Ben buradayım diyebilmektir,ben aşığım diyebilmektir,aşkını cümle aleme haykırabilmektir aşk.
Bir aşka düşmek,bir kuyuya düşmektir.
Kader ve aşk bir kuyuda birlikte yıllarca yaşayabilir.
Yeter ki insanın içindeki Yusuf yanı onu dımdızlak bırakıp gitmemiş olsun.
Yeter ki kuyu ,o kuyu olsun.
Aşk, bütün karanlıklara ve zamanlara karşı beklemeyi bilmenin ta kendisidir.
Nasıl olsa kader ,hep yanı başında ve olması gerekenin yanında yer alacaktır.
Aşk böyle tarifsiz bir alınyazısının ebcedidir….
İbrahim Sadri - Aşk 29 harftir

kelebek35
11-12-2009, 17:15
http://ab.img.v4.skyrock.com/ab4/ceyliz/pics/265098022.jpg

Eskiden dergâha ilk defa adım atan Kur’an öğrencilerine;
“Âşık mısın?”diye sorarlardı.. Eğer değilse;
“Git, âşık ol, öyle gel” derlerdi. Mecnun’un Leyla’ya aşkı, hakiki aşka basamak oldu.Madem öyle, bizim de hakiki aşkı bulmamız için sevdalanmamız mı gerek?Ya da âşık olduğumuz biri varsa, bu aşkı Allah aşkına nasıl dönüştürebiliriz?Dergâh hayatı ya da tasavvufî hayat, gurbeti öne çıkararak,
vuslata hasreti hedefler.
Bunun sebebi gurbetin yaratılışla başlamış olmasıdır ki Allah,
nurundan Nur-u Muhammedi’yi yaratıp,
bu nurdan felekleri yaratmasıyla,
insanın ilk gurbeti başlamış olur.
Doğal olarak dünyada, ruhlar âlemindeki tadılan lezzete
vuslat iştiyakı olacaktır.
Aşkın kaynağı Allah’tır.
“Nur-u Muhammedi’nin yaratılmasıyla aşk hâsıl oldu,aşk âlemlere vesile oldu” der Mevlana Hazretleri. Teşbihte hata olmasın- bir aynanın karşısına geçip güzelliğini,
kemalini görmek isteyen kişinin aynadaki yansıması;
“sen güzelsin” deyip alkışlayacaktır.
Aynadaki yansıma O’ndandır.
Ne odur ne değildir. Yani aynadaki “Zat” değildir.
İnsan esmaya aynadır.
En güzel ayna Efendimizdir.
“Vallahi sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.”
Allah, Nur-u Muhammedi ile âlemleri yaratırken
insanı da bu nurdan yarattı.
Yani bir yazarın mürekkebi gibi,
Efendimizin nuru âlem harflerinin mürekkebiydi.
Biz de Allahın yarattığı âlemler içinde bir harfsek,
bizim bedenimizde, Nur-u Muhammedi var dersek yanılmış olmayız.
Hatta bedene anne karnında üflenen ruhun Allah’tan geldiğini
hesaba koyarak,
bir insan ruh ve cesetten oluşan varlık olarak,
Allah Kelime-i Şahadeti insana derç etmiş,
Efendimizin ismini, Lafz-ı Celalinin yanından ayırmamıştır diyebiliriz.
Gerçek aşk sultanı Allah’ın tahtı, kalbdir.“Ben yerlere ve göklere sığmadım,
ancak mü’min kulumun kalbine sığdım.”
Allah aşkı dışında tüm aşklar mecazdır. Göz penceresinden kâinatı seyreden ruh ile
sevdaya odak olmuş kalb,
dünya gurbetinde, devamlı anavatanını özler...
tahtın sahibini arar!
Ararken mecaz aşklara tutulur fakat kalb ve ruhun aradığı sonsuzdur,baki olandır.
Bakar ki, bağlandıkları fani, geçici, verdiği haz da geçici...
Dolayısıyla kalb, mecaz olduğu için itecektir.
“Bu değil” diyecektir.
Zira sadece insana değil, güzel bir ezgiye, güzel bir muhabbete, denize, yaylaya...
Yani göze ve kalbe huzur veren her şeye kalb iştiyak duyar ve
o ilk ruhlar âlemindeki tadı hissetmeye, yaşamaya çalışır. ..
Mecnun gibi O’nu arar...
Burada bir misalle nefes alalım.
Güzel bir bayan öldükten sonra maddi güzelliği kaybolur.
Yani ruh cesedi terkedince, en fazla bir gün sonra kokmaya başlar...
Artık o güzel bir bayan değildir.
Demek ki bize güzel görünen, ruhtan dolayı...
Ruh Allah’tan geldiğine göre seyrettiğimiz O’ndandır.
Aslında göz penceremizden bakan ve aynı sıladan gelen ruhların seyretmesidir.
Yurtdışında bir müddet kalsanız ve anavatandan sıradan birine rastlasanız,
ona sıradan biri gibi davranmaz,
memleket toprağı kokluyor gibi hem fazla alaka gösterir hem
de onunla fazla zaman geçirmek istersiniz.
Mecnun’un Leyla’ya duyduğu aşkın Allah aşkına basamak olması da, belli süreçler sonrasıdır.
Hızır (a.s)’ın; “Leyla’yı arayacaksan, gir çilehaneye orada ara” demesiyle,
Mecnun çilehanede Leyla diye diye, Leyla’yı karşısında bulur.
Yüzüne bile bakmadan Hızır (a.s)’ı bulur.
“Madem isteyince oluyor, bana istemeyi öğret” der.
Hızır (a.s);
“Öyle iste ki kavuşmak mecbur kalsın” der.
Mecnun hüve (O) sırrını anlamıştır...
Kendi başta olmak üzere, Allah dışında tüm fanileri sıfırlamış hatta
“Leyla öldü” diyenlere, “Hayır, Leyla benim” demiştir.
Yani Allah Baki’dir, Hayy’dır, Kayyum’dur.
Hepimiz O’nun nurundan yaratıldık.
O’ndan başka yok nazarıyla cismi aşmıştır.
Bir ara Leyla gelir. Mecnun onu tanıyınca ölmediğini anlar ve
“Sen varsan kalbim buna dayanmaz”
diyerek, kendini yok farzetmiştir.
Yani kalb Bir’e aşıktır...
Allah birdir. Aşk birdir.Rivayetlerin son kısmında Leyla gerçekten ölür...
Mecnun mezarı başında toprağına sarılır ve
“Aşka cism-i can gerekmez” der.Elbette illa Allah aşkı için mecaz aşka tutulmaya gerek yok... Mecaz aşklar mal, evlat da olabilir. Asıl olan bunların faniliğidir.
İnsan vicdanında duyduğu ebediyet arzusunu sahip olduklarının
hiçbirisiyle tatmin edemediğini anlaması,
âşık olduklarına kavuştuğu zaman başka aşklara talip olması ve nihayetsiz istekleri olması bizi,
ayetinde buyurduğu gibi;
“Kalbler ancak ve ancak Allah’ı anmakla mutmain olur”
hakikatine ulaştırır.
Yalnız insanın marifet ile muhabbete ulaşması için gurbetin,
gurbete ait hangi özellik olursa olsun yaşanması gerektiği vurgulanmıştır...
Belki insan kendi vatanında bile gurbet yaşarken,
belki kendi bedeninde gurbet yaşama hali de bunlardan sayılır...
Bir tas deniz suyunuz varsa,
koca bir derya vardır.
Güzelden kopan parçaların güzelliği de,
bütünden dolayı güzeldir...
Parçaların ittifakı ile bütün görülür.
Allah güzeldir,
O Cemal-i Hakiki’dir.
Unutulmaması gereken, cüz ile bütün arasındaki illiyet,
benzerlik bağı iken sonsuzun cüz ile illiyeti işaret etme,
yol gösterme bağı gibidir....
Ayet; “Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır”
derken akıl ve göz ile yol bulmaya işaret edilmiştir...
Örneğin; yemyeşil bir seyrangâh, elvan türlü çiçek kokuları var
ama bir köşede gübre yığını da var.
Bütün olarak bakınca çok güzel.
Sadece gübreye bakınca, “Ne işi var burada?” diyebiliriz.
Çiçek ve ağaçların daha güzel olması, daha çok meyve vermesi,
toprağın verimi hesaba katılınca anlarız ki gübre zahirde çirkin ama
batında çok güzelliklere sebeptir....
Yokluğunda gül, kemal derecede güzelliğini gösteremeyecekti...
Allah cc Uhud’da Halid bin Velid (r.a) ile Müslümanları hizalamıştır.
Dikkat edilirse güzel ve çirkin, iyi ve kötü ayırımını da
yapmamıza nedendir gübre
ve benzeri çirkinlikler..
Hangisi galip gelirse gelsin,
kalb hakiki güzelin ve iyinin peşindedi..
kalp gerçek Aşkın pesindedir...

kelebek35
11-12-2009, 17:16
Aşk...



Sonsuz sevgi vaad ediyor, her başlangıcı bitişe gebe kılıyordu.



Korkunun ikiz kardeşi olup; hiç güvendirmiyordu.



Ruhumu üşütüp, aklımı başka diyarlara sürüp,



Kalbimden bihaber eyliyordu.



Dilime sıkı düğümler atıp



Sözü namluya sürüp, en ben yanıma nişan alıyordu.

kelebek35
11-12-2009, 17:17
http://i533.photobucket.com/albums/ee332/kelebek_z/ak.jpg

~Her aşığım diyen âşık olmaz.

Her sevgiden bahseden sâdık olmaz. ilâhi herkes merd bir âşık olmaz.


Sıradan kalblerde AŞK DERDİ bulunmaz.~

kelebek35
11-12-2009, 17:20
http://img2.blogcu.com/images/e/s/m/esmalal/ny.jpg


***
Kan ile, cân ile, cânân ile…

Sen ile, sevgi ile, sevda ile…

Âşk ile, hasret ile, muhabbet ile…

Bülbüle gülmeyen gül, güle ötmeyen bülbül âşkına…

Gökte bir yerlere yetişirmişçesine salınan bulutların, yerde ruhundan koparılan bedenlerin, insanı umutlandıran rüyaların âşkına…


Evvel Leyla ile Mecnun, evvel Ferhat ile Şirin, evvel Aslı ile Kerem âşkına…


Sonra yağmurla toprağın, sonra arıyla papatyanın, sonra geceyle ayın âşkına…


Yaşayıp da kavuşamayan, kavuşup da yaşayamayan, öte yarısını kabristana bırakan, kalbine çoktan beri mühür vurmuş yaralılar âşkına…


Gönlünü hayırsıza, gözünü halden anlamayana, sevdasını bir başka bahara bırakanların âşkına…


Sevmeyi ayrıcalık, sevilmeyi maharet, sevgisizliği selâmet sayanların âşkına…


Ruhları çalınmış, bedenleri satılmış, yüzleri kızarmamış edepsizler âşkına…


Âşkı tatmamış, âşka ulaşamamış, âşkı bulamamış, âşktan yana yanmış, âşkla yanmış, âşka yanmış âşıkların âşkına…

Sevda rıhtımında dolaşan, Babil’de kanayan, İstanbul’da yaşanan sevda âşkına…


Denizle kabaran, rüzgârla salınan, güneşle ısınan sevda âşkına…


Toprakta açan, göklerde yağan, insanla buluşan sevda âşkına…


Yavuz ile lâl olan, Kanunî ile nakşolan, Fatih ile fetholan sevda âşkına…


Âkif ile dillenen, Fazıl ile söylenen, Üstad ile filizlenen sevda âşkına…


Hamza ile ağlatan, Mus’ab ile sızlatan, Muhammed (s.a.v.) ile yakan sevda âşkına…

Minber âşkına, mâkber âşkına, peygamber âşkına…

Yanmışlar âşkına, yananlar âşkına, yakan âşkına…

Allah âşkına…

... HAY ...

kelebek35
11-12-2009, 17:21
http://www.gencislam.com/forum/gazali/icons/icon1.gif
http://files.myopera.com/Kariha/blog/a%C5%9Fk.pngÇocuğa ana karnında ruh üfleyen, tohumu hareret içinde çatlatan,
ampülü nurla dolduran, Çin Seddini yükselten,
Süleymaniye kubbesini dokuyan ve
öksürüklü mantık hesaplarını paçavraya çeviren aşk,
insan hilkatindeki “ol” hamlesinin birinci sırrı…
Her şubede her işi aşk yapacak, akıl hesaplayacaktır.
Ve bunlar birbirleriyle hiç geçinemeyecektir…


N.F.K./

kelebek35
11-12-2009, 17:23
http://files.myopera.com/Kariha/blog/unpointed_crayons_2_by_iNeedChemicalX.jpg

Belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.

İsmet Özel

kelebek35
11-12-2009, 17:25
Ey Aşk

Ey Yakup’u Yakup yapan aşk

Beni de divane yap

Sınanma bıçağını vur boynuma

Hüznümü kan eyle canıma



Ey Aşk!

Oldur beni

Ölmeden öldür beni



Yusuflar geçir içimden

Kuyularla beraber

Çöllerde kavur beni

Yanmaya yandır beni



Ötelerde bir ben var

Benlerde nice canlar

Bilebilsem ben beni

Bulabilsem kendimi



Ey Aşk!

Bildir beni

Bilmeye döndür beni..

kelebek35
11-12-2009, 17:25
Ya sen, a pervane!
Bilirim ki sen tastamam âşıksın; hatta belki âşıksın.
Sevgilini bir kerecik görmeye can verirsin:
bir vuslata iki cihan verirsin.
Sen ki mumun başındaki yalıma âşıksın
ve onu kucaklamak için
her daim uğraşırsın.
Senin kavuşman bir yok olmadır.
Müşkül olan da bunu biliyor oluşun…
Sen bir ışığa canını saçarsın; ben candan gamdan ışığını isterim.
Öyleyse de bana, aynı değil miyiz seninle geceler boyu?
Ta seherlere dek birlikte yanmaz mıyız?
Sende alev, bende Mecnun sevdası.

kelebek35
11-12-2009, 17:26
Aşk,
sevgiliden başkasını seyre dalarsa,
bu aşk değildir.
Aslı yok bir sevdadır…Hz.MevLânâ
__________________

kelebek35
11-12-2009, 17:27
Üstelik bizim kaynar suyumuz, sizinkine benzemez. İç yakar, adı aşktır… Utanın, aşktan kaçılmaz, nefsten kaçılır!


Yusuf, kendi gibi Yusuf tıynetli olaydı, Züleyha’dan kaçmazdı.


Zaten, Züleyha da Yusuf gibi olsa, kovalamaz ve gömleğe el uzatmazdı…


Nefsin elinden kaçarken yırtılmaktır
Aşk...


Ve tadını en iyi Yusuf'un gömleği bilir...!!

kelebek35
11-12-2009, 17:28
Aşktır bu.
Tutarsız kılandır.
Hangi filme gidileceğine, hangi şarkının insanın içine işleyeceğine karar verendir.
Bütün şarkıların adında, içinde, nakaratında, bestesinde, sebebinde yerini alandır.
Gittiğiniz her yolun başında onu görürsünüz.
Yolları kendine çıkarandır.

Vurulduğunuz, yakala - ndığınız ya da tutulduğunuz ilk anda artık kuralları koyandır.

Sizden yana gibi dururken, sizi en delik deşik yerinizden vurandır
Yağmur yağar, o mu gelmiştir.
Kapı çalar, onun sesidir.
Radyoda şarkı duyarsınız, o söylemektedir.
Gazetelerdeki resimler onun suretidir.
Her gördüğünüz O dur.
Her yemek onun en sevdiğidir.
Yeni taşınan komşunuzdur.
Bindiğiniz metro ona gitmektedir.
Kediler onun dilinden konuşur.
Giydiğiniz elbise onun, baktığınız aynada gördüğünüz kendisidir.
Bu yüzden Aşk A dır.

Neden korkuyorsanız artık korkmazsınız.
Karanlık hoşunuza gider.
Trafiğe gece yarılarında tersten girmeyi,
bağırarak uluorta şarkılar söylemeyi,
tanımadığınız insanlarla yarenlik etmeyi öğretir.
İyi ki vardır.
İyi ki öyledir.
İyi ki yaşanmaktadır.

Korkusuzluktur
Bütün otobüslere son anda koşarak binebilirsiniz.
Vapurlara iskeleden açıldıktan sonra atlayabilirsiniz.
Trenlerden dışarı sarkabilirsiniz.
Nasıl olsa bir şey olmayacaktır.
Nasıl olsa Aşk A dır.

Anne merhametinin ötesinde, firavun gazabının üstesindedir.
Aşk dağlayandır.
Aşk paramparçadır.
Aşk için ağlanıyorsa gözyaşı ateştir, nardır.
Aşk, annedir.
Kıskançtır.
Dağlıdır aşk, yalnız ve kimliksiz bir derviştir.

Taşları kaynatıp çorba yapan, umudunu yitirmeyendir.
Aşk, acımaktır.
Dayanmaktır hep.
Belkidir yani. Ya gelirsedir, daha çok da ya dönersedir.

Bekleyen şarkıların öznesidir aşk.
Madem ki gidiyorsunların tatlı telaşında son bir tesellidir.
Pencere camlarının buğusuna çizilen ırmakların,
büyük ağaçların, derin yağmurların resmidir.

Aşk, kimsesizdir.
Öksüzdür.
Annesizliğin kırılganlığıdır.

Dur gitmeleri aşmışlıktır aşk.
Nasılsa gidecektiri bilmektir.

Meryem dir aşk.
Gözyaşı kurutandır.
Sonsuz elemin, büyük nefretin, tam imanın, asıl gurbetin çetelesidir.

Aşk, çocuktur.
Asiliğin en yakışanı, hesapsızlığın en şövalyesidir.
Şaşırtandır.
Garip kılandır.
Bağdatın gülü,
Kahirenin avazı,
İstanbulun duruşudur.

Aşk, onbir yaşında Muhammed in annesidir.
Derin acılar, olmayacak sınanmalar kapısını çaldığı zaman buyur etmesini bilendir.
Aşk, böyledir.
Dile kolay, hayata müşküldür.

Aşk, Hacer dir.
Kimsenin kimseye hayrı olmadığı yerde yine de ilk akla gelendir.
Sonsuz karanlıkların ortasında vurgun yemiş bir çığlıkla çerağlar yakandır.
Koşmaktır Aşk.
Aşk, Safa ile Merve arasıdır.
Ordadır ve o kadardır.
Tutunmaktır.
Nasıl olsa aşk A dır..

İbrahim Sadri

kelebek35
11-12-2009, 17:29
" Nice kuvvetli, nice üstün akıllar vardır ki, aşkın havası onları mağlup etmiştir.

Çünkü sevda aklın kulağını büktükten sonra, akıl bir daha baş kaldıramaz..."


Sadi Şirazi ( Bostan ) dan....

kelebek35
11-12-2009, 17:45
Aşk iradi değil ilahidir.Aşık olmak yanmak değil,bizati ateşin kendisi olmaktır. ...

kelebek35
11-12-2009, 17:46
http://img459.imageshack.us/img459/3326/yurekyanginlariahminelakd2.jpg

...Ve aşk,
nefesimizde bulur gerçek nefesini..

kelebek35
11-12-2009, 17:48
Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde,
Allah'tan nasıl korkmaz, insan Onu sever de...

necip fazıl kıskaürek.....


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.


necip fazıl kısakürek....


Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl almazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.

Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
...............................................
Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...
Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!

......................
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!


necip fazıl kısakürek..zndandan mehmede mektup(kesik kesik alıntılandı)
__________________

kelebek35
11-12-2009, 18:03
http://img254.imageshack.us/img254/4531/mevla.jpg

NOYAN
11-12-2009, 18:05
teşekkürler kelebek, yüreğine sağlık :)

kelebek35
11-12-2009, 18:07
Aşkı ne bilirdim ki!...

AŞK beni bir tarafa atmakmış…

AŞK ‘LA İLAHE İLLALLAH'ın eri olmakmış…

http://img523.imageshack.us/img523/3581/han12tn6.gif



Hakikat erinin nurlu havuzunda yıkanmakmış…

AŞK sırrın sırrına ermek için sırra köle olmakmış..

kelebek35
11-13-2009, 13:25
Ferhat’ın yoluna çıkan dağın adı unutuldu.

Şirin’i hapseden zindanların duvarları çoktan toz oldu.

Ferhat’ın Şirin’e aşkı dillerin ucunda sımsıcak konuşuluyor,

Kalplerin taraçalarında terütaze nefes alıp veriyor.

Dağ yıkıldı, duvarlar unutuldu, araya girip ayıranların isimleri anılmadı;

Ancak Ferhat’ın kalbinde olan, Şirin’in ruhunda gezinen aşk dağ gibi dimdik ayakta duruyor,

Yamaçlarını süsleyen pınarlardan nice dudak hâlâ daha ab-ı hayat içiyor...

Ağlama ey aşk, ağlama ki, Leylâ’yı Mecnûn’a uzak eyleyen çöl kaç kere kurudu,

Kumlarını kaç rüzgârın hoyrat eteklerinde savurdu ama Leylâ’nın gözyaşları hâlâ daha aşıkların yanağını yıkıyor,

Mecnûn’un deliliği her gece aşıkların aklını başına getiriyor.

Çöl kaybetti ey Leylâm; senin adın kaldı.

Aşkı hor görenlerin adı çöllerin kumları gibi kimliksiz kaldı ama Mecnûn’un hatırı hep kaldı.

Yûsuf ile Züleyhâ’dan geriye ne kaldı ey aşk?

Mısır sultanının adı hiçbir şiire sızmadı.

Yûsuf’u satanların esâmesi okunmuyor, Yûsuf’a canını veren Züleyhâ, bak nasıl da hayretle anılıyor.

Üzülme ey aşk, üzülme, yüzünü yıkayan gözyaşların nice Yâkub’un gözlerini açmaya ayarlı.

Sultan kaybetti, kuyu kaybetti, zindan kaybetti, Yûsuf kazandı, Züleyhâ kâr eyledi.

Zavallı Züleyhâ...Senin için ne müşkiller yaşadı ey aşk.

Yûsuf’a sarmaşıklanan yüreğine söz geçiremedi senin yüzünden.

Bir Mısırlı Züleyhâ varmış desinler diye yapmadı bunu elbet.

Senin için yaptı, aşk için yaptı.

Arada haram vardı ey aşk. Sen ona helali götüremedin.

Ona nasip olmadı Yûsuf. Onun sevdası mahşere kaldı.

_SoN_
11-13-2009, 13:31
çok çok güzel bir başlık oldu,teşekkürler kelebek :)

kelebek35
11-13-2009, 13:55
Noyan ve son ben teşekkür ederim asıl değer verip baktığınız için :)

kelebek35
12-08-2009, 12:05
Ben senin adını andım
Gayrı gönüller viran oldu
Her geceye seni yazdım
Gündüzler ziyan oldu

Ben güle sen diye baktım
Gül hicabından al oldu
Seni dile döküp anlattım
Bülbüle bir hal oldu

Yüreğimi öyle sardın ki içim
Yalan dünya bana dar oldu
Aşkınla öyle sırılsıklamım ben
Yağmurlar tutuştu har oldu

Seni çizdim baktığım her yere
Yüzün dağa taşa nakş oldu
İki gözüm kavuşsak ölürdük
Hasrete yandık aşk oldu

kelebek35
12-18-2009, 16:33
http://img528.imageshack.us/img528/2568/ccowermasumanenergizcanki6.gif (http://imageshack.us/)
sen yüreğimin hakimi

sen geleceğim

sen gökyüzünden gönderilen merhamet yüklü melek

ben sana durdum bütün çiçekler sana durdu

mavilik ellerinden yüzüme vurdu

menekşeler güldü gül tenine

aşk yüreğinden yüreğime düştü

bir güvercinin kanatlarına yükledim yüreğimi güvercin sana havalandı

göz bebeğimseni çok seviyorum

kelebek35
12-18-2009, 16:36
Tarifi yok
Çıkmazı yok sevdamızın
Bendesin
Öylesi içimdesin ki…

Yüreğimi aldım
Geldim
Bekliyorum

‘al beni ne yaparsan yap’

Yamalı sevdalar çağındayız şimdi
Ne önü var ne arkası
Tutsaklığım bu yüzden belki de
Bırak(ma) beni.. http://img404.imageshack.us/img404/3534/minicoracaori2.gif
http://dl9.glitter-graphics.net/pub/123/123919nqbdnpq35j.gif

http://www.genckolik.net/images/statusicon/user_online.gif

kelebek35
12-18-2009, 16:45
http://th00.deviantart.com/fs35/300W/f/2008/303/7/1/The_Journey_of_Us_by_zh0ya.jpg

Bir gece oLsun seninLe sabahLasın bu gözLer.

DiLerse bir daha görmesin günü.
Bir kez oLsun bana akan bir şiir oL deLi deLi.
OL ki boğazıma düğümLenen maziyi unutayım.
AnLamını yitiren keLimeLerLe ört üzerimi.
Yüreğine kurban oLduğum sevdiğim.
Senin için canımdan vazgeçerim.
Tek yaşam sebebim sensin.
YokLuğunun siLahını dayama şakakLarıma sakın !
Yoksa… Yoksa öLürüm . . .

kelebek35
12-18-2009, 16:46
http://img66.imageshack.us/img66/2951/5secretsinlove11mo5.jpg

Varlığım seninle…
Zamana senin adınla mühür vuruyorum.
O mühürler kihttp://www.diyemediklerim.com/images/smilies/smiliv.gif zamanın sonsuza uzandığı yerde ancak yine senin adınla açılırhttp://www.diyemediklerim.com/images/smilies/smiliv.gif
yine senin adınla okunur.


Yüreğim SeninLe MühürLensin..

http://www.genckolik.net/images/statusicon/user_online.gif

kelebek35
03-11-2010, 10:44
Nefes nefes aşk çekerken Mevla'ya
Üstümde aşk kokusu var
Yaşadıkça beni yontar
Ve benzetir insana
Elimde vav
Gönlümde vav
Gözümde vav
Dem dem vav kesilirim
Beni insan yapana
Ey kalbimden geçeni bilen Allah'ım
"Kulum" de kâfi bana
İster nârına garket
İster nuruna

kelebek35
05-05-2010, 15:50
♥ Aşk... (http://www.facebook.com/video/video.php?v=225126583885&ref=mf)

.

Bir sevda düşlemesi gibidir aşk !...

Yanmaktır bir gülün kırmızısında... Türküler yakmaktır sevgiliye...

Gün batımlarında tutulan sevdaları gün doğumlarında aramanın adıdır aşk...

Seherlerde bülbülün yanık nağmelerinde gül hasreti çekmektir...

Güle rengini veren, yüreğini veren bülbül olmaktır aşk...


Aşk...

Kar beyazı vefalar saklar bağrında ama sonu "kaf" la biten, "aşk" ta kalb vardır...

Çünkü Kaf, kalbidir aşkın...

Aşkın kalbini çıkarıp aldığınızda geriye "aş" (k) kalır, ceset kalır, madde kalır...

Aşk medeniyetinin sevgi pazarında, gönlümü bir sevdaya, son sevdaya, en sevdaya sunmanın hesabındayım...

Kapısına gelen aşıkına seslenen sevgilinin tek olma hayali gibi…

- Kimsin ?..

diye seslenir kapısını çalana… Aşka tutulan aşık "benim" der... Ve tekrar seslenir sevgili...

- Burada iki kişiye yer yok... Gönlüm teki arzular...

Tekrar kapının tokmağına dokunan ve ısrarından vazgeçmeyen aşık, benlik libasından sıyrılır...

"Sen' im" der... Vahdete adım atar, bırakır ikiliği, bırakır çokluğu...

Sevdiğinde fani olur ve aşk' ın bekasını bulur…


Çünkü !...

Ebedi aşkı arzulayanlar, sevdiğinde fani olup ölümsüzlüğe kucak açanlardır...


....

kelebek35
06-28-2010, 14:19
Sen ve Ben
Delikanlı - Hediyemi aldın mı?
Kız - Hayır almadım buna liyakatim yok
Delikanlı - O ne demek?
Kız - Haddim yok gibi. Yani sen şimdi onu da sorun yapacaksın, altında bir şeyler arayacaksın. Kıracaksın beni..
Delikanlı - Ne alacağına bağlı :)
Kız - İçimden gelen, beni hatırlatması bakımdan ufak bir şey düşünmüştüm. Kokumu sıkacaktım üstüne ve ben gelmiş gibi olacaktı :)
Delikanlı - X5 olsun o zaman. Seni hatırlatır bana :)
Kız - X7 daha uygun olur. Ne dersin?
Delikanlı- Ben onları çok beğenmiyorum. X5 olsun, içinde sen olsun :)
Kız - Başka?
Delikanlı - Hep bende kal, benim ol. Aldığım nefes ol, en güzel rüyam ol.
Kız - Ama, ama.
Delikanlı - Başımın sarhoşluğu ol. Sonbaharım, kışım, ilkbaharım, yazım ol demiyorum, sana. Dört mevsimi herkes yaşıyor zaten. Sen, benim beşinci mevsim olan “Aşk Mevsimim” ol.
Kız - Bak beni önce şımartıyorsun sonrada tek kelimede harcıyorsun. Suç benim mi, senin mi?
Delikanlı - Suç ne senin ne benim. Suç; bizsizliğin, uzaklığın.