..::duyguseli::..
12-03-2008, 01:43
Ey Aziz,
Cenab-ı Hakkm aziz kıldığı ve birçok ilahî nimetlere erme şerefine nail eylediği kimse...
Bilesin ki...
- "ALLAH-ü Teala, dilediğine hidayet eder ve zatı nuruna ulaştınr." (24/35)
Yukandaki cümle bir Ayet-i Kerime mealidir. Bir feyz kaynağıdır. O feyz bulutlarmdan; şahud şimşekleri çaktığı zamanı düşün... Neler olacağım tahmin eyle ve : - "ALLAH rahmetim dilediğine tahsis eder." (3/74)
Mealindeki yüce kelamın yapacağı inayet sayesinde, vuslat rüzgarlarının daima başında döndüğünü de düşün... Anlamaya çalış... Ve neler olabileceğini anlatacağız, dinle...
îşte o zaman; kalb sahasında üns reyhanları kokmaya başlar... Ve o reyhanlar; bir cennet bahçedeki gibi, boylandık-ça boylanır ve etrafa kokular saçmaya başlar... Ve o bahçede :
- "Ey Yusuf'e olan hasretim." (12/ 84)
Nağmeleri ile şevk bülbülleri ötme-ye başlar... Ve sırlar aleminde; iştiyak şuleleri panidamaya başlar...
Artık efkar kuşları? azamet fezasında kanatlanır... Ve çevikliğin son haddiyle uçmaya başlarlar...
Bunlara marifet hali ve marifet alemi adı verilir... Bu alem uçsuz bucaksız vadilerle doludur. Orada; üstün akla sahip olanlar dahi yolunu bulup, devam edemez... Şaşırır... Sonra orada öyle korkulu haller tecelli eder ki...
Bir bakarsın; yüce bir heybet eli kalkmış; basında bekliyor... Tepene ha indi; ha inecek... Bu manzara karşısında; kavrayışın temelinden sarsılır...
Sonra bakarsın ki, başka bir alem başlamış... Perdelerin ötesinden sesler yükseliyor... Hem de heybetli sesler... Ona kulak mı dayanır ki?... Ve derin manasını sezende yürek mi kalır ki?... Tahayyül et:
- Gerçek manasıyla ALLAH'ı takdir edemediler..." (6/91)
Mealindeki yüce manaya hangi kulak dayanır? Bu yumuşatılmış mana ya doğrudan doğruya, seni muhatab alsaydı; ne yapardın o zaman?... O anda can vermez miydin?...
Bu mana denizi çok engindir... Orada azimet sefineleri yüzer... îçinde ise; Hak yolcuları... Onlar için, ne dalganın önemi vardır; ne de çeşitli deniz tehlikelerinin... Sakın o yolcuları taşıyan sefineleri küçük sanmayasın. îşte onun tarifi:
- "O sefineler; dağlar gibi. dalgalar arasından süzülür gider... O, yolcuları çeker; götürür." (11/42)
Ve bu yüce manalar taşıyan cümle; aynı zamanda o yolcuların sefine yelidir... Yelkenlerini iter.
Cenab-ı Hakkm aziz kıldığı ve birçok ilahî nimetlere erme şerefine nail eylediği kimse...
Bilesin ki...
- "ALLAH-ü Teala, dilediğine hidayet eder ve zatı nuruna ulaştınr." (24/35)
Yukandaki cümle bir Ayet-i Kerime mealidir. Bir feyz kaynağıdır. O feyz bulutlarmdan; şahud şimşekleri çaktığı zamanı düşün... Neler olacağım tahmin eyle ve : - "ALLAH rahmetim dilediğine tahsis eder." (3/74)
Mealindeki yüce kelamın yapacağı inayet sayesinde, vuslat rüzgarlarının daima başında döndüğünü de düşün... Anlamaya çalış... Ve neler olabileceğini anlatacağız, dinle...
îşte o zaman; kalb sahasında üns reyhanları kokmaya başlar... Ve o reyhanlar; bir cennet bahçedeki gibi, boylandık-ça boylanır ve etrafa kokular saçmaya başlar... Ve o bahçede :
- "Ey Yusuf'e olan hasretim." (12/ 84)
Nağmeleri ile şevk bülbülleri ötme-ye başlar... Ve sırlar aleminde; iştiyak şuleleri panidamaya başlar...
Artık efkar kuşları? azamet fezasında kanatlanır... Ve çevikliğin son haddiyle uçmaya başlarlar...
Bunlara marifet hali ve marifet alemi adı verilir... Bu alem uçsuz bucaksız vadilerle doludur. Orada; üstün akla sahip olanlar dahi yolunu bulup, devam edemez... Şaşırır... Sonra orada öyle korkulu haller tecelli eder ki...
Bir bakarsın; yüce bir heybet eli kalkmış; basında bekliyor... Tepene ha indi; ha inecek... Bu manzara karşısında; kavrayışın temelinden sarsılır...
Sonra bakarsın ki, başka bir alem başlamış... Perdelerin ötesinden sesler yükseliyor... Hem de heybetli sesler... Ona kulak mı dayanır ki?... Ve derin manasını sezende yürek mi kalır ki?... Tahayyül et:
- Gerçek manasıyla ALLAH'ı takdir edemediler..." (6/91)
Mealindeki yüce manaya hangi kulak dayanır? Bu yumuşatılmış mana ya doğrudan doğruya, seni muhatab alsaydı; ne yapardın o zaman?... O anda can vermez miydin?...
Bu mana denizi çok engindir... Orada azimet sefineleri yüzer... îçinde ise; Hak yolcuları... Onlar için, ne dalganın önemi vardır; ne de çeşitli deniz tehlikelerinin... Sakın o yolcuları taşıyan sefineleri küçük sanmayasın. îşte onun tarifi:
- "O sefineler; dağlar gibi. dalgalar arasından süzülür gider... O, yolcuları çeker; götürür." (11/42)
Ve bu yüce manalar taşıyan cümle; aynı zamanda o yolcuların sefine yelidir... Yelkenlerini iter.