1984 Sait Faik Öykü ödülünü kazanan Akışı Olmayan Sular’da, romanda adı geçen kişiler, geçmiş zaman ile bugünlerini kıyaslamakta, yaşanan acı- tatlı olaylarla hayatın zorluklarından bahsetmektedir. Bir çeşit erişilemeyen duygulardan yola çıkılarak öyküler anlatılmıştır. “Su gibi akıp gitti ömrüm” sözüne inat, bütün akan sular, öykülerde duraksama dönemine giriyor.
Pınar Kür, öykülerini bir yapı ustasının dikkatiyle kuran yazarlarımızdan. Edebiyatın her şeyden önce bir yapı sorunu olduğunu bilen, dağınık anlık izlenimlerin kolay şiirselliğine kendini kaptırmayan bir kurgu ustası. Akışı Olmayan Sular adlı bu kitabındaki öykülerinde Pınar Kür' ün getirdiği şiirsellik, özellikle öyküler okunup bitirildikten sonra tadına varılan bir kusursuzluktan kaynaklanır. Pınar Kür' ün öykülerini okuduğunuzda yalnızca belli öykü kişilerinin aşklarına, acılarına, yaşamlarına değil, iyi edebiyat alanına giren bir yazarlık çabasına tanık olursunuz. Onun öykülerinin en belirgin özelliklerinden biri de zamana karşı dayanıklılıktır.
[u]
Kitaptan ALıntılar:
"Sise içinde ırmağa atılmıs bir mektup gibiyim. Hem ırmağın içindeyim, hem ona bir katkım yok. Hem diyeceğim bir seyler var sisenin içinde kapanmıs, hem ırmağın bunlardan haberi yok ve olmayacak. Hem ırmak beni bir yerden bir yere götürüyor, hem gittiğimiz yönü ben saptayamıyorum. Hem ırmak bana dokunmuyor, hem ben ırmağa dokunamıyorum. Birbirimize değmiyoruz."
"İnsan çocukken ne istediğini bilse bile ne yapacağını kolayca bilemiyor."