Elimizde büyüdü bu çocuk. Günaydın'da başladı, Bugün'le devam etti. Meydan'a gelmedi; Sabah'ta kalıcı oldu. Şimdi Vatan'da.

Müthiş bir çocuk!

Zeki, olayları anında kavrar, iş atlamazdı.

Polis telsizi onun ayrılmaz bir parçası... Dinler, yazar, telefona sarılır sonra:

-Alo ben komiser Zafer.. Acil bilgi ver...

Karşı taraf tüm bilgileri tıkır tıkır aktarırdı.

O bir gazeteci... Ama kimi zaman Albay, kimi zaman Emniyet Müdürü, kimi zaman Binbaşı, kimi zaman İstihbarat Müdürü, kimi zaman Özel Kalem Müdürü kime zamanda sıradan bir polis.

Tayfun Devecioğlu, bu çocuğu bilmemiş olabilir... Ama Tayfun Hopalı'nın bunu bilmemesi mümkün değil. Hopalı da aynı yollardan geçti çünkü. O da yukarıda saydığım rollere soyundu bir çok kez.

Ya ben?

Ben de polis oldum bir çok olayda. Gazeteler için fotoğrafın çok önemli olduğu dönemlerde, polis olup çok resim aldım Erhan Bağcı ile birlikte. Hala Hürriyet'e çalışan Mustafa Özdabak yine öyle..

Etik mi peki?

Valla Türkiye'de başka türlü polis muhabirliği yapılmıyor ne yazık ki? Bugün Türkiye'de gazeteler ve televizyonlarda çalışan bütün muhabirler, gece polis oluyor ve öyle iş çıkarıyorlar.

Aksi halde hepsi aç kalır...

Etik mi?

Değil!

Değil ama, gazeteler, televizyonlar bu uygulama olmadan iş yapamaz.